ALLAH SONUMUZU HAYIR EYLESİN!

Gönül isterki ülkemizde herşey yolunda gitsin. İnsanımız gerek can güvenliği, gerek mal  güvenliği, gerekse ekonomik bakımdan rahat bir hayat sürsün.  Ancak üzülerek ifade etmek  gerekirse, önümüzdeki süreç hiç de kolay bir sürece benzemiyor. İçerisinde bulunduğumuz  siyasi  konjonktüre bakıldığında hiçbir şeyin kolay olmadığını rahatlıkla görebiliriz, her ne kadar  Dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan on ülkeden birisi isek de işin arka planına  bakıldığında madalyonun diğer yüzünün çok farklı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hani şu  ilk beşyüze giren sanayi kuruluşları var ya, onların içyüzlerini bir açıp baksanız, büyük bir kısmının borç batağında olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Bazı gazeteciler, şirketler dedikodularla batıyor diyorlar ya tamamen palavra. 

Zira ekonomik sıkıntıda olduğu yönünde dedikodu çıkan işletmelerin yüzde doksanı gerçekten zor durumda. Adamların altlarındaki lüksarabaların şatafatısizi aldatmasın, sırf piyasada imajlarını zedelememek için o şekilde  davranıyorlar.   Peki bu insanlar neden sıkıntı çekiyorlar derseniz, tamamı boyundan büyük işlere girmiş,  kimse ayağını yorganına göre uzatmamış, öz sermayesinin iki, üç katı kredi kullanmış, krediyi  alınca da hiç geriye ödemeyeceğim zannetmiş… Ne zaman ki geri ödemeye başlamış, vay anam  vay demiş… Ama işin içerisinden çıkma imkanı olmadığını görünce, yeni kredilerle eski kredileri  kapatıp yoluna devam etmiş. Etmiş etmesine de iş öyle bir noktaya gelmiş ki kredi faizlerine  ödediği para ana parayı geçmeye başlayınca işin içerisinden çıkılmaz noktaya gelinmiş. 

İş  dünyası böyle de vatandaş farklı mı derseniz elbette hiç farkı yok, herkes bankalara borçlu. Sağolsun bankalar önlerine gelene kart vermişler, vatandaş da harcarken aynı iş adamları gibi  hiç geriye ödemiyeceğim düşüncesine kapılıp harcadıkça harcamış ama sıra ödemeye gelince  aldığı maaşın tamamını ödemek zorunda kalmış. Bunu da yapamayınca bunalıma giren girene. Bir kısmı çatıya çıkıyor, bazıları intihar ediyor… Kısacası olmuşuz harcama ekonomisine dayalı  bir toplum. Ekonomik  bakımdan durum bu halde iken siyasal açıdan durum farklı mı derseniz, ülkenin  gittiği noktaya bakıldığında her siyasi iktidarın iktidara geldiği günden itibaren en zor  dönemini yaşadığını söyleyebiliriz. Bunun nedeni öncelikli olarak AK Parti liderinin  Cumhurbaşkanı seçilmesi ile yeni seçilen genel başkanın toplum tarafından henüz yeterince  tanınamamasıdır. Ayrıca bir yandan  Cumhurbaşkanı diğer yandan Başbakan’ın yönettiği  Hükümet’in kamuoyu nezdindeki durumu sıkıntılı bir görünüm arzetmekte. Kim ne derse  desin, vatandaş iki başlı yönetim istemiyor. Cumhurbaşkanı da bunun farkına varmış olmalı ki  son zamanlarda biraz olsun geri durmaya başladı. AK Parti’nin geldiği noktadaki en büyük  sıkıntısı daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi parti kurulduğundaki samimiyetin yok  olmasıdır. AK Parti ilk kurulduğunda, olmazsa olmaz kurallarının başında 3Y formülü  vardı.  Neydi o formül? Yoksulluk, Yolsuzluk, Yasaklarla mücadeleydi. Allah için doğruyu  konuşmak gerekirse yoksullukla ciddi anlamda mücadele edildi. Belli noktada mesafe de  alındı. Yasaklarla ilgili de belli bir noktaya gelindi, her ne kadar yasal alt yapısı hazırlanmadan  bazı yasaklar sadece ve sadece özel izinlerle veya görmezden gelinerek kaldırıldıysa da  geçmişe göre alkışlanacak durumda.    Yolsuzlukla mücadeleye gelince işte orada AK Parti sınıfta kaldı. Bırakın 17-25 Aralık  operasyonlarını, şurada şehrimizde yaşananlara bakacak olur isek neyin ne olduğunu  rahatlıkla görebiliriz. AK Parti’nin sahip olduğu Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı olan Kredi ve  Yurtlar Kurumu’na kiralanan binalarda dönen dolaplardan tutun da Büyükşehir Belediyesi’nde  mal alımından, ihalesiz alımlardan, imar inşaat şirketinin başında bulunan yöneticilerin  yaptıkları yolsuzlukları ört bas etmeye varıncaya dek o kadar enteresan işler yapılmış ki  aklınız durur. Biz Belediye’de iken Samsunspor Kulübüne yardım topladığımız için ödediğimiz  bedellere bakıldığında, keşke biz de kamuya değil cebimize toplasaydık da bu sıkıntıları  çekmeseydik diyeceğiz ama ona da ne inancımız ne de vicdanımız elveriyor. 

Kanaati  acizanem şu ki 1 Kasım seçimlerinde AK Parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu  yakalayamaz ise siz o zaman seyredin gümbürtüyü. Hangi hükümet ortağı olursa olsun, bu  yolsuzlukların üzerine gideceğinden en ufak hir şüphem yok. Yolsuzluk dosyaları bir açılmaya  başladı mı, işte o zaman dananın kuyruğu koptu demektir. Sözlerime son verirken, Rabbimden  her şeyin hayırlısını vermesini niyaz ediyorum. Allah sonumuzu hayreyleye.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR