Çocuk mu yetiştiriyoruz? Köle mi üretiyoruz?

Çocuk ve köle bu iki kavramı ne kadar garipsiyoruz yan yana değil mi? “Olur mu canım öyle şey.”, “Çocuk ve köle nasıl olur.”, “Çocuğum benim her şeyimdir ve en iyisine layıktır.” Bunun gibi çocuğu aslında baş tacı eden ebeveynlerin çocuklarına aslında bir köle gibi yaklaştığını söylemek bana kalırsa çokta imkansız değil. Kölelik, aslında bir toplumsal tabakalaşma modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Köleler istedikleri kişilerle evlenemez, istediği ve arzu ettiği hayat standartına göre yaşayamazlar onu da geçin bu standart için çabalayamazlar bile. Kendisinden sorumlu olan efendisi kendisinden ne istiyorsa daima onları yapmak zorundadır. Bunun yanı sıra çalışmaya bizzat zorlanmaktadırlar. Bu zorlama, biraz sistemin getirisinden biraz özgür insanların beklentilerinden biraz da toplumsal düzenin sağlamasından beslenen bir şeydir. Bugün ebeveynlerde çocuklarına bir bakıma bunu yapmıyor mu? Bugün bir insan, Türkiye’de 25 yaşına dahi gelse ailesinin onlar için biçtiği davranış kalıplarını, geleneklerini, mesleklerini, yaşam biçimini sergilemek zorunda kalıyor. Peki neden? Aileler neden çocuklarını bu kadar yanlış ve baskıcı yönlendiriyor? Kendi yaşam ilkelerini ortaya koyan ve bu doğrultuda yaşayan modern özne neden ortaya çıkamıyor? Hayvanlarda bile durum, yavrusu doğduktan belirli bir süreye kadar onu besler, nasıl avlanması gerektiğini öğretir ve sonra onu doğa mücadelesiyle baş başa bırakır. Bugün ebeveynler bırakın çocuklarını doğru yönlendirmeyi onlarla anne-baba ve çocuk ilişkisinin getirdiği iktidar ilişkisinden başka arkadaşlık dahi kuramıyorlar. Neden bunu yapamıyorlar? Neden aileler çocuklar üzerinde bu kadar baskıcı bir otorite koyuyorlar, çocuklarının yanlış yapmasından, farklı duygu ve davranışları benimsemelerinden neden korkup muhafazakar takılıyorlar? Bu insan doğdu ve yasalarla da desteklenmiş bir biçimde 18 yaşından sonra bir birey olarak kabul edildi. Bu çocuk hayatı kendisi tecrübeleyecek, ne isteyip neyi istemediğine, nasıl bir işte çalışmak istediğine, nasıl bir hayat arzuladığına kendisi karar verecek. Bu dediklerim ailenin yönlendiriciliğinden uzak bireyler yetişsin demek değildir kesinlikle. Aksine aile bir birey için en temel rehberlik alanıdır. Fakat bu bizde (Türkiye'de) neden çocuğu bir köleymiş gibi kullanmamıza, bütün düşüncelerimiz, yaşantımız aslında onun sahip olması gereken düşünceler ve yaşantılarmış gibi düşünmemize sebep oluyor? Çocuğun üzerinde bu kadar baskıcı ve onun yaşam alanına, düşüncelerine bu kadar müdahale ediyor olmak, onun yaşamı, istekleri ve beklentileri konusunda hak sahibi olduğumuzu bize hangi canice düşünce ve yapılar tarafından öğretiyor olabilir ki? Çocuk doğurmak genelde evlilik sonrası bir ritüel ya da yaşlandığımızda bize bakabilecek, yalnızlıktan kurtulacağımız bir araç olarak bakılıyor. İçi o kadar boşaltılmış, anlamsız bir kavram olmuş ki dünya bir birey getirmek. Bunun amacını bilmeyen ebeveynlerde işte çocuğu köle gibi kullanıyorlar. Çocuğunu neden dünyaya getirdiğini bilmediği gibi çocuğun kendi duygu ve düşüncelerinin olduğunu, nasıl bir hayat isteyeceğine kendisinin karar verebileceğini, her bireyin farklı olabileceğini, farklı hayatlarının olabileceğini hatta olması gerektiğini, herkes gibi olmak zorunda olmadığını bilmiyor. Üstelik çocuğun bunları keşfetmesine de engel oluyorlar. Bu tarz ebeveynlerinde bir bireyin nasıl yetiştirileceğine dair bilgisi de olamıyor ne yazık ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Firuze Geçer Arşivi
SON YAZILAR