İNSANI TANIMAK...

   İnsanları tanımak kolay değildir. Parmak izi va alın çizgileri birbirinden farklı olan insanların; huyları, karakterleri, hissiyatları ve duyguları da farklıdır. Düşünce ve davranışları, aldıkları eğitimle yakından ilgili olan insanoğlunun; doğuştan gelen ve irsi olan bir takım sabit ve değişmez özellikleri de vardır.
     Babası Peygamber olan Hz. Adem çocukları Kur'ana konu olmuş, Kabil kötüyü ve kötülüğü sambolleştirirken, Habil iyiyi ve iyiliği öğretmiştir. İkisi de Peygamber çocuğudur ve aynı rahleden geçmişlerdir. Buna rağmen taban tabana zıt düşünce ve davranışları insanı olmuşlardır.
    İnsan kolay tanınan bin varlık değildir. Çok yönlü ve serbest iradeli olması; tanınmasını da zorlaştırmaktadır. Yüce Allah insanın beşeri zaaflarını Kur'anda hatırlatmış; cahil, aceleci, nankör ve âsi  olduğunu bildirmiştir. Söz konusu olumsuzlukların panzehirinin iman olduğunu, yine Kuran bildirmiştir.
     Tanınması zor olan insanların bir arada ve cemiyet halinde yaşaması fıtrat gereğidir. Bu nedenle de Yüce Allah Kur'an-ı Kerimde; insanların birbirlerine karşı sorumluluklarının altını çizmiş, hak kavramını ve ihlalinin sonuçlarını da belirtmiştir.
     İnsanları; imani kabulleri yerinde olması halinde, eylem ve söylemleri de güzel ve faydalı olacak, birarada yaşamının asgari kurallarına itibar edilecektir. Herkesin huzurlu ve mutlu yaşamaları için; mümkün oldukça birbirlerini tanımaları ve ilişkilerini ona göre düzenlemeleri gerekecektir.
     Genel bir tecrübe kuralı olarak ifade edilecek olurs, kişinin; yüzleri yaşadıklarının, alınları amellerinin, sözleri imanların, davranışları ahlaklarının; tercümanıdır. Hayatın akışı;  bunların toplamından oluşur.
     İnsanlar birbirlerinin yüzüne bakarak, alnında yazdıklarını okurlar ve karşılarında bulunan kişinin kimliği ve karakteri  hakkında bir kanaat sahibi de olurlar. O nedenle de; zaman zaman  karşılaşılan ve 10 dk sohbet edilen biri için, doğru bir kanaat oluşur. Atalarımız; "bir kişiyle yolculuk ve ortaklık yapınca onun gerçek yüzünü tanırsınız" demişlerdir.
      Alnını, yüzünü ve ahlakını okuduğunuz kişinin büyük ölçüde düşünce ve hesaplarını da tahmin edebilirsiniz. Böyle olunca da; kolunuza girenin, yanınıza gelenin, yemeğinizi yiyenin, yolunuza gidenin, birliktelik yapanın; hangi hesapları yaptığının farkında olursunuz.
     Karşınızda bulunan kişinin olumsuzluğunu ve hesaplarını fark edince yapılacak en doğru davranış; bedelini hesap etmeden en kısa sürede ondan uzaklaşmaktır. Uzaklaşırken kaybedecekleriniz; devam ederken kazanacaklarınızdan sizin için daha hayırlıdır. O nedenle; karşınızdakinin hâline baktığınız kadar,  ahvaline de bakmanız önemlidir.
     İnsanı tanımak zordur. Hesap ve çıkarlarını düşünen kişileri tanımak daha da zordur. İmani kabulleri, söz ve davranışlarına yansımayan kimselerden uzak durmak gerekir. Zorunlu beraberlikler için de, mutlaka yazılı taahhütler gerçekleştirilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR