Adalet ve doğruluk peygamber

Bir mevlidi nebi haftasına daha bizleri ulaştıran Allah Teâlâ’ya sonsuz hamd senalar, âlemlere rahmet olarak gönderdiği, doğruluk timsali Muhammedü’l-Emin’e bizler için her alanda en güzel örnek olarak seçtiği peygamberimize binler binler sâlât ve selam olsun.

Dinimiz İslam’ın temel gayesi imanla birlikte, ibadetler, ahlaki değerleri ile doğruluğu, adaleti yeryüzünde tesis etmektir. İnsanca yaşamayı, erdemli bir hayat sürmeyi ve sonunda ahirette ukba saadetini temin etmektir.

Bizim için her alanda en güzel örnek olarak gösterilmiş olan sevgililer sevgilisi; Daha kendisine peygamberlik vasfı verilmeden önce bile “el-emin/güvenilir” vasfıyla anılan Allah Resulü (s.a.s.) doğrulukta da bizim için en güzel örnektir. “Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz.” (İbn Hanbel, Müsned, II/349.) buyurmaktadır

Yüce Allah’ta bize doğru olmayı doğruluktan ayrılmamayı, doğru söz söylemeyi emretmiştir: “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resülüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır. (Ahzab, 70)

İslam’ı yaşamak sadece namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmekten ibaret değildir. İşimizde, ticaretimizde sosyal yaşantımızda da doğru olmak dinimizin bir emridir.

Peygamber Efendimiz: “Şüphesiz, doğruluk (insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında ‘doğru/sıddık’ olarak yazılır. Yalandan sakının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında ‘yalancı/kezzab’ olarak yazılır.” (Müslim, Birr, 105) buyurmuştur.

Adaletli olma ile doğruluk çok yakın kavramlardır. Bu gerçek ayeti kerimede şöyle izah edilir; Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Nisâ: 135

O halde ne olursa olsun doğruluktan ve adaletten şaşmamalıyız. Dünya hayatının gelip geçici olduğunu ve bazen adaletle bazen doğrulukla imtihan edileceğimizi unutmayalım; “Bugün doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlar için, ebedî kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan hoşnuttur, onlar da O’nun rızasını kazanmaktan ötürü mutludurlar. İşte büyük kurtuluş budur.” ( Mâide 118)

O halde ibadetlerimizi en güzel şekilde yapmaya çalışırken bir taraftan da işimizde, ticaretimizde, sosyal yaşantımızda doğruluktan ve adaletten ayrılmayalım. Necip Fazıl Kısakürek ne söylemiş; Namaz Camiden çıkınca Hac Mekke'den dönünce Ramazan Oruç bitince başlar.

Yüce Allah bize daima doğru yolda giden adaletten şaşmayan bir ömür ihsan eylesin. Mevlidi nebi haftamızın birliğimize, beraberliğimize ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmeye vesile olması temennisi ile Allah’a emanet olun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bilal Topuz Arşivi
SON YAZILAR