SESSİZLİK HAYRA ALAMET DEĞİL

Kırk yıldan fazla bir zamandan beri seçim atmosferlerini yaşamış, seçimlerde çalışmış, heyecan yaşamış biriyim. Bu seçim gibi bir seçim hiç görmedim desem abartmış olmam. Neden böyle dediğime gelince; ne siyasi partilerin yaptıkları çalışmalar var ortalıkta ne vatandaşlar heyecanlı ne de kimsenin sesi soluğu çıkıyor. Çay ocaklarında, kahvehanelerde konuşanlar yok değil ama bu seçim havasının gereği değil, zaten oralarda oturan insanların her zaman yaptıkları konuşmalardan ibaret şeyler. Adaylar kendi profillerinden yaptıkları ziyaretleri paylaşmakla işi bitirdiklerini zannediyorlar, yok böyle bir dünya. Kendinizi anlatacak mini mitingler yapacaksınız, bunu basın yayın yoluyla insanlara anlatacaksınız. Pazara gidip bir teyzenin alışverişini takip edip onula iki kelam etmek siyasi çalışmaysa vay geldi bu milletin haline. İsterseniz onu da yapmayın, gidin bir grafikere size photoshop yapsın siz de paylaşın, olsun bitsin bu iş. Benim umurumda değil ama seçimden sonra kimse ah vah etmesin diye yazıyorum bunları. Bu detaydan sonra gelelim Ekrem İmamoğlu’nun mitingine. Bana göre miting gayet güzeldi, Cumhuriyet Meydanı’nın büyük bir kısmı doldu. Pek çok parti genel başkanının toplayacağı kalabalığı topladı dersek yeri var. Şayet çevre il ve ilçelerden taşıma kalabalık yapılmadıysa başarılı bir miting olduğu açık ve net.

Önceki gün ofise giderken bulvarda tanıdık bir tuhafiyeciye uğrayıp birkaç şey alayım dedim. Kendisini telefonla aradım geliyorum, dedim gel dedi. Gittiğimde yerinde yoktu, personel şimdi gelir deyince bulvardaki oturaklara oturup biraz güneşlenme gereği duydum. Otururken bir vatandaş gelip, ‘Buradan meydana giden dolmuş var mı? diye sorunca, ‘Yabancı mısın?’ diye sordum. ‘Yok değilim ama Canik’te oturuyorum, buralara araçsız gelmediğimden dolmuşa binmedim şimdi araçsız geldim, hastanede babam yatıyor ona malzeme lazım o yüzden meydana gitmem gerekiyor.’ deyince az bekle şu işimi bitirince seni bırakırım dedim. Bu arada da kendisiyle tanışma fırsatım oldu. Kendisi kamu görevlisiymiş, iş yeri de evi de Canik’teymiş. Seçimlerle ilgili görüşünü sorunca sessiz kalmayı tercih etti, biraz eşeleyince de açılıverdi. Yıllarca iktidara oy verdiğini ama değişimin şart olduğunu, Reise oy vereceğini ama vekillere vermeyeceğini söyledi. Sizin anlayacağınız herkesi gibi o da tepkiliydi. Bu tepki niye diye sorduğumuzda vatandaşın tamamı değişim istediğini, eski vekillerden bıktığını, ulaşabileceği ve yeni yüzler görmek istediklerini söylemekteler.

Kanaatim şu ki AK Parti’ye olan tepkiden ötürü oradan kayacak oylar MHP’ye gidecek, MHP’den kayacak oylar İYİ Parti’ye gidecek, CHP’den kayacak oyların bir kısmı radikal sol partilere gidecek. Şahsen MHP’nin 1999 seçimlerinde aldığı oya yakın bir oy yakalamasının ihtimal dahilinde olduğunu düşünmekteyim. Vatandaşın bu kadar sessiz kalmasının nedeni, düşüncesini söylemeye korkmasıdır. Neden korktuğu yapılan röportajlara bakınca ortada değil mi? Ben böyle diyorum ancak parti başkanları altı vekil alırız, yedi vekil alırız şeklinde açıklamalar yapınca aklıma kırk yıl önce yaşadığım bir olay geldi. Merhum Numan Kama Hoca Of Müftüsü’yken ben de merkezde imamdım. Bir Kurban Bayramından sonra üç beş kişi müftülüğe gelip, “Hocam biz kurban kestik ama bizim hayvanın iki yaşına varmasına bir hafta kaldığını şimdi öğrendik, bizim kurban oldu mu?” diye sorunca merhum yanıt olarak, “Ooo onu mu düşünüyorsunuz? Gider verirsiniz mahkemeye yaşını büyütürsünüz olur biter.” demişti. İnsanlar panikleyince şaka bir yana, sizin kurbanınız oldu çünkü hicri aylar yılda on gün eksiktir, sizin kurbanınızı hicri aylara göre hesap etmeniz gerekir diyerek onları rahatlatıp göndermişti.

Bizim şehrin il başkanlarının açıklamalarına bakarsak Samsun’a değil dokuz vekillik on dokuz vekillik yetmiyor. Aynı Merhum Numan Hoca’nın dediği gibi mahkemeye verip vekil sayısını artırmadıkça başkanların dediklerinin anlamı yok. Elbette her il başkanının kendi partisinin dört beş vekil almasını istemesi kadar doğal bir durum yoktur. Ancak toplamda dokuz vekilin olduğu bir şehirde partilerin geçmişte aldıkları vekillik sayıları da ortada, saha da üç aşağı beş yukarı belli. Yapılması gereken nedir derseniz; herkes geceli gündüzlü uykusuz kalmayı da göz önüne alarak vatandaşa ulaşıp kendini anlatmak zorunda. Eskisi gibi sağcısı solcusu yok. Şimdi adaylara bakıp solcu olduğu halde sağa, aynı şekilde sağcı olduğu halde sola oy verecek insan o kadar çok ki anlatamam. Sanırım ne demek istediğim anlaşıldı, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR