Pazar sohbeti

 

Bugün günlerden Pazar, dışarıda hava soğuk, birçoğumuz evden dışarıya çıkmak istemiyoruz. Ancak ev hanımları ve çocuklar hafta boyunca evde kalmanın yorgunluğu ve yoğun geçen haftanın stresinden uzaklaşabilmek için  babaları ile birlikte dışarıda bir yemek yemenin, sinemaya gitmenin, alış veriş mağazalarında gezip tozmanın tadını çıkarmak istediklerinden, onları kıramayıp, dışarı çıkmak zorunda kalabiliriz. Ancak havanın soğuk olması bu süreyi kısaltacağından, eve gelip, gazete, dergi, kitap okumanın keyfini çıkarmaya çalışacağız.
İşte bu nedenledir ki havanın güzel olduğu günlerde hafta sonları yazı yazmayı ben de sevmiyorum. Ancak aniden soğuyan havalar nedeni ile siz değerli okurlarımla bugün pazar sohbeti yapmak istiyorum. Konu olarak insanımızın içerisinde bulunduğu enteresan ruh hallerini  ve yaşadığım bazı olayları seçtim ki yaşadıklarımdan hepimiz ders alıp, daha güzeli ve daha doğruyu bulabilelim.
İşe dünkü seçim tahminlerimle ilgili başlamak istiyorum, yazdığım yazıdaki kanaat tamamen kendi tahminlerimden ve sahadaki arkadaşlarımdan edindiğim bilgiden kaynaklanmaktadır. Yazdıklarımla ilgili nerede ise tüm aday arkadaşlar arayarak, yanıldığımı, sonucun daha farklı olacağını söyledi, hatta seçimi kazanacak dediklerim bile kazanacak ifadesini yeterli bulmayıp, çok büyük farkla kazanacak dememi istiyorlar. Yakın dediğim arkadaşlar seçimi alacaklarını iddia ediyorlar, beni tanıyan herkes yapımı bilir, ben hatıra binaen konuşmam da, yazmam da, kanaatim ne ise onu yazarım, yanılma payım da elbette ki olacaktır. Ancak seçime henüz iki hafta gibi uzun bir zaman var siyasette 24 saatin bile fazla bir zaman olduğunu düşünecek olur isek, bu arkadaşların çalışma tempolarını biraz daha arttırarak durumu değiştirme imkanları olduğunu unutmasınlar. Ben şimdi inanmadığım veya sahadan alamadığım sonucu varmış gibi göstersem daha iyi mi olur, örneğin İlkadım"da ve Canik"te MHP adayları gerçekten güçlü ancak AK Parti"nin taban oyuna baktığımızda durum farklı çıkıyor. Yine İlkadımdaki Kavaklı nüfusu değerlendirdiğimizde olayın seyri değişmektedir. Ben yıllarca seçim karargah başkanlığı yaptım, az çok neyin ne olduğunu bilirim, hiç unutmuyorum 1999 seçimlerinde Ahmet Okuyucu"nun seçim karargahını ben yönettim ve Kavaklıların birçoğunu da tanırım, bu seçimde gerek Büyükşehir, gerekse ilçe Belediyelerinin meclisleri çok renkli olacak hiçbir parti ezici çoğunlukla seçim kazanamayacağından meclislerde eşit dağılım olacaktır.
Gelelim bir başka konuya H.z. Peygamber bir Hadisi şerifte” nefsini tanıyan, Rabbini tanır” buyurmaktadır. Bazı arkadaşlarımız yorum gönderirken de bunu hatırlatıyorlar, kendilerine teşekkür ederim, elbette bu ölçüyü ilk önce kendime uygulayarak, yazılarımı yazmam gerekir. Ben kendimi sütten çıkmış ak kaşık olarak bu topluma hiçbir zaman sunmadım, sunmam da, asıl olan ise kişinin günah işleyip, bu günahlarından samimi bir biçimde tövbe edip, bir daha yapmamasıdır, dikkat ederseniz daha önce eleştirdiğim bazı insanlarla daha sonra rahatlıkla arkadaşlık yapabilmemin nedeni de budur. İnsanlar geçmişte yaptıkları hatalardan pişman olup tövbe etmişlerse onların geçmişteki ayıbından dolayı bir kalemde silip, atmamak gerekir. Benim tavrım şudur hata yapan insanı uyarırım, tekrar ederse tavır koyarım, aradan belli bir zaman geçmesini beklerim, yaptığından pişman olup dönerse tekrar arkadaş olurum, yok hatasında ısrarcı davranıp, yoluna devam ederse Allah selamet versin deyip, ilişkimi keserim.
Benim yukarıdaki hadisi şeriften anladığım şu ki; insanın kendisini tanıması, bir anlamda yaratanının yanında aczini bilip, kulluk yapması, diğer bir anlatımla ise haddini bilmesidir. Örneğin; adama değer verip, gel arkadaş gazetede yazı yaz diyorsun, geliyor birkaç yazı yazıyor, ardından bakıyorsun olmuş gazetenin patronu, başlıyor sana saymaya falanca arkadaşı gördüm, seni şöyle eleştirdi, feşmanca adamı gördüm sen o gazetede olmasan o gazeteyi okumam dedi, ben çok büyük risk alarak gazetede yazıyorum gibi saçma sapan ipe  sapa gelmez şeyler söyleyip, kendisini bulunmaz hint kumaşı sanıyor. Halbuki bilmiyor ki o gazetede yazı yazdığı için bir sürü  dostun arayıp, nereden buldun bu ipe sapa gelmez adamı deyip, sitem ettiğini, senin emeğini, eforunu, kültürünü, paranı ortaya koyup, bebek gibi büyütüp, çok kısa zamanda zirveye taşıdığın gazetede elde ettiğin başarıları onun sayesinde elde etmişsin havasına girince gülmekten alamıyorum kendimi doğrusu. Bir de eski alışkanlıklarından vazgeçmediğini görünce, hatta bazıları personeline yanlış yaptığını duyunca derhal yazı yazmalarını engelliyorsun, birde ne görüyorsun, belki inanmayacaksınız ama gerçek bu trajınızın arttığını görünce hayretler içerisinde kalıyorsunuz, demek ki toplumumuz neyin ne olduğunu, kimin iyi insan, kimin kötü insan olduğunu gayet iyi biliyor.
Belki uzattım, ancak bugün hafta sonu gayem sizinle sohbet edip, birazcık içimi dökmekti. Hiçbir başarı tesadüfi değildir, emeksiz ekmek yenmeyeceği gibi, zahmetsiz rahmet de olmaz. Ayrıca unutmamalıyız ki başarıya giden her yolda dikenler vardır, önemli olan bu dikenlerin kalıcı olmayacak kadar vücudumuza batmasına tahammül edip, yolumuza devam etmektir.Mutlu hafta sonları dileklerimle hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR