M.Halistin Kukul

M.Halistin Kukul

KAFKAS KARTALI ŞEYH ŞÂMİL

146. Ölüm Yılında: KAFKAS KARTALI ŞEYH ŞÂMİL

 

        Şeyh Şâmil hakkında iki kitabım vardır. Birincisi; manzûm destandır ve ilk baskısı 1992 yılında Türkiye Diyânet Vakfı tarafından gerçekleşmiştir. Bu destanım; 1995 yılında, Sabah Gazetesi tarafından bastırılarak Ramazan ayı sonunda "Sabah Gazetesi'nin Okurlarına Armağanıdır" ibâresiyle dağıtılmış ve son olarak da yine Türkiye Diyânet Vakfı tarafından 1997 yılında ikinci kez basılmıştır.       

         Bu husustaki dîğer kitabım ise, T. C. Kültür Bakanlığı tarafından, 2002 yılında yayınlanan "Şeyh Şâmil ve Çeçenistan" adlı araştırma kitabımdır.        

          Kafkas Kartalı, İmam Şâmil, Şeyh Şâmil gibi adlarla anılan bu büyük mücâhid, 26 Mayıs 1797 târihinde Dağıstan'da doğmuş ve 1871' de Medine'de vefât etmiştir. Mezarı, Cennetü'l- Baki Kabristanlığı'ndadır.       

          Târih kitaplarında; Şeyh Şâmil'in, gençlik döneminde, Saîd Herekânî'den zâhirî ve Cemâleddîn Kumukî'den de bâtınî ilimleri öğrendiği ve Irak'ta, Mevlânâ Hâlid-i  Bağdâdî hazretlerinden de dersler aldığı yazılıdır.       

           Daha sonraları, 1832 yılında Gâzi Muhammed'in Ruslara karşı verdiği mücâdeleye katılmış, fakat  O'nun Ruslar tarafından ve yerine geçen Hamzat Bey'in de yine, 1934 yılında Ruslar tarafında şehit edilmesi üzerine, 39 yaşında, Kafkas Mücâhitleri'ne imâm seçilen Şeyh Şâmil, hem sayıca fazla ve hem de silâh bakımından donanımlı Rus ordularına karşı, tam yirmi beş yıl  sürecek bir mücâdeleye başlamıştı.        

           1834 yılında başlayan bu çetin mücâdele, 1859 yılına kadar, tarihin en şanlı direnişlerinden biri olarak kayda geçmiştir.        

           Bu mücâdelelerin sürdüğü yıllar, ne yazık ki, Osmanlı Devleti için de zor zamanlardı. Kısmen de olsa, Şeyh Şâmil'e yardım gönderiliyordu ammâ, bu, asla yeterli değildi.    

           1853-1856 Kırım Savaşı sonrası, yeni Rus çarı Aleksandr Kafkasya mes'elesinin üzerinde hassasiyetle durmuş ve Şeyh Şâmil'in  her ne pahasına olursa olsun durdurulmasını istemişti. Bu sebeple;  yeni takviye birliklerini Şeyh Şâmil'il üzerine gönderdi.      

            Tabiî ki, Şeyh Şâmil'e, Anadolu'dan ve İran'dan gelen bütün kaynakları da kesti. Artık, Şeyh Şâmil'in, mühimmatı da askeri de kalmamıştı.   

            Nihâyet; 6 Eylül 1859 günü imzaladığı bir anlaşma netîcesinde,iki oğluyla birlikte Ruslara teslim olmak zorunda kaldı.     

             Şeyh Şâmil'in, günümüze yol gösterip ışık tutacak şu sözlerini asla unutmamak lâzımdır:

       "Bugün bizimle harbetmekte ve memleketimizi abluka altında bulundurmakta olan yüzbinlerce Moskof askeri, bilâhare sizinle harbedecektir. Bugün sarp dağlarımızda bizimle çarpışmakta olan yüzbinlerce Moskof, yarın sizin zengin ovalarınızı istilâ ve ahâlinizi esir edecektir! Bizim dağlarımız, İran ve Osmanlılar'ın istihkâmları ve kapıları ve bu memleketlerin müdâfîleri mesâbesindedir. Biz mahvolunca bu memleketler müdâfaasız kalacaktır! Ocakbaşı ancak kapı kapanarak temin edilir!"

       (Bknz: İsmail Berkok, Tarihte Kafkasya, İstanbul 1958, Sf. 448)

      

        Ve diyor ki; "Sonunu düşünen hiçbir zaman cesur olamaz!"

      

      

 

ŞEYH ŞÂMİL

Anlı-şanlı kırkbirinde,

Kırkbir yiğit buluştular.

 Birbirine bir diyârdan,

Getirmişlerdi muştular!

 ***

Başlarına Şeyh Şâmil’i

 Başbuğ! Deyip, koymuştular.

Binbir çeşit güzelliğe,

Kul gönlünce doymuştular!

***

Ve atlarına bindiler;

Dağ çıkıp, tepe indiler!

Kâh düzlükte yürüdüler;

 Kuş sevip, kin sürüdüler!

***

Atlarını bir vâdide,

Dizgin çekip durdurdular.

 Bir muazzam ihtişâmı,

Sükûnetle dondurdular!

***

 İyilikte, güzellikte,

Gönülleri ondurdular.

 Yeşil atlas seccâdeye,

Tek tek alın kondurdular!

***

Sonra, heybet ile Şâmil,

Kalkıp, dedi ki, erlere:

- Çok şükür, hazırız tekmil,

 Yapılacak seferlere!

***

Kılınçlar çıktı kından;

Söz edildi akından!

Yakın, daha yakından,

Düşmanı tanımalı!

***

Çar Nikola kurnazdır;

Bilirim ki, durmazdır.

Ne yapsak yine azdır;

Ona çaşıt salmalı!

***

Kimseyle yok işimiz;

 Şükreder her kişimiz.

Haksıza gidişimiz,

Akın akın olmalı!

***

Yiğitler şahlanarak,

Hisarları aşarak,

Düğün-dernek, şen-şakrak,

 Meydanlara dolmalı!

***

Ceddimiz dağı deldi:

Dağ mı bize engeldi?

Gök kubbeden ses geldi:

Allah’ta yol bulmalı!

***

Büyüklük göstermeyin!

Zayıfım, hiç demeyin!

Düşmana inanmayın,

Her ân tedbir almalı!

***

Düşman basmasın yurda;

Bayrak yükselsin surda.

 Fikir söylensin burda,

Sır, yürekte kalmalı!..

        (Şeyh Şâmil Destanı'ndan, M. Halistin Kukul) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Halistin Kukul Arşivi
SON YAZILAR