Yusuf Demircioğlu

Yusuf Demircioğlu

OĞLUM TARIK BUĞRA

30 Nisan 2010 Cuma.Hayatımın en acı günü.Annem vefat etti.Aradan üç buçuk yıl geçmiş.Zaman ne çabuk geçiyor.Akciğer kanseri idi.Doktorlar iki aylık ömür biçtiğinde , vefat için hazırlıklı olmamız gerektiğini söylediler.Yaşayarak öğrendim ki , insan annesinin ölümüne hazırlayamıyor kendini.

29 Nisan gecesi ağırlaştı.Hemen ambulans çağırdık.On beş dakika içinde geldi ambulans.Sağlık personeli ile beraber sedyeye yatırmaya çalıştık annemi.Bizim göremediğimiz bir şeyler görüyordu belki de.Son anlarını yaşadığının farkında idi.Hastaneye gitmemek için iki eliyle yatağının kenarlarına yapıştı.Bütün gücüyle direndi.O gece hastaneye götürmekle doğru mu yaptık yoksa yanlış mı ? Hala bilmiyorum.

Ambulansa bindirdik.Biz de aracımızla ambulansın peşindeydik.Benim için en değerli insanı kaybetme korkusunu iliklerime kadar hissettim.Gözlerimden yaşlar boşalıyordu.İnsan unutamıyor bazı şeyleri. Bugün dahi ambulans sesi duyduğumda birilerinin annesini , babasını , kardeşini ,çocuğunu kaybetmek üzere olduğunu düşünür ağlarım.Annem öldüğüne otuz bir yaşında idim. Otuz bir yıllık ömrümde belki bir iki kere ağlamıştım.Şimdi bakıyorum da son üç buçuk senede ne kadar çok ağlamışım.Annesizlik zor.

29 Nisan gecesi eski Devlet Hastanesinde yoğun bakıma alındı.İlerleyen saatlerde babam , eve dönmemizi kendisinin hastanede bekleyeceğini söyledi.Hayatımın en büyük hatası , o gece babamı hastanede yalnız bırakmaktı.Sabahın erken saatlerinde babam aradı.''Annenizin son anları , son anlarını evde geçirsin.'' dedi.

Kız kardeşlerim annemin yatağını hazırladı.Geri gelecek ve yatağında yatacaktı.En azından biz öyle ümit ediyorduk.

Hastaneye gittim.Çıkış işlemlerini halletmek için yoğun bakım ünitesine çıktım.Zile bastım. Hemşire kapıyı açtı.Hamide Demircioğlu dediğimde , gerisini söylemeye gerek kalmadı. Hemşire hanım '' başınız sağ olsun.'' dedi.Başınız sağ olsun.Hepsi bu.Dünya bu kadar işte.Altmış altı yıllık ömür başınız sağ olsuna sığıyor.

Babam eve gönderdi , beni.Evdekilere de haber vermem gerekiyordu.Sokağımıza girdiğimde kardeşlerim dışarıda bekliyordu.Annemi ben getirecektim.Beni yalnız gördüklerinde anlamış olmalılar.Ama umut var ya ah umut.Bir umutla sordular , '' annemiz nerede ? ''diye.Gökyüzüne bakıp ağladığımı hatırlıyorum.Cümle kuracak gücü bulamamıştım kendimde.

Altı kardeşiz.Annem beş kardeşimin evlendiğini çoluk çocuğa karıştığını gördü.En büyük arzusu benim evlendiğimi görmekti.Olmadı.Ben evlenmek için geç kaldım.Azrail annemi bu dünyadan almak için erken davrandı.

''Dünya, nimet külfet dengesidir. '' der,sevdiğim bir büyüğüm.Ölümü veren Allah elbet yaşamı da veriyordu.Üzüntülerin en büyüğü ile sınayan Yaradan mutlulukların en büyüğünü de bize nasip etti. Ve 20 Eylül Cuma günü nur topu gibi bir evladımız oldu.Bir Cuma günü annem vefat etti. Bir Cuma günü oğlumuz doğdu.

Teknoloji ne büyük nimet.Hamileliğin ilk dönemlerinde bebeğin cinsiyeti belli oluyor.Ben cinsiyetini öğrenmek istememiştim.Erkek ya da kız olması fark etmiyordu.Dualarımda sadece hayırlı bir evlat olmasını diledim.Hayırlı olanı şüphesiz Allah bilirdi.Annesi cinsiyetini öğrenmek istedi.Ve son karar annesinindi.

Erkek olduğunu öğrendiğimde sevindim.Cinsiyetin önemi yoktu ama annesi ile anlaşma yapmıştık. Erkek olursa ismini ben koyacaktım.Kız olursa annesi.Bebek erkekti.İsim koyma hakkı benim olmuştu.Ben çocuğumun ismini yıllar öncesinde koymuştum.

Tarık Buğra ' yı ilk okuduğumda on beş on altı yaşlarında idim.Bir çok kişinin Küçük Ağa ile tanıdığı yazarı , ben Gençliğim Eyvah ile tanımıştım.Türkiye gerçeği bu kadar güzel anlatılabilirdi.

Osmancık ' da Şeyh Edebalı ' yı konuşturan ve Osman Gazi ' ye nasihatler olarak bildiğimiz cümlelere hayat veren de O ' dur.Nasihatler o kadar güzeldir , o kadar benimsenmiştir ki , roman cümleleri olduğu unutulmuş , tarihi bir gerçeklik gibi anlatılmaya başlanmıştır.İlk okuduğum zamanlarda kendi kendime söz vermiştim.Bir oğlum olursa adını Tarık Buğra koyacaktım.

 

 

 

Şükürler olsun Allah ' a o gün geldi.Bir oğlumuz oldu.Adı,Tarık Buğra…Henüz bir haftalık.Uyuyor , emiyor ve çişini yapıyor.Şimdilik sadece seyrediyorum.Oynamak için biraz daha zaman geçmesi gerekiyor.Ve ben sabırsızlıkla o günleri bekliyorum.

 

 

Baba olmak anlatılamayacak kadar büyük bir mutluluk.Allah anne baba olmak isteyen herkese bu mutluluğu nasip etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Demircioğlu Arşivi
SON YAZILAR