Kurtuluşun reçetesi:"bir lokma...

KURTULUŞUN REÇETESİ: “BİR LOKMA BİR HIRKA” ANLAYIŞI
 
“Bir lokma, bir kırka” anlayışı tarih oldu. Oysa çok eskiye gitmeyelim: bir kuşak öncesine kadar nine ve dedelerimiz “bir lokma bir hırka” anlayışıyla yetişmişler. Mutlu olmuşlar, 60 m2 lik evde bizleri yetiştirdi ve büyüttüler. Akşamleyin ser-kaldır yatak ve yorganlarımızı istife kaldırdığımız zaman sabahleyin aynı odamız oturma salonu olurdu. Gardırop diye bir şey yoktu. Daha doğrusu evlenirken kızın annesi ille de 4 kapılı olsun veya altı kapılı olsun veya sekiz kapılı olsun diye yatak odası dolabı pazarlığı yapmazdı.
Soframız, kur-kaldır esasına göre yuvarlak tahta sofraydı ve anne-baba başkanlığında; üç, beş veya 8… evlat her neyse gerekirse 10 kişi, aynı sofranın çevresinde otururduk ve herkesin kaşığı aynı kaba giderdi ve tek kaptan yemek yerdik. Sonunda yemek kapı sünnetlendiğinden bulaşık deterjanına da gerek kalmazdı. Yemek kabını sünnetlemek Resûlüllah"ın sav sünnetlerindendir.
Şeker diye bir şeyle, ancak ellili yıllarda tanıştık. Domatesi ancak evin büyüğü babamızın veya büyük ağabeyimizin ilçemiz Humurgan"a; çarşıya giderse lüks yiyecek maddesi diye satın almalarıyla tanırdık. O da sıradan ailelere pek nasip olmazdı. Ancak mahallede gelir düzeyi yüksek ailelere nasip olurdu. Diğer aileler de görür imrenirdi.
Tasarruflu ninelerimizin serenlerinde mısır koçanları asılırdı; ölçülü ve hesaplı biçimde, zamanı gelince serenlerden indirilir ve Kurbağasların su değirmenlerinde öğütülürdü. Ekmek hesapla yenirdi ve hatta bazı aileler pilakiden yeni kaldırılmış sıcacık ekmeği yiyemezdi; sıcak ekmek çok yenirdi ve tez tükenirdi. Onun için biraz bayatlaması için özel yerlerde saklanırdı.
İşte “bir lokma, bir hırka” anlayışı Türk toplumuna İstanbul"un Fethi"ni hazırlamıştır. Henüz müşerref olduğumuz “Kutlu Doğum Haftası”nın şanlı peygamberi “bir lokma bir hırka” anlayışını ümmetine emanet etmişti. Yukarıda anlattığım hayat, o Resûlüllah"ın SAV örnek hayatıydı.
İşte o zamanlar CHP tek partili hayatta dayatmasaydı hiç tutunamazdı. Hatta CHP"linin elinin değdiği kafika veya güğümdeki sudan abdest alınmazdı. İşte o zamanlar bana sorarsanız; “bir lokma, bir hırka” anlayışındakiler Adnan Menderes"in Demokrat Partisini tutmaktaydı. Bana göre bugün de lüks tüketimciler AKP"ye oy vermeyenleri oluşturmuştur. Saadetçiler de bir lokma bir hırkacı olmaktadır.   
Türkiye lüks tüketimin cenneti oluyor. Birbiri ardına açılan dünyaca ünlü lüks markaların mağazaları, Türkiye"de lükse olan ilginin giderek arttığını gösteriyor. L. Vitton, D. Gabana, C. Klein, H. Boss, Prada gibi markalar daha önce dağıtıcılar aracılığıyla çalıştıkları Türkiye"de artık kendi mağazalarını yönetiyor. Dünyada lüksün öncülüğünü yapan ABD, Avrupa ülkeleri ve Japonya"da lüks tüketimin ulaştığı pazarın büyümesi istikrarlı bir hale gelirken, Rusya, Hindistan, Çin, Türkiye lüks tüketimin hızla büyüdüğü ülkeler arasına girdi.
Türklerin sadece lüks giysi tüketimine 2007 yılında 500 milyon dolar harcadığını belirten C. K. Jeans, gelecek yıl bu rakamın 1 milyar dolara ulaşmasını beklediklerini söyledi.
Öte yandan İtalya"daki lüks markalar lüks tüketim pazarının 159 milyar euroluk bir büyüklüğe eriştiğini belirtiyor. Rusya, Türkiye, Çin gibi ülkelerde pazarın büyümesinin çift haneli rakamlara ulaştığı ve lüks markaların da bu ülkedeki yaygınlığını artırdığı gözler önüne seriliyor.
Nitekim, Kanyon"da Nichols adlı mağaza; yalnızca 33 günde 4.3 milyon dolarlık ciroya ulaşarak, yöneticileri bile şaşırtmıştı. Öte yandan lüks saat markaları da birbiri ardına Türkiye"ye geliyor ve gördükleri ilgi karşısında yaşadıkları şaşkınlığı dile getiriyorlar. Türkiye"de lüks harcama kalemleri dünyayla paralellik gösteriyor. İlk sırada çanta ve ayakkabı yer alıyor. Bu kalemi erkek giyimi izliyor, üçüncü sırada ise kadın giyimi yer alıyor. Ziynet, mücevherat, saat gibi takı sektörü eski cazibesini korurken, kozmetik, parfüm ve cilt bakım ürünleri artık lüks tüketimin dışına doğru kayıyor.
Türklerin gözdesi haline gelen lüks otomobillerden İngiliz Bentley, şubatta girdiği Türkiye pazarındaki ilgiye şaşırdı. 7 ayda yüksek vergi dezavantajına rağmen 15 adet sattı. Avrupa"da ortalama yüzde 6-7 pazar payına sahipken Türkiye"de 7 ayda yüzde 10"luk bir pazar payı yakaladı. Audi"nin R8 modeli de Türkiye"de büyük ilgi görmüş. 2007"de, 7 ay içinde Türkiye"de satılan lüks otomobil sayısı 8 bin 403"e ulaştı.
Şimdi Kur"an-ı Kerimin bizim meal tefsirimizde, “Bir lokma, bir hırka” konusunun nasıl işlendiğini görelim. Çünkü diğer meal ve tefsirlerde böyle bir başlık bulunmamaktadır:
“"Bu silik uygarlığa yerleşin. Oradan dilediğinizce bol bol yiyin. Böylece o arık vücutla, Allah için Beyt'ul Makdis'e girin: "İşte bir lokma bir hırka arık beden ürünü!" deyin ki adî suçlarınızı görmeyip örtelim” Bakara Sûresi: 58.
Silik uygarlık, bizim anladığımıza göre lüks tüketim harcamaları yüzünden batmaya hazır gemi gibi olan uygar ülkelerdir. Lüks tüketimciliğin başında İsrailoğulları bulunmakta ve moda hastalığını kullanmaktadır. İsrailoğullarına Allah cc Mısır"dan kaçışları sonucu yerleştirildikleri Filistin topraklarında “bir lokma, bir kırka” anlayışıyla yetişirlerse kurtuluşun simgesi ve cenneti garanti etmenin sembolü olan Kudüs"ü yani Beyt-i Makdis"i kesinlikle alabileceklerini, ilahî sınavı başarıyla vereceklerini ve zafere ereceklerini vaat etmişti.
Lüks tüketimci İsrailoğulları, Allah"a cc dua etmekten hiç hoşlanmıyorlardı. Ama dua eder gibi davranmaktalardı. Tıpkı bizim şimdi diz çökmeden, lüks koltuklarda oturarak lüks hocaların tatlı dillerinden dökülen yağcılık emaresi taşıyan dualarına “Âmîn!” deyişimiz gibi yağcılık duaları etmişlerdi:
“O kendini aldatanlar, normal anlaşılan sözü başka anlama çekip: "Varsa şehir, yoksa şehir!" biçiminde başkalaştırdılar. O şaki karakterlilere, işledikleri yasa delme suçu karşılığında uzayın bir tür radyasyon/kolera mikrobunu yağdırdık” Bakara Sûresi: 59.
Ama onlar bir lokma bir hırka anlayışına asla dayanamadılar. Allah"ın cc kendi katından her sabah-akşam indirdiği bıldırcın, mantar ve kudret helvası gibi kalorisi yüksek ve çok az emekle elde edilecek yiyecekleri hiç beğenmediler; şehir hayatını istediler.
 “Hani: "Ey Musa hep aynı yemek çeşidine asla dayanamayacağız. Artık adımıza Rabbine yalvar da doğanın yetiştirdiği sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimek, soğanından... türetiversin" dediniz. Musa da: "Yoksa şu daha hayırlı hayatı; hiç değersizinin yerine koymak mı istiyorsunuz?!" dedi. Allah: "Öyleyse düşünüz; yerleşik düzen şehir hayatına! İstedikleriniz hep sizin olsun!" diye seslendi. İşte üzerlerine aşağılanma ve yoksulluk belası sinerken Allah'ın hışmını üzerlerine çekmiş oldular. Bunun nedeni, Allah'ın devrim yasalarını tanımazlıktan gelmeleri, Nebi şahsiyetleri hiç önemsemeyip manen öldürmeleri; ilâhî birlikteliğe karşı bayrak açmaları, dolayısıyla gerilimci toplum olmalarıdır” Bakara Sûresi: 61.
Allah Taâlâ da onları şehre indirdi, ama hayat pahalılığı ve enflasyon belasını da başlarından eksik etmedi. Çünkü şehir hayatı demek, lüks tüketim mallarına isteğin artması, o şehir halkının maymunlar gibi açgözlü ve oburluk hastalıklarına kapılmaları ve domuzlar gibi kıskançlıklarının tamamen kalkması demektir.
Hilton Convention Center`da 4 bin metrekarelik bir alanda düzenlenen A Plus Lüks Markalar Fuar`ı 27-28 Aralıkta, birbirinden ünlü markalarla kapılarını davetlilere açtı. ...
Hilton Convention Center`da 4 bin m2lik bir alanda düzenlenen A Plus Lüks Markalar Fuar`ı önceki gün birbirinden ünlü markalarla kapılarını davetlilere açtı. Açılış kurdelesini Fenerbahçeli yıldız futbolcu Souza yaptı.
İşte lüks tüketimcilik arttıkça ortak akıl zarar görmekte ve doğa felaketleri artmakta, dinden kaçış anlamındaki tevelliler hortlatılmaktadır. Kur"an-ı Kerim bu olaya “Karye Ashabı” biçiminde yaklaşmaktadır.
ABD"nin yeni iş yerlerinin yaratılması ve büyümeyi teşvik etmek amacıyla global girişimlere hazır olduğunu ifade eden Obama, “Birlikte krizden ders alabilir ve 21. yüzyıl için kalıcı ve güvenli bir refah ortamı yaratabiliriz” dedi.
Krizden etkilenmemek için mevcut lüks işyerinizi daha uygun ve daha küçük bir ofise taşıyabilirsiniz. Her personele bir oda yerine bir kaç personel 1 oda ayırabilirsiniz. İşçi giderlerini en aza indirgeyebilirsiniz. Tüm reklam giderlerini hesaplı yapabilir, ciddi anlamda reklama ihtiyaç var ise internet üzerinden reklam tanıtım kampanyaları yapabilirsiniz.
Fiyat politikanızda, daha çok çalışma ve daha az kazancı benimseyerek, gelirlerinizi sabit tutup hiç olmamaktansa az olması tercihini seçmelisiniz. Sosyal ve kültürel faaliyetlerden lüks lokanta, dekolte giyim, sinema, gezmek eğlenmek gibi çok harcama gerektiren harcamalara son verebilirsiniz. Diğer sosyal harcamaları durdurabilirsiniz.
İşte o zaman “bir lokma, bir hırka” anlayışında iman etmiş sayılabilirsiniz.
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR