Bu krizden çıkmalıyız.

Türkiye de bakıyorsunuz her şey yolunda gidiyor, her şey çok güzel geleceğe daha çok ümitle bakıyorsunuz, iş adamları yatırıma yöneliyor, Ekonomi 3-4 kat büyüyor, ihracat 3-4 kat büyüyor. Eğitimde, sağlıkta büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. IMF ye olan borcumuz 25 Milyar dolardan, 7 milyar dolar a düşüyor. Yollar yapılıyor, barajlar yapılıyor, Ülke şantiyeye dönmüş. Avrupa birliği normlarına Kophenag ve mahcsreet kriterlerini yakalıyorsunuz.

Güçlü ve Demokratik bir Ülke olduğunuzu zannediyorsunuz, derken birde bakıyorsunuz, sanki bu bir rüya imiş gibi elde edilen Ekonomik, Sosyal ve Demokratik kazanımlar krize kurban ediliyor.

Ülkenin sigortası atıyor, Ülke karanlıkta kalıyor, şimdi bu sigortayı kaldıracak, saracak ve eskisinden daha güçlü bir Aydınlanma nasıl sağlanacak.

Bu krizleri Ülkemiz çok gördü, 1980 de Ekonomik kriz ve akabinde 24 Ocak kararları ve haklımız biraz daha fakirleşti,

1986 Ekonomik kriz halkımız biraz daha fakirleşti,

1988–1989 de ekonomik kriz, halkımız biraz daha fakirleşti,

1991 de ekonomik kriz halkımız biraz daha fakirleşti,

1994- 5 Nisan kararları

1998 ekonomik kriz halkımız biraz daha fakirleşti,

1999 ekonomik kriz halkımız biraz daha fakirleşti,

2001 yılı Ekonomik krizi halkımız biraz daha fakirleşti, derken,

Her 2 yılda, 3 yılda Türkiye"nin Ekonomik krize girmesi Türkiye"nin dengelerinin alt üst etmiştir.

Her krizde halkımız biraz daha fakirleşmiş ve yoksullaşmış, işsiz sayısı biraz daha artmış, gelir dağılımındaki eşitsizlik biraz daha açılmış ve fakir daha fakir hale gelmiş bir avuç zengin daha zengin hale gelmiş. Ülkenin borcu, katlanarak artmıştır.

Bu oyunu biz çok gördük,

Spekülatörlere ve kriz tüccarlarına fırsat vermemeliyiz.

Bu ülke 2 ileri, 1 geri, Mehter takı görünümünden ve Bu kısır döngüden çıkmalıdır.

Çıkışın yolu belli, Güven ve istikrar, bunu tekrar tesis edebilmek için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.

Türkiye girdiği bu yolda her zamankinden daha çok, güven ve istikrara ihtiyaç duymaktadır. Güven ve istikrar iklimi sağlandığında çoğu şeyin kendiliğinden yeşerdiğini, geliştiğini ve büyüdüğünü göreceğiz.

Halk burada üzerine düşeni 3 Kasımda ve 22 Temmuz da yaptı. Şimdira bu yetkiyi elinde bulunduran iktidarda.

Bu güveni ve istikrarı tekrar sağlamanın hiçbir bahanesi yoktur. Ne gerekiyorsa ve nasıl gerekiyorsa yapılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haluk Bülbül Arşivi
SON YAZILAR