DUA VE BEDDUA

Dua; ibadetin iliği, bereketli  yaşamanın iksiridir.  Dua ile, yüce Yaratanın yardımı istenir. Güzel isteklere "Hayırduâ", sonucu güzel olmayan isteklere de "Beddua" denir. Peygamberimiz; çocuklara beddua edilmemesini tavsiye etmiş, kabul olacak saate denk gelmesi halinde, üzüntülü sonuçların ortaya çıkabileceği uyarısında bulunmuştur. Dualarda esas olan hayırlı isteklerde bulunmaktır. Beddua çok çok istisnadır. Peygamberimiz; ilk defa ve son defa "Hendek" savaşı esnasında, namazının kazaya kalmasına neden oldukları için müşriklere beddua etmiştir. 70 Sahabe Hafız'ın şehit edilmesiyle ilgili de sebep olanlara beddua ettiği rivayet edilir. "Allah ıslah etsin, Allah cezasını versin, Allah belasını versin" cümleleriyle yapılır genellikle beddualar. Aciz durumda kalan ve hakkı ihlal edilen Müslüman;  elbette durumunu Allaha arz edecek, sebep olanlardan Yaratana şikayetçi olacaktır. Ancak, belâ okumak doğru bir tercih değildir.

Özellikle çocuklara dönük, sonucu üzücü olabilecek cümlelerle kızgınlığın hafifletilmesi için bile olsa; beddua formatındaki duaların asla yapılmamasını Peygamberimiz bildirmiştir. Peygamberimizin bu tavsiye ve uyarısına örnek teşkil edebilecek bir alıntıyı paylaşmak istiyorum. "Günlerden bir gün evimin temizliğini yaparken küçücük çocuğum geldi camdan yapılan şaheser bir parçayı düşürerek kırdı. Öyle sinirlendim ki hiçte o kadar sinirlenmemiştim, çünkü o benim en sevdiğim annemin değerli hediyesiydi. Gözüm gibi bakardım. O anda sinirden ağzımdan (Rabbim üzerine duvar yıksın da kemiklerin kırılsın) deyiverdim. Aradan uzun zaman geçti o bedduayı unuttum göğe çıkıp da, melekler amin dediğini bilmiyordum. 

O küçücük çocuğum büyüdü kardeşleri ile beraber ve o benim en sevdiğim çocuğumdu üstüne çok titrerdim rüzgarın esintisinde bile korkardım ona ve o bana en çok iyilik yapandı, kardeşlerinin içinde okudu, memur oldu ve ona gelin aramaya koyuldum. Babasının eski bir evi var onu yıkıp da yeni bir ev yapmak istiyordu. Oğlum babası ile beraber o eski eve gittiler o anda işçilerde yıkma hazırlığında imişler, o iş ortamında oğlum babasında uzaklaşır, işçilerde onun orda olduğunu fark etmezler ve duvar üstüne düşer. Bağırır bağırmaz sesi kesilir, herkes onu enkazın altından çıkartmaya çalışırlar ama o cam gibi ezilmiştir, kimse yardım edemiyordur ambulans gelene kadar. Hastaneye zorlukla götürürler. Eşim beni arayıp haberi verdiğinde gözümün önünde o beddua ettiğim gün canlanıverdi. Bayılana kadar ağlamışım, kendimi hastanede buldum. Oğlumu görmek istediğimi söyledim. Gördüm onu ama keşke görmez olaydım. Sanki bedduam tutmuştu, çünkü ebeveynlerin bedduası kabul olunurdu. O anlarda kalp cihazı durdu, son nefeslerini vermeye başladı. Var sesimle bağırdım haykırdım, ağladım, keşke hayata dönse bütün eşyalarımı kırsa, onu kaybetmesem. Keşke dilim kopsaydı da, o bedduayı söylemeseydim keşke...keşke. demekle olmuyordu. Siz ebeveynlere sesleniyorum, çocuğunuza kızdığınızda beddua etmeyin lütfen, Allah mühlet verir ihmal etmez, kabul eder duayı da bedduayı da."

Alıntı olan bu paylaşım konunun anlaşılmasını anlatmak bakımından yetecek duygu, acı ve bilgiyi, uyarı ve tavsiyeyi içinde bulundurmaktadır.  Hiçbir zaman beddua yolu tercih edilmemelidir. Mağduriyet oluşmuşsa, kızgınlıklar varsa; ıslahı için dua edilir, hak ihlallerinde de gereği için konu Yaratana arz edilir. Hayırlı sonuç ne ise; yüce Yaratandan o istenir. Ama, asla ! Çocuklara hiçbir gerekçe ile beddua edilmez, edilemez. Hem doğru değil, hem de sonucunun çok üzücü ve acı olabileceği bilinmelidir.  Peygamberimiz; çocuklara ve mallara beddua edilmesini doğru bulmamış, devesine kızan ve bu nedenle arkasından beddua eden birisini ikaz ederek; “Kendi kendinize beddua etmeyin, çocuklarınıza beddua etmeyin, mallarınıza da beddua etmeyin. Yapacağınız beddualar, Allahtan bir şey istenildiğinde duaların kabul edilip istenilenlerin verildiği saate denk gelmesin” ikazında bulunmuştur. Müslümanın hayatında ve ağzında; hayırlı dua esas, beddua istisna bile değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR