İLÂHİ DURUŞLU OLABİLMEK...

     Cemiyet hayatı yaşayan insanlar- ki zaten yaratılış fıtratı toplu yaşamı gerekli kılmaktadır- karşılarına çıkan olumsuzluklarda, kendilerini değil, kendisi dışında kimi ilgili görüyorsa onu suçlarlar.
      "Din nasihattır" buyuran Peygamberimizin bu tavsiyesi yerine getirilirken bile, nasihatın muhatabı olarak başkalarını görürler.
       Kusur, hata kabul etmez bir yapıdadır insanoğlu. Suçları ortaya çıkana kadar kendisini, "sütten çıkmış ak kaşık" olarak tanıtırlar. Kusurları görünüp, bilinince de itiraz edip, hatayı kabul etmezler.
      İnsan kendisini, zafiyetlerini, acziyetlerini tanımak zorundadır. Her insanın bir genel, bir de özel imtihan alanı vardır. Herkesin acziyeti ve zaafiyeti kendisi için özel imtihan alanıdır.
        Kendini tanımayan insan özel imtihan alanında başarılı olamaz. Kendini sorgulamayan kimse hata işlemekten kurtulamaz. Egosunun esiri olan insan özgürlüğün tadını bilemez. Kusur arayan kimse kusur işlemekten kurtulamaz.
       Kendini tanımayan başkasını tanıyamaz, kendini anlamayan başkasını hiç anlayamaz. Karşıdakine bakarak da kendini tanıyamaz. İnsan kendini; geçmişine ve sürecine bakarak, değerlerini ve tecrübelerini de içine katarak ancak tanıyabilir.
        Kendini bilen ve tanıyan insandan; hiçbir kimseye zarar gelmez. Bu tanıma; insanın kendiyle tanışması, kendiyle yüzleşmesi, kendine gelip, fıtratına dönmesidir. Bu; bazen yüksek dozdaki şoklarla, bazen karşılaşılan  volümü yüksek olaylarla, bazen değer merkezli tefekkürlerle, bazen uyarı ve ikazlarla, bazen ibadetin verdiği hidayetle, bazen de ilahi lütufla öğrenilir.
       Bazı insanlar da vardır ki; ne kendini, ne hayatı, ne kainatı tanımadın yaşar ve ölürler. Acı çekerek yaşayan; kendini tanıyarak ömrünü tamamlayandır. Çünkü O; başta kendisi olmak üzere, her şeyle yüzleşme fırsatı bulmuştur. Aslında; bu bir ceza değil, ilahi ihsan ve bir lütuftur.
      Herkesin bakış açısı farklıdır. Bakış açısını oluşturan unsurlar vahiy merkezli olursa, o kimse huzurlu ve mutlu yaşar. Hırs ve egonun, haset ve fesat'ın esiri olmaz.
       Müslüman, hedefini iyi belirlemeli, büyük seçmeli, duaya talip olmalı, insana hizmet etmeli, Allah'a ibadet edip, tevekkül içinde bulunmalıdır.
       Büyük hedefleri olanlar küçük işlerle uğraşmazlar. Ayağına takılan parazitlerle uğraşıp, zamanını ve enerjisini kaybetmezler. Yıkmadan, yakmadan sağdan soldan geçerek hedefini bulurlar. Önünde set kurmaya çalışan maksatlı kimseler varsa onları da zorunlu olarak ezip geçerler.
        Güzel düşünen insanların yardımcısı Yüce Allah'tır. Allah, kendisine teslim olan hasbi kullarını asla zalimlere yem yapmaz. Gücünü, kuvvet sanarak etrafında olanları ezmek isteyenler, ayaklar altında sürüngen olduklarında kendilerini fark ederler.
       "Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekin" buyuran yüce Allah , kullarının kendileriyle yüzleşmesini emretmektedir. Bencilliği, riyayı, kibiri yasaklayarak hedefi belirtip, alanın geniş tutulmasını hatırlatmaktadır. 
      Cemiyet hayatı yaşayan insan, önce kendini sorgulayan olmalıdır. Kul olmayı görev kabul eden müslüman, hedefi büyük tutmalıdır. Bakış açısını değerleriyle şekillendiren kişi, hiç bir olumsuzluktan korkmamalıdır.
       Doğru bakmak için, doğru yerde durmak gerekir. Bunun için de inanılan değerler doğru bilinmelidir. Yanlış bakış açısı, toplumun tamamına bedel ödettirecek, telafisi mümkün olmayan olayları meydana getirir.
       Müslüman; inancının ve kimliğinin gerektirdiği bakış açısına sahip olmalıdır. İslâmın insana sunduğu bir duruş ve hareket modeli vardır. Bu ilahi modeli kendine düstur edinen kimse her zaman huzurludur.
     Kainatın nizamı içinde  fıtrata göre yaşamak; ilahi nizama uymaktır. Aksi olursa   insanın yaşamı dişleleri dağılan araçlar gibi olur ki; onun için hiçbir şeyin tadı olmayacaktır.
      Kalbi imanla dolu bir bedenin zihni de islâmla doludur. Dili zikirle çalışan ber ağzın midesinde helâl lokma vardır. Bunlar; duruşu ilahi olan insanın dünyadaki şeklidir, onun ahiret yansıması çok daha güzel olacaktır.
      İlahi duruşlu olabilmek; iman  İslâm ve ihsan sahibi olmakla gerçekleşir ancak. Bu duruşun her şekline Hz. Peygamber örnek modeldir. Allah c.c.ın yeryüzü insan modeli Peygamberimiz  yazılı şekli de Kur'andır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR