“Bir gazete düşünün ki…”

Bir gazete düşünün ki; sahibi bu mesleğin içinden gelmemiş olsun…
…
Bir gazetede düşünün ki; yayın hayatına başladığı kısa sürede gazeteciliğin “ağır abilerini”(!) gazetecilik etiği, ilkesi, anlayışı ve aksiyonuyla geride bırakarak Samsun'un aranılan gazetesi, web sitesini ise en çok “tıklanan” haber sitesi haline getirmiş olsun…
…
Bir gazete düşünün ki; aynı zamanda sahibi olarak yazdığı başyazılarında öyle “kelimelere takla attırmadan”, cümleleri aman “birilerine dokunmayalım, yerimizden olmayalım” kaygısıyla “uçlarını yontmadan”, eğip bükmeden yalın ve açık bir dille Samsun'un kapalı kapılarının ardındaki “dünyaya” kalemini uzatsın, “Gazeteciyim” diyenlere adeta ders verircesine, “Alın işte size gazetecilik böyle olur!” desin…
…
Bir gazete düşünün ki; Başyazarı'nın kamuoyunun gözlerini üzerine ilgi ve takdirle çekerek, bugüne kadar yazılmayanları yazıp yazdıklarını tartıştırarak gazete kağıtlarının “kese kağıdı” olmadığını gösterip gündem oluştursun ve kendi dışındaki gazeteleri alıp başındakilere “Alın işte gazete böyle olur!” dercesine bir bir yüzlerine çarpsın…
…
Bir gazete düşünün ki; milletvekilinden, belediye başkanına, resmi kurum idarecilerinden, sivil toplum kuruluşlarına, siyasi parti temsilcilerinden, gazetecilerine kadar “Acaba bize ne zaman sıra gelecek” diye tedirginlik içinde sırasını bekletsin…
…
Kısacası, bir gazete düşünün ki; Samsun'da gazeteciliğin reklamcılık, propagandacılık, daha da ötesi “eyyamcılık” olmadığını gösteren tavrıyla deyim yerindeyse “gazeteciliğin ezberini” bozmuş olsun…
…
Sayın Adnan Bahadır'ın sahipliği ve yönetimindeki Denge Gazetesi'nden bahsediyoruz elbette…
Kim ne derse desin onu herkes takip ediyor…
…
Samsun artık içinden değil,“dışından” da konuşuyor…Eteklerindeki taşları, gazetenin köşe yazılarından, haberlerine kadar yaptığı “avaz avaz haykıran” yorumlarla döküyor…
…
Samsun, “gazetecilerini” ve “gazete mantığını” topyekün medyasının yanında, “Samsun'da neler oluyor?”u tartışıyor, sorguluyor…Belleğine kaydediyor…
…
Bir işin ister “efendisi” olun…İster “kölesi”…İster “sahibi” olun…İster “çalışanı”…
Demek ki, bu işte de sadece gazeteci olmak yetmiyor, doğruları arkasına almak bu işin “mihengini” oluşturuyor…Her işin bir “bam teli”, “püf noktası” var…Bu işinde püf noktası sırtını  “doğrulara” dayamak demek ki…Demek ki, bir işin “efendisi” olmak için, önce o işin “doğrusu” olmak gerekiyor…Ve öncesiyle sonrasıyla yaptığı iş ve işlerle ilgili kafalarda soru işaretleri bırakmadan hesabını vermek…
…
Öyleyse geriye bir şey kalıyor, oda yalnızca “gerçekler ve doğrular” adına karanlıkları aydınlatmaya “ahdetmiş” insanların ve doğru işlerin “ışığında”, her alanda Samsun'un ve Samsunluların öncülüğünü yapan yahut önderliğine soyunanların, Samsunluların hakemliğinde, “konumlarını” ve “sorumluluklarını” tekrar sorgulamak “hizaya gelerek”, göğsünü gere gere hesabını verebileceği gerçekçi ve doğru işler yapmak…
…
Yapanların kalacağı, yapamayanların tarihe karışacağı süreç başlamıştır…
…
Ve bu Samsunluların sahip çıktığı Samsun adına büyük bir başarıdır…
…


“Ankara'dan bakınca” bu daha da açık ve net bir şekilde görünüyor…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Hamit Seven Arşivi
SON YAZILAR