FITRATA UYMAK

İnsanlar, İslâm fıtratı üzere yaratılmıştır. Fıtrat; yaratıldığı ve kodlandığı şekle uygun yaşatmaktır. Huzur ve mutluluk böyle sağların ancak. 
      İnsan ve cinlerin dışındaki tüm vadlıklar, yaratılış kodlamalarına uygun olarak yaşarlar. İradeleri yoktur. Görev ve sorumlulukları onların beyin hareket merkezine kodlanmıştır. 
      Melekler nuranî varlıklardır ve zikir üzere yaşarlar. Taş, toprak, ağaç, budak ne varsa onlar da belli bir hayatı yaşarlar, bu yaşam onların fıtratadır. İnsana ve insanlığa hizmet ederler. 
      Canlılar, hayvanlar, vahşi olanı, ehil olanı her biri kendi yaratılış kodlamasına uygun bir süreç yürütürler. Kuştan kurt davranışı, aslan da kuzu bakışı beklenmez. Her biri beyin hareket merkezinin yönlendirmesiyle günlerini ve ömürlerini geçirirler. 
      İnsanlar ve cinler özgür iradeli varlıklardır. İradelerine göre sorumluluklarını ya yerine getirir veya getirmezler. Diğer varlıklardan farklı olarak da kendi sonuçlarını kendi iradeleriyle belirlemiş olurlar. 
        İnsanlar, İslâm fıtratı üzere, yani güzellik, iman, adalet, merhamet gibi güzel hasletlerle yaratılmışlardır. İslâm, güzel ahlaktır. Doğuştan bu fıtrata uygun yaratılan insanı, ilk yıllarda anne ve babası fıtrat dışı bir yaşam şekline de alıştırabilir. Bu durum, anne babanın sorumluluğu olmakla birlikte, fıtratı bozulan çocuklar ergenlik çağından sonra fıtrat yaşamını bulmakla yükümlüdürler. 
      İnsanlar, kadın ve erkek olarak yaratılmış, üremeleri de bu iki cinsin beraberliğine bırakılmıştır. Her iki cinsin insan olarak ortak özellikleri olduğu gibi, kendi cinslerinin gerektirdiği sorumlulukları da vardır. 
        Peygamberimiz, erkeğe benzemek isteyen kadınlarla, kadınlara benzemek isteyen erkeklere lânet etmiştir. Bunun anlamı, her cinsin kendi yaratılış fıtratına uygun bir hayat yaşamak zorunda olduğudur. 
       Erkekleşen kadınlarla, kadınlaşan erkekler huzurlu yaşayamazlar. Bunun örneklerini toplumsal yaşamda çok rahatlıkla ve sıkça görürüz. Erkek gibi kadın her gün kavga merkezli yaşarken, kadın gibi erkek de her gün yılışık bir yığıntı ve sığıntı olarak hayatını sürdürür. Bu değerlendirme, ne erkeğin ne de kadının olumsuzluğu değil, fıtrat dışı yaşamın ortaya çıkardığı bir sonuçtur. 
       Cinsiyetinin kendine sunduğu fıtratı beğenmeyip, karşı cinsin özelliklerini ön plana çıkararak bir yaşam şekli belirleyen erkek ve kadın, ilahi programa ve vahyi kodlamaya muhalefet etmiş olur. 
       İlahi kodlamaya muhalif bir yaşamı tercih; huzursuzluğun da kaynağı olur. Erkek, erkek fıtratına uygun, kadın da kadın fıtratına uygun yaşamı tercih etmek zorundadır. Huzuru ve mutluluğu ancak böyle bulur. 
      İradesinde serbest bırakılan insan, tercihlerini de kendi iradesiyle belirlemektedir. İradesiyle belirlediği tercihinin sonuçlarına da katlanmak zorundadır. 
        Asr-ı Saadet yaşam tarzı, insanlar için örnek tablolarla doludur. Allah c.c.ın, insan için çizdiği sınırlar ve sunduğu nimetler huzurun ve mutluluğun adresidir. Kendi yaşam tarzını, fıtrata uygun tercihler dışından seçmek, hem dünyayı hem ahireti kaybetmek olur. 
      Kendi gönül dünyamıza ve etrafımızdaki örneklere baktığımızda, çok rahatlıkla fıtrat dışı hayatın ne kadar keşmekeş bir ortam ve huzursuzluk oluşturduğunu görürüz. 
       Kadınlar kadın gibi, erkekler erkek gibi yaşamalı, bunun örnek tablosunu Peygamberimize ve eşlerine bakarak görmelidir. Vahyin kurallarını, gönlümüze ve davranışlarımıza yansıttığımız zaman, artık dünya ve ahiret huzuruna ulaşırız. 
       Fıtrat tercihi, vahyi bir sorumluluktur. Her insan, kendisi için fıtrat kurallarını vahyi bilgiden öğrenmelidir.  
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR