MESCİD-İ AKSA’YA ÜZÜLMEK….

 

Üç kutsal mescidden biri olan ve ziyaret edilmesi Peygamberimiz tarafından tüm müslümanlara tavsiye edilen Mescid-i Aksa'da, 1967 yılından beri, 50 yıl sonra Cuma namazı kılınamamış olması, siyonizmin müslümanlara karşı gizli ajandasındaki başlıklardan birisidir. Müslüman coğrafya üzerinde İslam dışı egemen güçlerin her zaman hesapları olmuştur. Ortadoğu insanlık tarihi boyunca Hak-Batıl mücadelesinin üssü olmuş, canla ve kanla yapılan organize mücadeleler bu coğrafyada devam etmiştir.

Son zamanlarda Müslümanların abi ve hamiliğini yapma gayretleri içinde olan, iki milyara yakın dünya Müslümanı tarafından da büyük ölçüde kabul gören, Türkiye'nin ve milletimizin abiliğine karşı başta siyonistler tarafından olmak üzere, görünen ve görünmeyen operasyonlar yapılmaktadır. Mescid-i Aksa'da cuma namazı kılınmasının engellenmesine de bu açıdan bakmaktayız. Bu mücadelede Müslümanların sırtının yere gelmeyeceğine inanmaktayız. Çünkü hak ve haklı her zaman güçlüdür. Zira; kainatın sahibi olan Allah her zaman hakkın ve haklının yanındadır. Yeter ki, Müslümanlar kendi güçleri ölçüsünde gereğini yapmış olsunlar.

Mescid-i Aksa'da cuma namazının kılınmasının engellenmesi, İsrail polis ve askerlerinin güvenliğini sağlamak gibi basit bir gerekçe ile izah edilemez. Elbette her millet ve devlet kendi güvenliğini dikkate alarak tedbirler geliştirecek, vatandaşını korumak için gerekenleri yapacaktır. Ama bu, etnik ve inanç merkezli bir katliama dönüşmeyecek, kutsal üzerinden bir yasaklama söz konusu olmayacaktır. Müslümanlar hamasi nutukları bırakıp, örgütlü bir biçimde, kendilerinden olmayanlara karşı, çağın gerektirdiği donanımı elde etmek için öncelikle çalışacak, güçlü oldukları zaman da, hakka dayalı ve adalet merkezli bir yönetim sistemini yaşayarak ve yaşatarak tüm insanlığa gösterecektir. Müslüman için ideal bu olmalıdır.

Haklı olunan yerde mücadele etmek ve direniş göstermek bir zorunluluktur. Can, mal, ırz, vatan, akıl, din gibi temel kutsallar için; öncelikle savunmak, gerektiğinde de savaşmak Müslümanın vazgeçemeyeceği değersel bir durumdur. Müslüman iradeli ve dirayetli, akıllı ve mantıklı hareket etme sorumluğu olan insandır. Küçük hesaplarla ve günlük politikalarla dininin misyonuna hizmet edemez. İsrail’in yaptığı zulmü engellemek; cola şişelerini çöpe atmakla değil, alternatif içecek geliştirmekle olur. Yiyecekten giyeceğe, binek ihtiyacından uçak ihtiyacına, savaş araçlarından tıbbi aletlere kadar neredeyse her şeyi üreten ve dünyaya pazarlayıp, dünya pazarını elinde tutan siyonist düşünceye karşı günlük tepki anlamına gelen coca cola şişelerini çöpe atmak, saatlik çözüm bile değildir.

“Düşmanınızın silahı ile silahlanın” buyuran Peygamberin ümmeti için bugünün silahı, teknolojidir.  Çok çalışarak kazanmak ve kazanılanla da dünya egemenleriyle yarışacak teknoloji üretmek çağın mücadelesi, hatta savaş alanıdır. İki milyara yakın dünya nüfusuna sahip olan Müslümanların, asr-ı saadet gibi insanlık yaşamına örnek olacak bir yaşanmış projeleri de vardır. Vahyi bilginin hayata dönüşmüş hali olan ve Peygamberimizin 23 yıllık Peygamberlik döneminde ortaya koyduğu, siyasi, ticari, askeri ve stratejik duruş ve mücadele örneği, bugünün kavga modeli olmalıdır. Fıtratın gerektirdiği kavga, çakı-bıçakla yapılan değil, akıl ve teknikle yapılandır. Başarı da buna bağlıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR