NEDEN BEN?

Bazen başımıza gelen herhangi bir kötü durumdan sonra “ Yarabbi Neden Ben?” diye sorarız. Dünyada bu kadar insanın içinde beni mi buldun? İsyan ederiz. Hâlbuki bizden çok kötü durumda olan insanları görünce neden onlar, demek aklımıza gelmez. Onların yerine ben olsaydım ya diyemeyiz. İyi olan ve güzel olan her şeyin en mükemmelini kendimiz için layık görürüz. Ama hiçbir olumsuz ve iyi olmayan durumlara kendimizi layık görmeyiz. Hayatta her duruma karşı hazırlıklı olmamız gerekir. Yıkılmadan önümüzde açılacak diğer kapıları değerlendirmemiz lazımdır. Pes etmek yok. Unutmayın ki Allah bir zorluğa karşı mutlaka iki kolaylık verir. Yeter ki inancını kaybetme ve kendine güvenmeye devam et. Hiç kimse yardım etmeyebilir. Sen kendine yetersin. En büyük yardımcın hemen yanı başında senin yanından hiç ayrılmayan, seni çok seven senin kendin durmaktadır. Güven ona. Neden ben demek yok.
Aslında “Neden ben” diye sormak anlamsız… “Mutluluk insanı sempatik biri yapar…Başarı ışıltılı… Zorluklar güçlü… Hüzün, insanı “insan” yapar, yenilgi de mütevazi… İnsan, farklı olayların etkisi ile her zaman iyi veya kötü duruma düşebilir. Asla 'Neden ben' diye sorgulama lüksümüz yok.” Hayatta her zaman neden ben diye sormamız gereken durumlardan ders ve ibret almamız gerekir. O durumlar bizi daha çok keskin hale getirir. İnsanların birkaç yüzlerini daha iyi görme fırsatı verir. Yoksa gerçek dostların değerini test etme şansını nasıl bulacaksın? Senin iyi ve belli durumlarında ne kadar çok dostların vardır değil mi? Ama ayağın küçük bir tökezlemeye görsün, bir anda çil yavrusu gibi dağılır onlar. Yanında kala kala gerçek dost diye kucaklayabileceğin bir veya iki kişi kalır. Eğer üç kişi varsa inan çok şanslı sayılırsın. İşte o dostlarını hiç kaybetme olur mu? O dostlar gibisini hiç bulamazsın. Bazen o bir iki dostu da bulamayan o kadar insan var dır ki… Herkesin hayatında bazı dönemlerde yüzüne kapılar kapanabilir. Oysa dikkatle bakılsa, kapanan kapıların yerine hep yenileri açılır. O zaman açılan bu kapıları neden göremiyoruz? Neden olacak kapanan kapıların ardından aval aval bakmaktan, niçin kapandığını, neden başımıza böyle bir şeyin geldiği konusunda homurdanmaktan, yeni açılan kapıları görecek dikkatimiz kalmıyor… Yoksa diğer kapılardan her an içeri girmemiz mümkündür. Hiç kimseye yahut kendimize kızmanın bir anlamı yok. Herkes kendisi layık olduğu şeyi yapar. Başkaları ile vakit öldüreceğine kendi öz benliğine dönmelisin. İşte orada aradığımız büyük güç vardır. Yeter ki sen gönülden inanarak iste. Bak göreceksin neler seni bekliyor. Değerlendirmek tamamen senin elinde. Unutulmamalı ki, bulutlar ne kadar sık ve siyah olursa olsun, arkalarında daima pırıl pırıl parlamakta olan güneşi saklar. Ve o güneş, er veya geç kendini zaten gösterecektir. Herhangi bir sebeple “Kızmak başkalarının hatalarının intikamını kendinden almak demektir.” Öyle ise yüzümüzden gülmeyi eksiltmeden hayata sımsıkı sarılmak lazımdır. Öfkemizi yenememek, elimizde başkasına atmak üzere taşıdığımız kor ateşe benzer. Yanan kendi elimizdir. Affetmek elbette geçmişi değiştirmez. Ancak geleceğimizin önünü açar. Başkası için geleceğimizi karartmaya değer mi?
Hayata küserek yerimizde durarak başarı yanımıza gelmez. Bir lokomotif ne kadar güçlü olursa olsun, hareket etmeden yerinde duruyorsa bir demir yığınından başka bir şey değildir. Lokomotif yerinde durduğu müddetçe arkasındaki yüzlerce vagonda durur. Hareket ettiğinde arkasındaki tüm vagonları, vagonlardaki yükleri de beraberinde götürür. Karşısında hiçbir engele takılmaz. İnsanlarda vagonlar gibidir. Ne kadar zeki, güçlü, bilgili olursa olsun, yerinde duran bir insan et yığınından başka bir şey değildir. Hareket ettiğinde ise hiçbir engel tanımaz. Gemiler yapar, uçaklar yapar, tüneller yapar. Arkasında yüzlerce vagon takılı lokomotifleri de yapar.
Hadi beraberce nice ufuklara doğru yolculuğa çıkalım. Mutlu yarınlar bizleri bekliyor. Hoşça kalın…

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Yaşar Koca Arşivi
SON YAZILAR