SABRET GÖNÜL…

ŞARK KÖŞESİ

    FAİK DÜNDAR

[email protected]

       

 

SABRET GÖNÜL…

 

Ünlü bestekâr Sadi Hoşses’in bir güzel eserinin ilk sözlerini aşağıda sunarken, bu kadar sisli ve  üzüntülü bir süreçte şarkı söylemeye takatimiz ve isteğimiz yok, ancak sözleri bizi bu umutsuzluktan alıp, mutlu günlere kanatlandıracak gibi.

“Sabret gönül bir gün olur bu hasret biter,

çekilen acılar canım gün olur biter.”

 

Gelelim yazımıza; Haricî ve dahilî bedhahlar o kadar çoğaldı ki, bataklığa çevirdiler güzel cennet yurdumuzu.

         Arap baharı yalanı ile Ortadoğu’yu talan etmek isteyen emperyal güçler Irak’ı coğrafi ve inanç olarak üçe bölüp, kaymağını yemeğe başladılar, sonra Suriye’yi Esat’ın elinden kurtarmak gibi bir anî düşünce sonu, beş yıldır bu komşunun içler acısı durumu gözler önünde. Suriye’ye Demokrasi getirilecekmiş! Bu konuyu destekleyenler arasında Katar ve Suudiler de var. Sanki bu peykler demokrasi ile idare ediliyor da kalkmışlar ABD düşünce akımına hatta girdabına takılı vermişler.

         Suriye olayları daha doğrusu iç savaşı başlamadan önce, Esat ne demişti bize, “iç işlerimize siz girmeyin yoksa bu ateş sizi de yakar” İnşallah yanılır diyelim. Ama NATO ve BM’ler bize gaz veriyor, “TSK çok güçlüdür bize ihtiyacı olmaz sınırlarını kendisi korur, Türk hava sahasına tecavüz eden Rus uçaklarını da  vurması normaldir” demez mi!. Ne demek? Şu demek; “Ey müttefikimiz Türkiye! sen istersen Rus uçağını da Suriye uçağını da düşür, Suriye’ye de gir, bir aksi durum olursa, biz NATO ve BM’ler olarak toplantı üzerine toplantılar yapar, belki seni korumak, sana askeri ya da lojistik yardım için bir düşünceye sahip olmaya çalışabiliriz. Teoride bu kararı çıkaracağımız vakte kadar, sen pratikte perişan olmazsan, toprağın elinden gitmez, haritadan silinmezsen tabi.”

         Cumhurbaşkanı’mız bu numaraya gelmedi, bir nevi “yemezler” dedi. Gerçeği de bu, Madem NATO ülkesiyiz, madem bize yapılan saldırı NATO’ya yapılmış saldırı sayılacağından, buyur sen gel Rus’la çarpış, sen askerini feda et.

Umar ve dileriz ki dimdik durur ve bu dost görünen çakalların tuzağına düşmez, kuzularımızı kaptırmayız.

Ya içerdeki durum? Canlı bombalar, muhtelif terör örgütleri ile didişmek çok zor çok… Şu anda bizler bu Suriye ve terör örgütlerine gözlerimizi dikmiş, bunlara odaklanmışız ama, bana öyle geliyor ki, içimizde çok ajan dolaşıyor. Her fikirden, her ırktan her devletten profesyonel ajanlar, çeşitli kılık ve unvanlar altında bu Cennet vatanımızı Cehennem’e çevirmek için cirit atıyorlar. Bizim istihbaratımız  sanırım bunlardan da haberdardır.

         TSK’miz dışarıdaki ve içerideki terör inlerini vuruyor ama, bu sivri sineklerle mücadeleye benziyor. Bataklığı kurutmak lazım. Bataklığı kurutmak için ilk önce içerideki tüm vatandaşa birlik, beraberlik, vatan, iman, bayrak ve kardeşlik sevgisini enjekte ettikten sonra, bu terör örgütlerinin lojistik, askeri, insan ve finansman kaynaklarını sona erdirmek gerekir. bütün bunlarla birlikte, bunların maskesini indirmek, gerek mecliste bulunan ve gerekse seçilerek edindikleri etkin makamlardan ricadlarını sağlamak gerek.

         Her zifiri karanlığın ardından Nurlu bir şafak aydınlık bir sabah olacaktır. Olacaktır diye, “Sabret gönül bir gün olur bu hasret biter,

çekilen acılar canım gün olur biter.” Diyoruz. İnşallah da öyle olur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faik Dündar Arşivi
SON YAZILAR