MODERN HAÇLI ZİHNİYETİ

 

Son yıllarda batının Müslüman ülkeler ve toplumlar üzerinde yaptığı siyasi ve askeri operasyonlarının bir haçlı süreci olduğunu söylemek maksadı aşan bir ifade almayacaktır. Yetmişli yılların sonunda İran ve Irak’ın yıllarca birbirleriyle savaşması, ülkemizde sağ sol çatışmalarının tezgahlanıp, körüklenmesi, Afganistan, Pakistan, Irak gibi ülkeler üzerinde askeri ve köklü siyasi değişimleri oluşturacak şekilde askeri operasyonların yapılması tesadüfü değildir.

Yakın tarihte, Mısır, Yemen, Somali, Suriye’de yapılan operasyonların da tezgah olduğunu ve arkasında aynı güçlerin olduğunu söylemek iddialı bir laf olmayacaktır. Son dört beş yıl içinde Suriye başta olmak üzere, güney sınırlarımızda meydana gelen siyasi ve askeri hareketlilikler de aynı güçlerin oyunudur. Mısırda, halkın demokratik tercihleri sonucu iktidara gelen Mursi’nin, bir askeri darbe ile devrilmesi ve yerine darbeci Sisi’nin gelmesi, İslam ülkelerinde yapılmak isteneni açıklamak için yeterli örnektir.

Ülkemizin bir iç meselesi olan sistem ve yönetim değişikliği ile ilgili referandum sürecine girildiği son günlerde, Avrupa ülkeleri her biri aynı tavrı göstererek, ülkemize karşı bir tavır oluşturma gayreti içine girdiler. Almanya, Avusturya ve Hollanda açık bir şekilde ülkemizin en üst düzey siyasilerini ve bakanlarını ülkelerinde, propaganda yapmalarına izin vermeme gibi bir tepkisel tavır içine girdiler. Avrupa, Haçlı Zihniyetine sahip olduğunu ancak böyle gösterebilirdi. Bu tavırlar, bin yıllık zihniyetin yansıması ve devamı olabilir. Ancak;  şu bilinmelidir ki, Anadolu topraklarında hiçbir zaman haçlı postalı olmayacaktır. Tarihi tecrübeler bunu göstermiştir. Müslümanların  İlahi kitabı da bunun teminatıdır. Bu hakikat, Hak ve Batıl mücadelesinin bir gerçeğidir. Anadolu, Hak ve Hakikatin tarafıdır. Haçlı zihniyetinin, tek ve temel hedefi Anadolu topraklarıdır. Esasen, Batı'nın bu tavrı, Anadolu Zihniyetine, yani İslam'a açılmış bir savaştır.

Nüfusu, ülkemizin ortalama şehirlerinden birinin nüfusu kadar olan Hollanda, -ki onların da bir bölümü ülkemiz vatandaşı- seksen milyon nüfusu olan ülkemizin bir bakanını, diplomasi dilinde ve uluslar arası kabullerde, kendi toprağımız olan konsolosluk binamıza sokmaması tam bir çığırtkanlık örneğidir. Başta ülkemiz olmak üzere, İslam ülkelerine karşı batının bu tavrını izah etmek çok zor değildir. Onların bu tavırları ilk de değildir. Bin yıllık bir maziye dayalı olan bugünkü tavrın adını, “Haçlı Zihniyeti Hortluyor” diye tarif etmek yanlış olmayacaktır. Haçlı zihniyetinin bin yıllık hayali olan Anadolu topraklarına çöreklenme sevdası, Müslümanların güçlenmesini engelleme düşünceleri, İslam coğrafyasındaki tabii kaynakların sahibi olma hesapları “Haçlı Zihniyeti”nin özetidir.

Son yıllarda ülkemizin gelişme grafiği ve İslam ülkeleri üzerindeki etkinliği, haçlı zihniyetini korkutmuştur. Yeni sistemle, vesayetten de kurtulacak olan ülkemizin hem güçlenmesi hem de Müslüman toplumlara etki etme gücü artacaktır. İki milyara yakın nüfusu olan Müslümanların kendi göbeğini kesecek bir dayanışma ve yapılaşma içerisine girdiği görüntüsü bile haçlıları çıldırtmaya yetmiştir. Bu görünenlere bakarak tedirgin olmak doğru değildir. Aksine ülkemizin doğru hareket ettiğini, batının ülkemize karşı topluca aldığı bu tavırlardan anlayabiliriz. On altı nisan tercihi bu anlamda çok önem arz etmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR