HAMASET VE HAKİKAT

Siyâset, spor ve din konusunda herkes bir şeyler söyler. Siyâset hakkında konuşulanlar anlaşılır, spor da anlaşılabilir ama din konusu uzmanlık ister. 
     Her konuda hamaset üzere yapılan değerlendirme kısmen kabul edilebilir ama din konusu hamaseti kabul etmez. 
       "Yarım doktor candan yarım hoca dinden eder" derler. Bir can bin can eder, onu eksiklik nedeniyle ortadan kaldıran doktor vebal altındadır. 
      Hatası, kusuru, hele eksikliği nedeniyle dinde tahrifat yapan kimsenin vebali; hem beşeri hem de ilahi sonuçlar doğurur.
      Her konuda hakikat esastır. Din, hakikati emreder, hamaseti istisna bile görmez. Din; dini alanla ilgili olarak hamaset yapanı affetmez. 
      Hamaset; insanları aldatma yöntemi, hakikat ise aydınlatma sorumluluğudur.    
       Sorumluluğu aydınlatmak olanın, sorumluluk alanını kullanarak muhataplarını aldatması ihanettir. 
       Zaman zaman,  dini konuda ahkâm kesenlerin dini bilmediklerine şahit oluruz. Bazıları meali din olarak sunar  bazıları şeyhinin görüşünü islâm olarak belirtir, bazıları da konuşurken hamaset yapar. 
       Söz konusu bu grupların hepsi kusurlu ve hesapçıdır. Bu yaklaşım, dine hizmet adı altında dinden beslenen grupların özelliğidir. 
      Ramazan ayında, büyük merkez bir camide vaaz eden bir konuşmacının son cümlesi benimle birlikte cemaatten bir çok kimsenin dikkatini çekmişti. 
      Sohbetini bitirirken, "Biz anlatıyoruz ama anlayana" diye  ses tonuyla da cemaati küçümseyici bir cümle kurdu, sanki konunun ana fikrini de böylece paylaşmış  oldu. Yanımda bulunanlar, "hocam ne demek istedi" diye sordular, ben de, "anlayan anlattı, ben anlamadığım için bana söylemedi zaten" dedim. 
     Akademisyen bir ilahiyatçı ile bu konuyu paylaşınca beni ikna eden hem tespitini hem de görüşünü söyledi. "Sami hoca  ! Onlar camide yüksekte duruyor(kürsü), Allah adına konuşuyor, monolog konuşma yapıyor(tek taraflı), böyle olunca değil kürsüde sokakta va toplumda da aynı tarz konuşma yapıyorlar" dedi. 
     Tespit ve değerlendirmesinde çok haklı olduğunu düşündüğüm akademisyen hocamın teklifi de  bu tür lüzumsuz konuşanların kürsülerden uzak tutulmasıdır. 
     Cami kürsülerinden konuşacak olan hatiplerin akademik kariyer sahibi an az doçent ünvanında olmaları, maaşlarının da en üst devlet memuru maaşından ödenmesi,  günün 24 saatini ilimle, toplumsal tespitle geçirmesi ve sahadan gelmesi sağlanmalıdır. 
      Hamaseten kurtulup hakikati anlatacak, dinleyenlerin eksiğini tamamlayıp istifade edecekleri ideal hatip modeli budur. Aksi halde, spor ve siyâset konuştukları gibi herkes dini konuda da ahkâm kesecektir. 
      Gençlerimiz idealsiz yetişmekte, deizmin kurbanı olmaktadır. Bulundukları ortamın etkisiyle bazıları mealist bazıları da satanist olmaktadır. Hiç bir duygusal taraf olmayanlar da  sadist olmaktadır. 
      İlahiyatçıların; hesap  çıkar ve menfaat duygularını aşarak, kendilerini yetiştirip, muhatap kitle olan toplumu da tanıyarak, hamaset dışı hakikatları, uygun üslupla paylaşmaları bir zorunluluktur.  
       Hakikat; ne grupların anlayışı, ne mealcilerin görüşleri, ne de hamasi duygularla ağlayıp/sızlayarak konuşan çıkarcıların söyledikleri değildir. 
       Peygamberimiz tanınmadan,  sünnet öğrenmeden, tefsir okunmadan, ilmihal bilgilerine vakıf olmadan hakikat bilinemez. Bunlar yoksa, orada hamaset vardır, dinden beslenme söz konusudur. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR