İLAHİ HAMDİ HOCA

                       

                                   

            Dün öğleden sonra gazetedeki arkadaşlara bu gün yazı yazmayacağımı, zira bir gün olsun dinlenmeye ihtiyacım olduğunu söyledim, arkadaşlar da iyi olur, hem sen, hem de okurlar dinlenir dediler. Arabama binip, başka bir iş için yola koyulunca telefonum çaldı, açtığımda tanımadığım bir sesle karşılaştım. Telefonun karşısındaki kişi kendisinin Büyük Camii İmamı Hamdi Demirbaş olduğunu söyleyince, hoca efendi buyur dedim. Bu gün köşende benden bahsetmişsin deyince doğrudur evet sizden bahsettim, bir problem mi var diye sorunca savaş kazanmış bir komutan edasıyla  “ Bir oğlumu Kuyumcular Camii"ne İmam, diğerini ise Vekil İmam tayin ettirdiğimi yazmışsın” dedi. Doğrudur o dediklerini aynen yazdım, yoksa yazdıklarımda bir yanlışlık mı var, şayet yazdıklarım doğru değilse yarın özür diler, düzeltirim dedim. Aslında yazdıklarımın doğru olduğunu çok iyi biliyordum, ancak önce biraz alttan alayım da bakalım bu bizim zatı muhterem ne diyecek diye önünü açtım. 

            Hüccetül İslam Ayetullah Tahtavi, Koskoca Büyük Camii İmamı bana ne dese iyi, “Kuyumcular Camii"ne atanan oğlum aşere, takrip okumuş bir hocadır, diğer atanan oğlum da vekil olarak atandı, bunları bana sormuş olsa idin bu yazıyı yazma gereği duymazdın.” Yani sizin anlayacağınız ona göre yazdıklarımın tamamı doğru, ancak yapılan atamalarla ilgili yaptığım yorum yanlış. Kendisine dedim ki hoca efendi bu şehirde senin oğlundan daha güzel Kuran okuyan, aşere takrip bilgisi olan, hatta vücuh okumuş insanlar olmasına rağmen senin oğlunun atanmış olması sence doğru olabilir, ancak bana göre hiç de doğru bir atama değil, kaldı ki izin ver de bu konudaki yorumu ben yapayım. Bizim Huccetül İslam çok öfkelenip, “bu konuda takdir komisyonundur, sana bu konuda söz söylemek düşmez” demez mi. Beni tanıyanlar bilir iyiliğime iyilik gelmez, ancak sinirlendiğimde de beni kimse tutamaz, bizim hocaya yüzdört kitabı indirip, telefonu suratına kapattım. Adamdaki pişkinliği anlayabildiniz mi bilemiyorum, ancak adamların içerisinde bulundukları haleti ruhiye, inandıkları gibi yaşamayı bırakıp, yaşadıkları gibi inanmaya başlamışlar, yetmedi, bir de bunu topluma kabul ettirmenin mücadelesini veriyorlar. Huccetül İslam Ayetullah Tahtavi"nin sözünü ettiği atama komisyonu bu sınavı yapmış, olaya şaibe karıştığı gerekçesi ile sınav iptal edilmiş, yeniden yapılan sınavda Hoca efendinin oğulları tekrar aynı yere tayin edilmişler. Peki bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu ne idi, o komisyonda bulunan kişilerin yaptıkları hatalar ve bu hataların İslam dinine verdikleri zararlardı. Türkiye Diyanet Vakfı"nda personel olarak çalıştırdıkları insanların yıllarca maaşlarını vermedikleri için soruşturma geçirip, haklarında savcılık tarafından iddianame hazırlanıp, daha sonra mahkemece yargılanan insanların da içerisinde bulunduğu bir komisyonun yaptığı atamanın hakkaniyet ölçülerine ne kadar uyduğunu siz takdir edin. Bu tür sınavlarda adam kayırma, iltimas gibi yanlışlıkların olmaması için yazılı sınav esas alınmalıdır. Diyeceksiniz ki SAMULAŞ" ta Üniversite sınav yaptı da ne oldu, yine kafalarına göre istedikleri adamları işe aldılar, ama yanlış hesap Bağdat"dan döndü sınav iptal oldu. Demek ki davanızda haklı olduğunuzda olayların üzerine ısrarla gidince sonuç alınıyor. Burada aslolan eleştirdiğiniz olayda taraf olmamaktır. Şayet benim çoluğumdan, çocuğumdan veya yakın akrabalarımdan birisi o sınava girip, kaybetmiş olsa idi benim yazı yazma şansım olamazdı, yazsam bile hiçbir işe yaramazdı. Bir davada güçlü olabilmenin en önemli noktası savunduğunuz davada menfaat gözetmemiş olmanızdır. Bakalım bu bizim Büyükşehir"in küçük beyinli yöneticileri şimdi nasıl bir sınav yapıp, eleman alacaklar. Şayet niyetleri kendi adamlarını işe yerleştirmekse adam gibi söylesinler, biz de olayın üzerine gitmeyelim, sınav, mınav bahanesiyle insanları aldatmanın anlamı yok. Dünyada en zor ve vebal gerektiren şey insanlara ümit verip, daha sonra sözünde durmayıp, onları sukutu hayale uğratmaktır.

             Toplumu Din adına aydınlatmakla görevli insanların kendilerine çeki, düzen vermelerinin zamanı gelmiştir. Belki bu güne kadar bu konuları dile getiren yoktu. İnsanlar Hocalarla uğraşmaktan korkuyorlar, sanıyorlar ki Hocalarla uğraşınca Allah"ın gazabına uğrayacaklar, tam tersine Hocaların yaptıklarına göz yumanlar, dilsiz şeytan hükmünde olacaklarını unutmasınlar. Sizin anlayacağınız yanlış yapan Hocaların da bu garipten çekeceği var. Nasıl ki Bay Sercio hatasını anlayıp, hatadan dönmenin erdemlik olduğunu anladı, Hocalar da bu idrake ulaşıncaya kadar mücadele edeceğimi unutmasınlar. Bu arada Sayın Valimize şükranlarımı sunmak istiyorum dün para toplanmadan bir Cuma kılmamıza vesile oldu, Allah razı olsun dileklerimle hoşça kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR