Koronavirüs kuralları gölgesinde başlayan ve yüz yüze devam edecek olan 2021-2022 eğitim-öğretim yılı dersleri başlamış oldu. İlk gün, her yıl olduğu gibi biraz dağınıklık yaşanmış olsa bile, bu dağınıklık herkes tarafından normal görüldü. Zira, her yıl sadece ilk okul birinci sınıfa başlayan öğrenciler heyecanlı olurlarken, bu yıl 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmende de ilk okul birinci sınıf öğrencileri gibi heyecanlıydı. İki yıldan beri okullarından uzak kalan 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen, okullarına ilk okul öğrencileri gibi başlamış oldular. 

Servis hizmetlerinde de hazırlıksız bir işleyişin olduğu görüldü ama bu da normal karşılandı. Çünkü; servis şoförleri ve servis firmaları da önlerini göremediği, nasıl bir sürecin başlayıp devam edeceği hususunda net bir durum olmadığı düşüncesinden hareketle tedbirli ama bir o kadar da tereddütlü başladılar. Bunun için de gerek servis firmaları, gerekse okul idarecileri bu konuda ön hazırlıklı ama kesin tavırlı olamadılar. Yarım günlük bir sorun yaşanmış olsa da, o da kısa sürede atlatıldı. Bu gün itibariyle sistemli bir eğitimin başladığı görüldü.

Milli Eğitim Bakanının değişmesiyle, İl Milli Eğitim Müdürlerinde de değişiklikler yapıldı, bu illerden bir tanesi de Samsun oldu. Yaklaşık beş yıldır ilimizde görev yapan Milli Eğitim Müdürü merkeze çekilirken, Düzce İl Milli Eğitim Müdürü, Samsunun evladı olan hocamız İlimiz Milli Eğitim Müdürü olarak atandı ve okullar açılmadan önce hızlı bir şekilde görevine başlayarak, alana hakim oldu. Büyük Şehir olan ilimizde, iki üniversite, yüzlerce Lise, binlerce İlköğretim okulu bulunmaktadır. Genelde herkesin eğitimden şikayetçi olduğu bu süreçte, Eğitim İşlerini halkı memnun edecek bir kıvamda yürütmek elbette zordur. 

Yaklaşık 22 yıldır çeşitli il ve ilköğretim okullarında müdürlük yaparak eğitim ordusu içinde bulunan kardeşimden, nasıl zorlu bir süreç yaşadıklarını biliyorum. Küçücük çocukları anne babaların elinden alarak, onların temiz zihinlerine dini ve milli, kültür ve tarih, sosyal hayat ve gelecekle ilgili bir çok bilgiyi, usulüne uygun olarak yükleyip, yavrularımızı yetiştirmenin, eğitip-öğretmenin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu görmekteyiz. Sabır abidesi olan öğretmenlerimizin, ortamları eğitime uygun hale getirmek için gece gündüz çalışan okul idarecilerinin ve sistemin yürütülmesi için yoğun bir mesai harcayan il ve ilçe müdürlüklerinin kıymetli ve değerli hizmetlerini her kes görüp, takdir etmektedir.

Koronavirüs nedeniyle iki yıl uzaktan eğitim-öğretim yapan ülkemiz, bu yıl Pandeminin gölgesinde ve kurallara uyarak yüz yüze eğitim-öğretimi yürütecektir. Bunun ne kadar riskli ama bir o kadar da gerekli olduğunu gören ve bilen idarecilerimiz, devlet büyüklerimiz sözünü ettiğimiz kararı alarak; 18 milyon öğrencimizi yüz yüze eğitimle okullarına gitmelerini sağladılar. Bunu yaparken, Pandemi riskini göze alarak bir takım kurallara riayet edilmesi gereğinin de önemle altını çizdiler. Gerek çocukların, gerek öğretmenlerin ve gerekse velilerin Pandemi nedeniyle ortaya konan kurallara uymaları mutlak bir gerekliliktir. 

Ailelerin, bu yükü çocukların ve öğretmenlerin omuzlarına bırakmamaları, bu konuda idarecilerin zor duruma düşmelerine neden olabilecek bir yaklaşım ve tavır içine girmemeleri çok büyük önem arz etmektedir. Her veli, çocuğunu okula gönderirken, çocukların nasıl hareket etmeleri konusunda da uyarmaları çok faydalı olacaktır. Belki her okul idaresinin, öğrenci velilerine alınan ve uygulanacak olan tedbirlerle ilgili bilgi vermeleri, nasıl hareket edecekleri ve üzerlerine düşenin neler olduğu hususunda toplantılar yapmaları da gerekecektir. Bir daha Pandemiye yenik düşmemek için kurallara mutlaka uyulmalıdır.