''Mutfak Savaşı''

Efendim ortalık toz duman. Türkiye ve Türk toplumu tarihsel kendi kendini batırma müzmin hastalığını tekrar yaşıyor. AKP kapatılır mı, Ergenekon soruşturmasında sonuna kadar gidilir mi? Borsa… döviz… altın… falan feşmekan.
Ey kari
Bil ki Ankara"nın oyunu bitmez. İstanbul"un da bitmediği gibi. Bu yüzden bırak bu işleri, İrfan kardeşinin yemek yazılarına bak. Ve bütün samimiyetimle ve inancımla söylüyorum daha kârlı, daha keyifli olursun. Edindiğim tecrübelerin, incelediğim tarihsel süreçlerin beni getirdiği yer burası. En güzeli ortalık toz duman, kimin eli kimim bilmem neresinde olduğunda keyifli bir şeyler yapmaktır. İnsanı onurlu, omurgalı ve karakterli yapan şey, her şey karmaşıklaştığında, göz gözü görmediğinde ne yapmakla vazifeli olduğunu sükunetle ve suhuletle bilmek ve yapmaktır.Aynen “kıyamet koparken elindeki fidanı dik” mek gibi.
Gündelik hayat insanı yer bitirir. İnsana insan olma vasıflarını kazandıran hususiyet; kalabalığın ve gürültünün dışında kendi kendini biçimlendirmek, kendi kendini “yapmaktır.” Evet bir insan ev yapar gibi, bir duvar inşa eder gibi “kendini yapar.” Ve/fakat bu “yapma” işlemi kesinlikle gündelik hayatın dışında ve uzağında gerçekleşebilir.

Gelin biz işimize bakalım ve hatta bunu keyif ile yapmayı da öğrenelim. (Koca Yunus buna acıyı bal eylemek demiş) Efendim geçenlerde Ankara"da kitapçıları gezer iken bir kitaba tesadüf eyledim ve kelimenin tüm anlamları ile ağzımın suyu aktı. Daima özel ve etkileyici kitaplar yayınlayan Ayrıntı Yayınları bu sefer de beni yanıltmamıştı. Kitabın ismi “Mutfak Savaşı”. Fransız yazar üşenmemiş hemen hemen dünyanın bütün mutfaklarını incelemiş, karşılaştırmış, bu mutfaklar arası gizli savaşları en ince ayrıntısına kadar anlatmaya çalışmış. Ayrıca kitapta insanlık tarihi boyunca kullanılan tüm pişirme usulleri de detaylı bir biçimde incelenmiş. Yazar ayrıca bu mutfaklar arası rekabetin ve savaşın adeta bir medeniyetler arası boy ölçüşmeye nasıl vardığının detaylarına da giriyor.( Türk düşünce hayatının en büyük sorunu da budur kanaatimce. Hiçbir düşünür veya entelektüelimiz kültür hayatımızın ayrıntıları ile uğraşmayı kendine yediremez. İllaki memleketi kurtaracak. Belki bu yüzden. Hayatımıza dair ayrıntıları kurcalayan “Ayrıntı Yayınları” arasında tek bir Türk yazar hatırlamıyorum.  

Lütfen… lütfen … Mutfak deyip geçmeyiniz. “İnsan ne yerse odur” derler eskiler. Nietzsche bütün Alman felsefesini “bağırsak gurultusu” olarak nitelendirir. Çünkü üstada göre Almanlar yemesini ve beslenmesini asla bilmezler. Mutfak bir kütür ve medeniyetin en rafine özelliklerini taşır. Yahya Kemal"e sormuşlar Türk ordusu ta Viyana"ya kadar nasıl gitti? Üstat da demiş ki “Nasıl olacak pilav yiyerek ve mesnevi okuyarak.”  bu arada Türk mutfağının da (doğrusu Osmanlı Mutfağı) dünyanın en önemli mutfakların dan biri olduğunu vurgulamadan geçmeyelim. Sözünü ettiğimiz kitapta mutfağımızın temelleri ve usulleri hakkında epey bilgi mevcut.
Memlekette havalar bozuk, toz duman siz gelin beni dinleyin. Filler tepişir çimenler ezilir. Çimen olmayın, gövdesi kalın, kökü sağlam ağaçlar olun. Nasıl mı? İyi beslenin efendim, iyi beslenin…


 

 

 

 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR