Yusuf Demircioğlu

Yusuf Demircioğlu

FON SADRİŞTAYN’IN KARISI

FON SADRİŞTAYN’IN KARISI

Ömer Seyfettin Türk hikayeciliğinin önde gelen isimlerindendir.Çoğumuz onu Kaşağı,Pembe İncili Kaftan,Forsa gibi hikayeleri ile tanıdık.Ömer Seyfettin hikayelerinde Türkçeye büyük önem verir. Türkçü olarak tanınır.

Fon Sadriştayn’ın Karısı isimli hikayesi Ömer Seyfettin hikayelerinde farklı bir yere sahiptir. Ömer Seyfettin tutumluluk konusunda Alman kadınını Türk kadınından üstün tutuyor. Sadrettin hikayedeki  lakabı ile Fon Sadriştayn,eşinden ayrılarak Alman bir kadınla evleniyor.Türkçülüğü ile tanınmış birisi için şaşılacak bir durum.

Ömer Seyfettin yazdıklarına kendisi de şaşırmış olacak ki; ikinci bir hikaye yazıyor.Fon Sadriştayn’ın Oğlu.Bu hikayede çocuklar devreye giriyor.Fon Sadriştayn ve Alman eşinin yetiştirdiği çocuk hayırsız çıkıyor. Oysa Türk olan eski eşinin yetiştirdiği çocuk büyük bir şair oluyor.Ömer Seyfettin ikinci bir hikaye ile denge sağlamayı düşünmüş olabilir.

Hikayelerin edebi yönleri bir tarafa biz iktisadi tarafını inceleyelim.Alabilenler için büyük dersler var. İktisadın kurucusu sayılan Adam Smıth’in çok güzel bir sözü vardır.’’Harcamak için borç para alan adam sıfırı tüketir.’’

Bu söz benim için hayat felsefesi olmuştur.Kazandığından fazlasını harcama.Olmasa da olur harcamalar için asla borç alma.

Fon Sadriştayn’ın Karısı hikayesi belki de bu yüzden fazlasıyla ilgimi çekti.İktisat üzerine yazılmış ciltlerce kitaptan öğrenebileceklerimizi küçük bir hikaye ile anlatıyordu.

Bakalım Fon Sadriştayn’ın karısı iktisat üzerine neler söylemiş?

İdaresiz,iktisatsız,intizamsız bir hayatın paraca ne kadar talihi olsa,yine istikbali kapkaradır. İstediğiniz kadar para kazanın müsrif olduğunuz sürece sonunuz her zaman sefalettir.

Para kazanmak erkeğin,kazanılan paranın satın alma gücünü arttırmak kadının görevidir.Aslında buna benzer bir söz bizde de vardır.Marifet para kazanmak değil parayı harcamaktır,deriz.

Hiçbir adam gelirinin yarısından fazlasını ev kirasına vermemelidir.Hepimiz güzel evlerde yaşamak isteriz.En doğal hakkımız.Ama bir de acı gerçek var.Güzel evlerde yaşamak maliyetli.Ev dışında başka ihtiyaçlarımız da var.Gelirini ev kirasına yatıranın başka ihtiyaçlar için harcayacak parası kalmaz.

Harcama gelire göre değil ihtiyaca göre yapılmalıdır.Gelir her zaman arttırılabilir.Fakat gelirin artması masrafların artması için mantıklı bir sebep değildir.Masraf her zaman ihtiyaca göre yapılmalıdır.

 Bu tespitin  anlaşılması bizler için zor.Çünkü biz harcamasını gelirine göre yapan insanlarız.İhtiyacımız var yok...Umurumuzda bile olmaz.Hele kazandığımız para biraz artsın,evi,arabayı hemen değiştiririz. Gelir biraz daha artarsa ev araba değiştirmek çoğu kişi için yeterli olmaz.En son hanımı da değiştiririz.

Belki de bu yüzden bizim memleketimizde herkes geçim sıkıntısı geçer.Ayda bin TL kazanı da, yüz bin TL kazananı da...Harcamalarını ihtiyaca göre değil gelire göre yapanlar için geçim sıkıntısı doğal sonuçtur.Gelir ne kadar artarsa artsın sonuç her zaman aynıdır.Geçim sıkıntısı.

Fon Sadriştayn’ın karısına göre ihtiyaçlar değişir. Dolayısı ile harcamalar da değişir.İhtiyaçları değiştiren  ise çocuktur.Harcamalar çocuğun ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmelidir.

Ülkemizde açlık ve yoksulluk sınırının altında milyonlarca insan yaşamaktadır. Büyük bir mesele ve henüz çözemedik. Uzun zaman çözüleceğe de benzemiyor.

Geçim sıkıntısını daha az hissetmek için elde tek yol kalıyor.Harcamalarımızı gözden geçirmek. ‘’Desinlere’’ göre değil ihtiyaçlarımıza göre hayatımızı düzenlemek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Demircioğlu Arşivi
SON YAZILAR