Rabbimin Emrettiği: Kemerleri sıkmak

Kemerlerin sıkılması, Hz âdem"den beri Yüce Rabbimizin değişmez emirlerindendir. Ben kemerimi sıkarsam, kolesterolüm artmaz, tansiyonum yükselmez,  kriz sonucu ânî ölümler de azalabilir. Devletin kemer sıkmasıyla  uzun ömürlü devlet olur. ABD gibi bir uygarlığa damgasını vuran ülkenin kemerleri sıkmasıyla dünyanın ömrü uzayabilir, ebetteki Yuce Mevlamın küllî iradesi izin verirse…
Her şey Yüce Mevlamızın  küllî iradesine bakmakta ve onu beklemektedir. Eğer bu toplumun ve dünya ülkelerinin sonu gelecekse ve büyük ahret alâmetleri olgunluğuna ermişse o kıyametin önünü kesecek hiçbir dünya siyasî gücü yoktur:
“Senin Rabbinin kelimeleri hem tam tutarlı hem de tam eşitlikçidir. Artık o kelimelerin yerini değiştirecek hiçbir sosyal güç yok!.. Eğer ülkenin egemen güçlerine saygı duyarsan Rabbinin yolundan öte seni mefkûresizleştirirler. Zira onlar ille de yanıltmaçları örnek alır; onlar yalnızca kağıt üzerinden ahkam keserler” En"âm Sûresi: 113-116.
“Nitekim resûller de ta baştan yalanla nitelendiler. Ancak yalanlamalara karşı direnip yoğun eziyetlere katlandılar... ta bizim zafer muştumuz kendilerine yetişinceye değin... Zira Allah'ın kelimelerini yerinden oynatacak hiçbir güç yok. Nitekim görevlendirilmiş nice resullerin nebî haberlerinin birazı sana ulaşmıştır” En"ân Sûresi: 34
İşte Allah"ın cc kelimelerini değiştirecek hiçbir siyasî güç yok; Ne ABD"deki Yahudî lobisi ve bankerler, ne de onların sermayesiyle kurulmuş ve bankalarıyla yaşamını sürdüren komünist blok sahibi Rusya…
Bugün için kafalarımızı en çok meşgul eden küresel kriz meselesidir. Acaba bizi etkileyecek mi? Etkisi ne kadar sürecek? Muhalefet partileri, bu fırsatı ne kadar oya çevirecek? Bu kriz nedeniyle iktidar partisi ikinci parti durumuna düşer mi? Ne kadar oy kaybeder?
Kamuoyu, bu sorulara kilitlendiğinden bu konuya biraz açıklık getirme çabasındayız. 929 krizi tarihe ün salmıştır. Yüce Mevlaya tam inananlar, zaman zaman bela, musibet, doğal âfetler, ekonomik krizlerle sınavdan geçirilmektedir. 929 krizini biraz irdeledik ve şu sonuçları elde ettik:
CNN gibi basın kuruluşlarının yorumuna göre: “1929'da başlayan ancak etkilerini 1930 yılının sonlarında tam anlamıyla hissettiren ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden dünya ekonomik krizi, yıkıcı etkilerini her kesimde hissettirmiş. En çok sanayileşmiş ülkeleri vurmuş, bu ülkelerin kentlerinde bir işsizler ve evsizler ordusu yaratmıştı. İnşaat faaliyetleri durmuş, tarım ürünü fiyatlarındaki yüzde 40-60'lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilemişti.”
Henüz tasarruf sahiplerinin bankalara koşup paralarının güvencesini sorguladığı bir aşamaya gelinmedi. İnsanların mevduatlarını çekmek istemeleri noktasına gelinirse, bu kapitalizmin kıyamet gününün geldiği anlamına da gelir. u seferki gerçek anlamda küresel kriz, Rusya'da da, Çin'de de, Avrupa'da da hissediliyor.
Bankaların; eşiğinden bile adım atmayı aklına getirmeyen, özellikle azınlıklar, siyahlar, Pishanikler ve işsizlerin oluşturduğu gariban yurttaşların kapısını çalarak: 'Sizi ev sahibi yapalım' deniyor. Aslında bankalarca krediye mazhar olmayan bu insan; normal olarak piyasaların borç vermeyeceği insanlardır. Ama likiditenin; yani kağıt paranın bollanması nedeniyle büyük krediler açılmış. Diyelim bir ev hanımı çalışmıyor, işsizlikten aldığı parayla gündelik geçimini bile sağlayamıyor, ona 'size kredi açılım, iki katlı ev satalım, bir katında siz oturursunuz, bir katını yüksek meblağlarda kiraya verirsiniz, borcunuzu da aydan aya kira gelirinizle ödersiniz” deniyor. Kadın durduğu yerde ev sahibi olacak ve üzerine para kazanacak.
İşte Amerika ve bizim bankalarımız öyle davrandı. Şimdi kredi kartı ve tüketici kredileri mağdurları bu krizden çok etkilenmektedir.
Bir doktor veya avukat ev aldığında yirmi yılda 250 milyar ödüyorsa, aynı ev bir temizlikçiye, geçici işlerde çalışan birisine 350 milyara maloluyor. Aynı ev zengine ucuza, yoksula pahalıya satılıyor.
Allah"ın emri; “gelirin kadar harcama yap” biçimindedir. Ama ABD'de, genel trend olarak reel gelirlerde sürekli bir düşüş, insanların tüketimindeyse artış var. Ekonominin belkemiğini tüketim harcamaları oluşturuyor. İnsanların gelirlerinin ötesinde tüketmesinin iki mekanizması var: Biri kolayca verilen tüketim kredileri, kredi kartları...ikincisi, krediyle ev alıyorsun, 300 milyara aldığın ev, bakıyorsun 400 milyar olmuş; 50 bin dolarlık tasarrufunu bankaya yatırmışsın, o da oluyor 60-70 milyar... Böylelikle, 'oturduğun yerden evin değeri, borsadaki portföy yükseliyor, 3 bin kazanıyorum, 5 bin harcasam ne olur' diyorsun. Buna refah etkisi deniliyor.
Allah cc daima yorganına göre ayak uzanmasını salık veriyor. “Bir lokma, bir hırka” anlayışının uygulanmasını salık veriyor:
“Daha doğrusu kırk yıllık çöl yaşamlarında onlara şöyle demiştik: "Bu silik uygarlığa yerleşin. Oradan dilediğinizce bol bol yiyin. Böylece o arık vücutla, Allah için Beyt'ul Makdis'e girin: "İşte bir lokma bir hırka arık beden ürünü!" deyin ki adî suçlarınızı görmeyip örtelim. Kuşkusuz o ihsan derecesinde imanlıların cennet katı ecrini artıracağız. O kendini aldatanlar, normal anlaşılan sözü başka anlama çekip: "Varsa şehir, yoksa şehir!" biçiminde başkalaştırdılar. O şaki karakterlilere, işledikleri yasa delme suçu karşılığında uzayın bir tür radyasyon/kolera mikrobunu yağdırdık” Bakara Sûresi: 58-59.
“Hani kendilerine: "Bu silik uygarlığa yerleşin; oradan dilediğinizi yiyin için: "Dileğimiz sade hayat! Bir lokma bir hırka!" deyip nefsinizi tam körelterek o Kapıdan girin ki küçük yanlışlarınızı yarlığayalım" denildi. İşte ihsan derecesinde iman sergileyenleri böyle artıracağız. Ama içlerinden canına kıyanlar davranışlarını; kendilerine verilen davranışa aykırı: "İsteğimiz lüks şehir hayatı!" biçiminde değiştirdiler” A"raf Sûresi: 161-162.
1929 Büyük Buhran dönemi, silah üretimi sayesinde, ekonomi toparlandı ve savaşın getirdiği sıkıntılar fırsata çevrildi. 1929 Buhranın imdadına naylon devrimi yetişmişti. Naylon, ipek çorap devrine son verdi ve 1945-46 yıllarında kadınların mağaza önlerindeki uzun kuyruklarda birbirlerini ezmelerine neden oldu. ABD, orlon ve polyester türü sentetik lifleri kullanarak tekstil üretiminde bir adım öne geçti. Hâlâ naylon üretiminde lider olan ABD, 2005 rakamlarına göre, yılda 276 bin ton naylon üretiyor. Giyim sektöründe, üretim maliyeti düşük polyesterin gölgesinde kalan naylon, esnek yapısı ve yıpranmaya karşı dayanıklılığı sayesinde, halı ve lastik üretimine katkıda bulunmayı sürdürüyor.
Demek ki Yüce Mevlâ küresel krizleri, insanların yararlı şeyler icad etmesi için fırsat olarak vermektedir.  929 Buhranı, naylonun keşfine yardımcı oldu. Acaba 2008 krizi hangi buluşlara yol açacak?
ABD son kararla faizi de sıfırladı. Piyasa ekonomisi de, faiz de kalmadı. Necmettin Erbakan'ın Adil Düzen'le vaad ettiklerini ABD yapıyor: "Piyasa ekonomisi sistemini kurtarabilmek için piyasa ekonomisinin kurallarını bir kenara bıraktım" dedi.
Erbakan'ın bahsettiği 'Adil Düzen ekonomisinin temel unsurlarını hatırlatır hale geldi. Adil Düzen ekonomisinde de şimdi ABD ekonomisinde olduğu gibi faizsiz bir sistemden bahsediliyordu. Gelinen noktada ABD'nin de bir farkı yok.
ABD'de sadece son altı ay içinde bilinen tüm büyük bankalara devlet ortak oldu. ABD vatandaşlarının oturduğu konutların finansörü Freddie Mac ve Fannie Mae de devlet malı oldu. Bu iki şirket de şu anda borçlulara bir Adil Düzen şefkatiyle yaklaşıyor. Mortgage taksidini ödeyemeyenlere kolaylık sağlıyor vb. Ayrıca kısa süre önce FED 800 milyar dolarlık yeni bir paket açıklayarak öğrenci kredileri, kredi kartları ve tüketici kredilerine kadar her alanda yeni bir kurtarma planını harekete geçirdiğini duyurdu. Sonuç olarak sistem ne deve, ne kuş!   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR