YÖRÜK KIZI TÜLAY

Sizlere bugün Yörük Kızı Tülay'dan bahsetmek istiyorum. Bundan 15 yıl önce Denizli'de tanıdım onu. Bir vesile ile Denizli 'ye gitmiştim. Mevsimlerden yaz. Denizli'ye gidenler bilir. Meşhur Şahin Tepesi vardır Denizli'ye hakim bir konumda. Bir akşamüstü iki öğretmen arkadaşla Şahin Tepesi'ne çıktık. Yörük çadırları kurulmuş, Yörük kilimleri ve buna benzer halılar, ayrıcada sebze satıyorlar. Bu çadırlardan birine yaklaştık. Çadırın önünde esmer 20 yaşlarında adı, sonradan öğrendiğime göre Tülay olan bir kız gelen misafirleri Denizli ve Yörük lehçesi ile “ Hoş geldiniz abey” diyerek karşılıyor. Bizde çadıra yaklaştık. Maksat Yörükleri tanımak olduğu için birkaç şey alalım istiyorum. Çadırın önünde salatalık domates gibi taze sebzeler var. Tülay'a “ Kızım salatalıkların kilosu kaça?” diye sordum. Tülay, “Bir lira abey” dedi tatlı sesiyle. Ben “Ama biraz pahalı değil mi?” , “50 kuruş olsa alırdım” dedim. Tülay “ Tamam olsun abey ne olacak ki bahçe malımız”…Alacağımızdan değil ama mecburen salatalık alalım artık dedim içimden. “ 2 kilo alayım o zaman dedim” .Tülay bir kese kâğıdına salatalıkları koyarken dikkat etim en taze en güzellerini seçerek koydu. Hoşuma gitti. Tülay; esmer çirkin değil ama çok güzel de olmayan tipik bir Anadolu kızı. Salatalıkların parasını verirken ben 2 kilo için 2 lira uzattım. Bana 1 lirasını geri uzattı. “Abey fazla verdin.” Ben “olsun dedim sen en güzellerini koydun ben 2 lira vermek istiyorum.”dedim. Tülay kabul etmedi. “hayır abey biz seninle kilosu 50 kuruştan konuştuk alamam fazla” diyerek 1 lirayı geri verdi. Tülay'ın yaptıkları beni çok etkilemişti. Çadıra girdik, babası ile tanıştırdı. Ak sakallı nur yüzlü iri yapılı 70 yaşlarında biri. Çadırın içinde oturduk. Büyük bir çadır. Bize çay yaptırdı. Masamıza demlik geldi. Gece saat 12 ye kadar çadırda kaldık. Bu arada geçen o kadar çok enteresan şeylerle karşılaştım ki anlatmaya kalksam birkaç yazı dizisi olur. Samimi olduk. Arada Tülay yanımıza geliyor çaylarımızı koyup tekrar müşterilerle ilgileniyor. Bir ara babası yanımızdan kalkmıştı. Tülay tekrar yanımıza geldiğinde sordum; “Sen evleneceğin erkekte ne gibi özellikler ararsın nasıl olmasını istersin?” Tülay'ın esmer yüzü kıpkırmızı oldu, bana ciddi bir şekilde bakarak hiç unutamayacağım şu dersi verdi: “Abey benim evleneceğim erkeğin yüzü değil ruhu güzel olmalı… Yüz güzelliği geçer ama ruh güzelliği kalıcıdır.” Şaşırmıştım. Tülay'dan böyle bir cevap beklemiyordum doğrusu. Bu cevabı verecek olan kız çok azdır. Şimdiki kızlarımızın çoğu evlenecekleri erkeklerde ruh güzelliğini değil, parasını malını mülkünü sorguluyorlar. Zenginse evi arabası varsa başka bir şey sormuyorlar. İstisna olarak elbette Tülay gibi olanlar vardır ama ne yazık ki bunların sayısı çok azdır.

O akşam Yörük kızı Tülay buna benzer daha birçok güzel dersler verdi. Belki ilkokulu bile bitirmeyen Tülay o kadar güzel kalpli ve ileri görüşlü ki insanın imrenmemesi mümkün değil. Tülay ve babası ile uzun yıllar telefonlaştık. Düğününe davet etti beni. Gidemedim maalesef. Telefonla tebrik ettim. Ne mutlu Tülay'la evlenen ruhu güzel delikanlıya, ne mutlu Tülay gibi bir kızı bulabilen gençlere…

Mutluluk dolu yıllar efendim.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Yaşar Koca Arşivi
SON YAZILAR