Uzun zamadır, nerdeyse başımız dönüyor; Akp iktidarı bir şeyler yapıyor, gizliden ve açıktan, "kuşa bak" misalidir. 
Uzun zamandır, bir şeyler söylüyor Başbakan Erdoğan, konuşurken hiç de sevecen değil, yüz mimikleri sık sık birbirine karışıyor. Azarlanmaktan dayak yemiş gibiyiz..
   
En çok da muhalefete ve demokratik tavır alanlara büyük tepki gösteriyor, Partisinden milletvekilleri "mübarekleştiriyorlar" ve ilahlaştırıcı sözlerle taltif ediyorlar kendisini ve üzülüyoruz. Zamanında kendisinin karşı çıktığı bir boğaz köprüsünün temelini atıyor. Öyle bir temel atma töreni ki; Saltanat ve Hilafet ve Şeyhülislam makamlarına doğru 500 yıl geriye gidişimizi, nerdeyse mehter marşı ilan eder gibiydi. Bizim başımız dönmeye, devam ederken, Suriye militanlarına verilen desteklerle, insanlar "Öso" tarafından boğazlanıyor, halbuki destek çekilse çatışma duracak ve insanlar ölmeyecek. Fakat bir zihniyet ki her nereye başını çevirse, orada " Fetih"i görüyor. Ama bizim başımız dönüyor. Temeli atılan köprüye Yavuz Sultan Selim ismi konuyor. Halkın vergileriyle yapılacak olan ve adının "Cumhuriyet" olması gereken köprüye Osmanlı padişahının adını veriyorlar. Başbakan 40 yıllık iktidarlara diktatörlük deyip, işine gelmiyenlerin bir, bir kanlı bir şekilde yıkılmasına yardım ve öncülük ediyor. Fakat Akp iktidarı da hedefini 2023'e koymakta ve hani; "süresiz bir iktidarı" gözlediği  belirtileri de, az değildir.

Başımız yine dönmeye devam ediyor; "Amerika"nın desteği ve emperyalizmin ülkemizde açtığı devasa AVM'ler yabancı mal satım pazarı olup, ülkemizde Kapitilasyonların hortlamasına sebep olmaktadır. Başkanlık sisteminin istenmesinin nedenleri, BOP çerçeve planları itibarıyla "ilelebet iktidar" düşünceleri; bütün parçaları bir araya getirince, akla geliyor. Bugün itibarıyla Akp iktidarının en iyi anlaştığı; Öcalanla ve terör örgütü Pkk ile müzakere sürecinde "yol arkadaşlığı" yapmakta olduğu BDP'den Anayasa ve diğer..meclis desteği beklemektedir. Bdp ise açıklanmayan anlaşmalar" çerçevesinde, süreç içinde AKP'den ne gibi beklenti içerisinde olduğunu tek taraflı beyan etmekte, hatta dayatmaktadır.
 Neler oluyor derken "Kerry" geliyor; Anıtkabir defterine Türk Vatandaşları yerine"Türkiye Vatandaşları" yazma cesaretini alıyor? Başbakan gidiyor, Obama'dan Suriye'ye müdahale istiyor...!  Neler oluyor başımız dönüyor derken İstanbul'da "Gezi Park'ta ağaçlar sökülüyor, Halk söktürmek istemiyor. Üstelik mahkeme durdurma kararı vermiş. İşte kapitilasyon, AVM ler yapılacak, emperyalistler mal satacak. İstanbul akciğerlerinden olacak. Başımız dönerken tüm sorunlar Gezipark'a odaklandı. Halk vermek istemiyor. Polisi adeta Tayyip Erdoğan yönetiyor. Binler onbinlerin onuru oldu Gezipark'ta; Polis Halka karşı, adeta savaşıyor; Panzerlerle tazyikli su, biber gazı ve bombalarıyla, yaralananlar komaya girenler,  biber gazının sisleri, şehri dumana boğdu. Halk yığınları hükümetin tavrını "Ar yaptı" Bu tepki Türkiyenin neredeyse bugün tüm illerine, yayılmak üzere olan bu dirilişi hafife almamak lazım. Polise büyük görev düşüyor. Polisin 29 Ekim'de attığı geri adımı, burada da bekliyoruz. Demokratik eylem hakkı engellenmemeli,hatta koruma altına alınmalıdır.   Saygılarımla.