MAHALLE DEĞİŞTİRMENİN SONU FELAKETTİR

 

    Bugün sizlere geçmişte yaşadığım bazı olaylardan ve kişilerden örnekler, vererek insanların yaşadıkları hayatta çıkmaza girdikleri veya nefislerini ön plana alarak içerisine düştükleri durumu meşru hale getirmeye çalışmak veya reddi miras etmek için mahalle değiştirmelerinin ardından ne hallere düştüklerine örnek olacak bazı olayları anlatmak istiyorum. Neden bunu anlatmak istediğime gelince, son bir iki haftada yaşadığım iki olayın bu konuyu yazmamı gerektirdiğini düşündüğümde,  bugün gerçek hayattan kesitler sunacağım sizlere. Yani bu anlatacaklarım Tarihi Amisos kentinde yaşanmış hikayeler olmayıp, bizatihi yaşadığım olaylardan aldığım dersler ve verdiğim mücadelelerden oluşmaktadır. Olayları yaşadığım kişilerin isimlerini vermeden, sadece olayları anlatmak istiyorum, zira burada önemli olan kişiler değil yaşanan olaylar ve sonuçlarıdır.

 

   Olay kahramanlarımızdan ilki ile 1980’li yılların sonlarında tanıştım, bu arkadaşım ilkokul mezunu ama çok okumuş, çok olayların içerisinde olmuş, eski ülkücülerden çarıklı erkanı harp bir dostumdu. Kendisiyle ilk tanıştığımızda o Anaplı bir ülkücü, ben ise Refah Partili bir Milli Görüşcü idim. Arkadaşlığımız kısa sürede dostluğa döndü, ailece görüşmeye başladık, gece sabahlara kadar sohbet edip, sabah namazını kıldıktan sonra yatıp uyuduğumuz ama bir sonraki geceyi iple çektiğimiz adeta ruh ikizim gibi olmuş bir dostumdu. Yaklaşık onbeş yıl dostluğumuz bu minvalde devam etti. Birlikteliğimizin temelinde, İslami yaşam ve dostluk esasları geçerli olduğundan o benim evime geldiğinde harem selamlık oturup kalkardık, ben onun evine gittiğimde aynı biçimde harem selamlık oturup kalkardır. Ne zaman ki aramıza bu kriterlere uymayan bazı genç hukukçu arkadaşları aldık, işin rengi değişti. Hukukçu arkadaşlarımız o dostuma yaklaştıkça arkadaşım benden uzaklaşmaya başladı. Nihayetinde  öyle bir noktaya geldik ki ya ben de onlara uyup kadınlı erkekli bir arada oturup sohbet edip dümbelek çalacaktık ya da ben onlardan yolumu ayıracaktım.

 

    Bu olay benim için çok ama çok zor ama bir o kadar da önemli bir karar noktasıydı. Ya onbeş yıllık dostumu terk edecektim veya inandıklarımdan fedakarlık edip inandığım gibi yaşamaktan vazgeçecektim İslamı yaşadıklarıma uydurup,  tüm yaşamımı reddi miras edip mahalle değiştirecektim. Aslında mahalle değiştirmeden yaşam biçimimi değiştirmek de yetebilirdi ama ister inanın ister inanmayın bir aşığın maşukunu  terk etmesinin zorluğu ne ise o arkadaşımdan ayrılmam da benim için o kadar zordu. Uzun bir dönem bu olayı düşünüp  taşındım, arkadaşımla  zaman zaman tatlı münakaşalar, zaman zaman da sert tartışmalar yaptım. Amacım olayı İslami ölçüdeki yaşam biçimimizden saptırmaksızın, dostluğumuza devam etmekti ama bir yıllık mücadeleden sonra bunu  başaramayacağımdan  emin olunca dostuma dedim ki” Bak dostum, seninle bir karar vermenin zamanı geldi.  Ya o dümbelekçi kadınlı erkekli oturan dostlarından vaz geçeceksin ya benden, tercih senin.”  Dostumun nefsi ağır basında dümbelekçileri tercih edip beni terk etti. O günden sonra onunla dostluk  münasebetlerimi arkadaşlık münasebetine çevirdim ve bir daha ne evine gittim, ne de evime gelmesine müsaade ettim. Bu benim için o kadar zor ve yorucu bir karar oldu ki anlatamam.

 

    Nihayetinde bu dostumla arkadaş olarak hukukumu devam ettirdim, küsmedik ama dostluk hukuku bitti artık dost yeni arkadaş olduk. Eski dostum yeni dostlarıyla dümbelek fasıllarına devam ederken genç hukukçulardan oluşan bu yeni dost meclisindeki kızı yaşındaki bir hukukçuyla aşk meşk  yaşamaya başladı. Aralarındaki yaş farkı tamı tamına 28 yaş ama gönül ferman dinlemiyor, aşık olunca yaşa maşa bakmayıp aralarında gizli nikah kıyıyorlar. Bu şekilde üç yıl yaşadıktan sonra eski dostum nikahlı eşini ikna edip, nikahı ondan alıp yeni eşini resmi nikahlı karısı yapıyor. Ama bu arada eski dostum servetinin yarısına yakın bir kısmını satıp bu işlerin peşinde harcıyor. Bununla da yetinmeyip, işini gücünü bırakıp devlet memuru olan yeni eşinin Doğuya tayini çıkması üzerine,  onun peşinden doğuya gidip onunla beraber orada yeni bir hayat kuruyor. Bu arada yeni eşinden iki erkek çocuğu oluyor, eski eşinden de dört çocuğu olan bu dostum, emekliye ayrılmak için ilk eşinden olan oğlunu ikna edip, faize para aldırıp o parayla emekliye ayrılıyor. Ancak aradan bir kaç ay geçince doğuda eşiyle birlikte yaşadığı evde ölü olarak bulunuyor ve naaşı buraya getiriliyor.

 

     Ben o günden sonra ilk eşini ve çocuklarını sürekli arayıp sorup ziyarete başlıyorum, ilk eşinden olan oğlu tam beş yıl babasından kalan faizli borçlarını  ödemekle uğraşıyor, daha sonra da tarım ve hayvancılık yapıp geçinmeye uğraşıyor ama borçlanıyor. Borçlarını  ödemek için önce Afrikaya gidiyor ardından da Ortadoğuya gidiyor.  Ortadoğu’da iken geçtiğimiz hafta kalp krizi geçirip vefat ediyor. Eski dostumun daha önce yanından ayrılmayan o hukukçuların  bir kısmı Belediye Başkanı, bir kısmı Hakim, bir kısmı Savcı olarak çalışmaktalar ama hiç bir tanesi  yıllarca ekmeğini yedikleri  ve hizmetini gördükleri bu genç kardeşimizin cenazesine gelme lüzumu dahi görmüyorlar. Oysa ki o genç kardeşimiz, o ahlaksız ve vefasız insanlara ne kadar hizmet ettiğini onları tanıyan herkes bilir. Şimdi ortada üç yetimle bir bacımız ve bir de eski dostumun ilk eşi olan ablamız kalmıştır. Ben ne müneccimim ne de evliyayım ama inanın  bu günleri, yirmi yıl önce gördüm ve tavrımı da koydum. Bunu görme nedenim, çok akıllı veya zeki oluşumdan kaynaklanmıyor, okuduğum ilmin bana öğrettiklerinin gereği olduğundan bunu yaptım. Şimdi de benzer bir olayla karşı karşıyayım ama dostumun bundan ibret alacağını düşünüyorum. Onun aklına ve basiretine güveniyorum.

 

Ama benim bildiğim tek şey nedir bilir misiniz? Allah Kur’anda neyi emretmiş ise onu yaşamadığımız sürece, hem dünyada,  hem ahirette bedbaht olacağımızdan en ufak bir şüphem yok. Ellisinden sonra mahalle değiştirmek isteyen arkadaşlara umarım bu yazı birazcık ders olur? Bu dostane kaleme alınmış bir yazıdır. Samimiyetle kaleme alınmıştır. Selam ve dua ile ...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR