15 TEMMUZ

15 Temmuz hain Darbe Girişiminin üzerinden beş yıl geçmesine rağmen, izleri ve tozları henüz silinememiş, tutuklamamalar ve muhakemeler hala devam etmektedir. Ülkemiz öylesine derin ve karmaşık bir yapıyla karılaşmış ki, çorap söküğü gibi çektikçe gelmekte, uzunluğu ve derinliği kestirilememektedir.

Dünya egemenlerinin desteklediği, başta ABD’nin bizzat içinde olduğuna inanıldığı ve yapının başını elinde tuttuğu, adına da toplumun muhabbetini kazanmada önemli bir kavram olan cemaat denen, hain darbe girişiminin bizzat tarafı, düzenleyeni ve uygulayanı Feto örgütü; yaklaşık kırk yıllık bir fiili geçmişle, ülkemizin her yanında ağını örmüş, toplumumuzun zeki evlatlarını toplayarak örgütünün sistematik elamanı haline getirmiştir.

Bu durumu fark eden devlet yetkilileri olmuş ve zaman zaman bu yapı hakkında devlete uyarılarda bulunmuşlarsa da, yapının büründüğü eğitim ve muhafazakar kimlik; toplumun bir kısmı ve devletin bir takım yetkilileri tarafından da sahiplenilmiştir. Sahiplenmeden öteye geçilmiş, yurt dışı başta olmak üzere, devleti ve milleti temsil etmede bu yapının aktörlerine öncülük ve sorumluluklar da verilmiştir. 

Örgüt ağını öylesine sinsice ve planlı bir şekilde ören Feto yapısı; devletin en hassas ve kılcal damarlarına kadar sızmıştır. Elde ettiği toplumsal destek, buna bağlı olarak oluşturduğu mali bütçe ve devlet içindeki bürokratik ağ; zaman içinde devletin kendisi haline gelme duygusunun yaşanmasına sebep olmuş, meşru hükümet ve ulus devletle kavgalar başlatmıştır. Mit kriziyle bu kavga millet önünde ve yargı yoluyla el ense çekme görüntüsüne kadar varmıştır.

Yapıyı kullanan ve organize eden başta ABD olmak üzere; Türkiye’de hesapları olan tüm devletler bu yapının arkasında görünen v e görünmeyen destekçiler haline gelip, ülkemizi bu örgüt üzerinden işgal etme girişiminde bulunmuşlardır. Bu hesaplarını devlete sızarak gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca da, büyük bir devlet gücüne eriştiklerini düşündükleri 15 Temmuz 2016 tarihinde, silahlı işgal girişimiyle devleti ele geçirmek istemişlerdir. 

17/25 Aralık 2013 tarihindeki bürokratik saldırıyı, 15 Temmuz’da silahlı işgal girişimiyle tamamlamak istemişler, ancak başaramamışlardır. Milletin sağ duyusu ve devletin derin dinamikleri bu işgal girişimine geçit vermemiş, süreç içerisinde, milletin de tek yumruk olmasıyla Feto yapısı dağıtılmıştır. Ancak; öylesine derin ve sinsi yerleşme gerçekleştirilmiş ki, üzerinden beş yıl geçmesine rağmen her gün yeni tespitler ve tespitlere bağlı olarak tutuklamalar gerçekleşmektedir.

Beyin takımının dışarıdan kodlandığı Feto yapısıyla, kurulumundan itibaren ülkemizin altının oyulmaya başlandığı, her gün bir adım ilerleyerek, planlı ve programlı bir şekilde, tüm devlet olanaklarını da kullanarak, milletin zeki evlatları üzerinden devlete sızıldığı 15 Temmuz işgal girişimiyle net olarak anlaşılmıştır. 15 Temmuzdan sonra, milletin de desteği ile, devlet yapılanmasında gerçekleştirilen köklü değişikliklerle; Feto yapısının devletten temizlenmesine çalışılmış, yargılamalarla da geçmiş dönem muhakeme edilerek, cezalandırmalar yapılmıştır.
15 Temmuz bir işgal girişimidir. Başarılı olamayan bu işgal girişimi; “Haçlı Süreçleri”nin devamıdır ve sona ermiş de değildir. Ülkemizin stratejik ve jeopolitik durumu, yer altı ve yer üstü zenginlikleri, denizleri ve boğazları, orta doğudaki konumu ve Müslüman ülkeler üzerindeki etkisi,

Türk Cumhuriyetleriyle olan köklü bağı ve benzeri nedenlerle; ülkemiz üzerindeki hesaplar tarih boyunca olmuş ve devam edecektir. Feto organizasyonuyla sonuç alamayan egemen güçler, farklı planlarını devreye sokmakta gecikmeyeceklerdir. Irak, Suriye, Afganistan, Mısır, Libya, Yemen, Filistin gibi ülkelerde oynanan dış merkezli oyunların nihai hedefi Türkiye’dir. 

Ülkemiz, milletimiz, devletimiz ve hükümetlerimiz; dünyaya hükmeden köklü geçmiş mirasımızı da dikkate alarak, kendi ayakları üzerinde durmayı başarmalı ve Feto gibi yapılara fırsat vermemelidir. Benzeri yapıları da tespit edip dağıtmalı, birey ve millet merkezli bir toplumun oluşması hızlıca sağlanmalıdır.

Milletimizin, bu tür yapıların kucağına düşmesi engellenmeli, çekim merkezi olan hususular devlet eliyle kontrol altına alınmalıdır. Millet, devlet, ülke ve inanç aidiyeti olan gençlerle, tarihi mirası da içine alan bir toplum oluşturulmalıdır. 15 Temmuz’un panzehiri bu reçetedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR