KISA KISA

Önceleri yani bir zamanlar söz ağızdan çıkar denirdi .

Şimdilerde ise sözler konuşmalar işini bilmek söylenen yalanlar söylenenlerce de yalan olduğu bilindiği halde yutturabilmek marifet oldu .

yalancının mumu yatsıya kadar yanar denirdi . şimdilerde ise sürdürülebilir yalanlar ,dolanlar açığa çıkmadıkça doğru kabul ediliyor oldu.

Doğrular güzellikler itibarsızlaştırılır itibarsızlaştırılıp hiçe mi alınır oldu ..

Bütün bu sözler kelimeler soyut anlam içeriyor ancak onur , haysiyet, şeref, ruh, akılda soyut birer kelimeler olduğunu düşünürsek varlığımızın temel gerekçeleri olmasa olmazlarımız olan bugün elle tutulur gözle görülür olmayan yukarıda saydığımız sözünü ettiğimiz bir kısım soyut deyimler anlamını yitirdiği zaman soyut anlamda bombalar patlar kaoslar oluşturulur bana necilik itibar görür işini bilmek geçerli meslek haline gelir daha da kısacası marabalar çoğalır ağalar büyür ulaşılamaz olur ne yaparsa iyi yapar ne söylerse doğru söyler işin içinden çıkamadığı zamanda vardır bir bildikleri denilir daha da olmadı bir bildiği vardır biz bilmesek te olur sonu hesaplanmaz körü körüne biat edilir .

Adına da aydınlık yarınlar ,özgürlük ,demokrasi , barış denilince her şey süt liman gibi görünür . nereye kadar her şeyde olduğu gibi her yolun bir sonu olduğu gerçeğini de unutmamak gerekir..

İşini bilmek ile yol kat etmek yalanlarla baskılarla gerçekleri örtmek doğanın tabiatın kanununa aykırı olduğunu sürdürülebilir olmadığınının bir an için aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini düşünüp unutmamamız gerekir..

Milletlerin tarihlerinde de olduğu gibi yeryüzünde kutsal saydığımız dört hak kitabında da okunup anlaşıldığı gibi sevgi , yaşam hakkı ,saygı kısacası kendine yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi bir başkasına yapmamayı öğütlediği görülmüştür .

Bence dünya tarihinde de olduğu gibi görülmüştür ki bir çok haksızlıklar yapılmış bir kısım insanlar ca insanlara bir çok entrikalar çevrilmiş birçok insanın yaşam hakkı elinden alınmış bilime ilime karşı gelinmiş güce biat edilmesi istenmiş dinler tarihinde firavunun hazreti MUSA ya yaptığı gibi .

İnsanoğlunun nefsine uyduğunda HZ DAVU ta H Z İBRAĞİME HZ YUSUF a HZ MUHAMMETE ve hatta HZ NUHUN sözünü dinlemeyen azgın ve sapmış insanlara da olduğu gibi .

HZ İSAYI çar muğa germek isteyen insanları düşünürsek köleliği yasaklayan bütün insanların kadınıyla erkeğiyle eşit haklara sahip olduğunu savunan HZ MUHAMMEDİ öldürmek isteyen insan oğlunu düşünüldüğünde doğruların ,güzelliklerin onurun ,şerefin ,haysiyetin .ne kadar yalnız olduğu insanca yaşamanın hangi zor şartlar altında kazanıldığı nice bedellerin ödendiği dinler tarihinde de görüldüğü gibi milletler tarihine de bakıldığında görülecektir.

Yeryüzünde milletler devletler milli şuur ve bilinç oluşmadan önce kabileler arası güçler oluşturulup savaşlar yapılırmış tı kabile anlayışı küçük küçük guruplardan oluştuğundan kavga kan ve gözyaşı hiç bitmezmiş idi inanç temelinde bütün dinler sevgi ve hoşgörü üzerine insan temeli anlayış üzerine kurulduğundan daha sonrada dinler arası savaşlar başlatılmış .

Ancak bununda sonuç vermediğini gören insanoğlu millet temelli devletler kurup ilime bilime olduğu gibi insanoğlunun yaşam kalitesin artırmak yaşamını kolaylaştırmak için akılcı çözümler üretip yeni yeni teorileri insanoğlunun hizmetine sunmuş .

Bunlardan bir tanesi olan yaşamın her alanınca elektriği bulup karanlığı aydınlatan ve bugün yaşamımızın her alanında kullandığımız edison un aklını mantığını ,düşüncesini zekasını ve hayal gücünü birleştirip icat ettiği elektrik bugün bilimin ilminde önünü açmıştır.

Ancak edison un yaşadığı tarihe de bakıldığında görülecektir ki o gün ki halkın ve toplumun din adına karşı geldikleri TANRININ işine karışılmış icat olduğu ve hatta elektrik akımının ucundaki kabloya tutulduğunda insanı titrettiği çarptığı ve hatta yaktığı görülünce de tanrının bu icadı istemediği söylentileriyle edison a karşı gelinmiş okuduklarımıza göre nasıl ki dünyanın düz olduğuna inananların dünya yuvarlak tır diye araştırmacıları asana kadar.

Dünya üzerinde bir çok dinde de olduğu gibi görülmüştür ki tarikatlar oluşturulmuş ALLAHIN gücünden insanoğlunun zafiyetlerinden faydalanıp belli çıkar ve menfaat gurupları olmuş ancak bir edison kadar insanoğluna faydalı olamadıkları görülmüştür.

Bence bu benim düşüncem tabi ki buna da hakkım olduğuna inanıyorum yeryüzünde bütün dinler birer dokma değil HAKTAALA nın insanoğluna bahşettiği bugün soyut anlamda kelimeleştir diğimiz var saydığımız aklın mantığın ,düşüncenin , zekanın , ve hayal gücünün insanoğluna insanlığa yarayışlı sevginin saygının hoşgörünün ve güzelliğin iftiralarla yalanlarla kişisel çıkar ve menfaatlerin çözümsüzlüğün çözüm olamayacağı nı gösteren ilmin ve bilimin inancımızın gereği olan dualarımızın ALLAHA yalvarışlarımızın dilek ve temennilerimizin dualarımızın ne anlama geldiğini n bilincine erişmenin insan olmanın değerlerinin tam ve eksiksiz olabildiğince kişisel hak ve hukukumuzu savunurken bir başkalarının da hakkını ve hukukunun bilincinde olmak o kişiliğe ve erdemliğe ulaşmaktan geçer diye düşünüyorum.

Bu günki dünya düzeninde devletler ve milletler vardır. O devletlerin ve milletlerinde bir adı vardır o devletler ve milletler birer kimlikle anılır ve varsayılır ve her milletin ve her devletin tarihinden öte gelen bu güne yansıyan kültürleriyle yaşar ve yaşatılır.

TÜRK kimliği de TÜRK devletleri de tarih boyunca edinilen kültürlerle icatlarla anılmışlardır.

Büyüklüğü de birçok toplulukları birçok inancı birçok meshebi aynı değerde yaşatmış ve değer vermiştir ancak her defasında da görülmüştür ki ihanete uğratılmıştır onun içindir ki TÜRK milleti birçok devletler imparatorluklar kurmuş ve yok edilmeye çalışılmış TÜRK kimliğine dayanılarak kurulan TÜRKİYE CUMHURİYETİDE en son kurulan TÜRK devleti olmuştur .

Bugün her kurucu millette de olduğu gibi her milletin var saydığı bir önderi olduğu düşünüldüğünde bu gün ki TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN kurucusu medeni yasanın soyadı kanununa göre de kendisine ATATÜRK soyadı verilen MUSTAFA KEMAL ATATÜRK OLMUŞTUR.

M KEMAL ATATÜRK denildiğinde de onun düşünce ve fikirlerinden ilke ve inkılaplarından faydalanmak ilk akla gelenlerdendir ve son TÜRK tarihinde 19 mayıs 1919 un ve SAMSUNUMUZUN önemi de bundandır . mazlum bir milletin dirilişi ve haksızlıklara karşı mücadale nin başlangıcı ve tüm insanlık tarihinin de ders alması gereken mücadeledir diye düşünüyorum .

Saygılar sevgiler benden insanca hakça ve özgürce yaşamak ve düşünmek siz değerli okuyucularımızın olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi
SON YAZILAR