BİLEN KONUŞSUN…       

Atasözümüz vardır; “Söz bilirsen söyle ibret alsınlar, bilmiyorsan sus da insan sansınlar” diye.  “Söz gümüşse, sükut altındır” diye bir başka atasözümüz vardır. Atasözleri, tarihi tecrübelerin sonucu ortaya çıkmış kanaatlerin ifadesidir. Bedeller ödenerek kazanılmış tecrübeler sonucu söylenen sözlerdir. Toplumların yazılı olmayan kurallarının dayanağını çoğu kere atasözleri oluşturur. Atasözleri de toplumların yazılı olmayan kurallarının yansımasıdır. Böylesi birbiriyle iç içe girmiş ilişkileri vardır. Dini değer ve hassasiyetler de o dine inananların hayatını şekillendirir. Müslümanın dini İslamdır. İslamın kaynağı Kur”an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin sözlü, fiili ve takriri sünnetidir. Peygamberimiz hayatını nasıl yaşamışsa, hangi olaya karşı nasıl bir tepki göstermişse, hangi sözlerini söylemişse ve hangi konular karşısında susmayı tercih etmişse, hepsi Onun sünnetini oluşturur.  Sünnetine uymakla sorumlu olduğumuz Peygamberimiz (s.a.v.) “Allah”a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun” buyurmuştur. Müslüman, sorumluluk sahibi olmakla zorunlu tutulan kimsedir. Rastgele konuşamaz, rastgele tavır sergileyemez, rastgele davranış belirleyemez. Söylediği, sözün, yaptığı hareketin, oluşturduğu tavrın bir dayanağı ve formatı olmak zorunluğu vardır. Konuşma ile ilgili format da Peygamberimizin ölçülerine ve hatırlatmalarına uygun olarak şekillenmelidir. Zira her konuda Müslümanın ölçüsü Peygamberimizdir. Peygamberimiz lüzumsuz yani faydasız konuşmayı uygun bulmamış, konuşulan husus karşı tarafa, ikinci üçüncü kişilere fayda verecekse konuşulmasının gerekliliğini, aksi halde susmanın daha uygun olacağını çok dikkat çekici ifadelerle hatırlatmıştır.

Günümüzde herkes her konuda konuşmaktadır. Ne ümmeti oldukları Peygamberin ölçülerine ne de milleti oldukları toplum büyüklerinin sözlerine itibar etmeden her konuda ahkamlar kesmektedirler. Hele konu din olunca, önüne gelen herkes bir şey söylemektedir. Elbette din, din adamlarının tekelinde değildir ama herkesin konuşacağı bir husus da değildir. Atalarımız söylemiş ya; “yarım doktor  candan, yarım hoca da dinden eder” diye.  Dini iyi bilmeyenin dini konularda ahkam kesmesi  hem dine hem de dindara zarar verir. Konuşması gerekenin susması, susması gerekenin de konuşması İslama ve Müslümana zarar verir. Dini konulardan bir çok farklı mülahazanın ortaya çıkması, koca koca din adamları diye bilenen kimselerin ekran önünde dini merkezli kavgalar yapması hep usul hataları nedeniyledir. Günümüzde İslam anlayışının temelini teşkil eden ana konularda bile farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. Bazıları “Biz uydurulan dine değil indirilen dine inanırız ve onu yaşarız” diyerek, Kur”anı Kerimin dışındaki, sünnet ve hadisler de dahil olmak üzere fıkıh usul ve kaynaklarını, dayanak ve otoritelerini saf dışı bırakarak dini bir izah ve düzen ortaya koymaya çalışmakta, kendilerine de ciddi bir taraftar kitlesi bulmaktadırlar. Bazıları da günün şartları nedeniyle ortaya çıkan olay ve konulara yeni değerlendirmeler getirenleri  İslam dışı reformist  olarak isimlendirmekte ve İslama büyük zarar  verdiklerini iddia ederek kendilerine tarafta bulmaktadırlar.

Bunlar olurken samimi Müslümanların kafası karışmaktadır. Vebal altına girmemek için bilenlerin konuşması gerekmektedir. Bu, hem Peygamberi bir yöntem ve anlayışın hem de millet değerlerimizin gereğidir. Kimse kafamızı karıştırmasın… Bilenler konuşsun bilmeyenler de sussun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR