Ortak akıl hareketi ve icmâ'-ı ümmet gerçeği

Ortak akıl hareketi, geçen yıl Temmuz seçimleri öncesi gündeme gelmişti. Atatürkçü Düşünce Derneği"nin AKP"ye karşı düzenlediği mitinglere karşı oluşturulmuştu.

Ortak akıl denince benim aklıma İcmâ"-ı ümmet gerçeği gelmektedir. Demokrasi yanlısı 299 sivil toplum örgütü, yeni anayasa için Ortak Akıl Hareketi'ni oluşturmuş; Parola: Türkiye'nin gücü birlik ve beraberliğindedir.

Yeni anayasa çalışmalarında, toplumun tüm kesimlerinin katılımını sağlamak amacıyla, sivil toplum kuruluşları, aydınlar, akademisyenler, medya mensupları, kanaat önderleri ve siyasilerin yer aldığı ''Ortak Akıl Hareketi'' oluşturuldu.

Koordinatörlüğünü Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı TGTV"nin düzenlediği kurul çalışmalarına Memur - Sen, Hak-iş, TGTV Başkanı ve Mazlumder katıldı.

Ortak Akıl Hareketi'nin manifestosunda; ''Türkiye'de yaşanan demokrasi ve özgürlük mücadelesine aktif katılım sağlamak, temel hak ve özgürlüklerin alanını genişletmek, millet iradesini her tür vesayet ve ipotekten arındırmak, toplumdaki her tür inanç, yaşam tarzı ve eğilimleri eşit olarak hukuk güvencesine alacak yeni bir anayasa talebini diri ve canlı tutmak" denilmektedir.

''İnsanlar belirli bir ideolojik kalıba sokulmaya çalışılmaz. Devlet, hukuku kendi düşüncesi ve inancı doğrultusunda kullanamaz, düşünceler karşısında eşit mesafede ve tarafsız olmalıdır. Yeni bir Anayasa bu ilkeler üzerine inşa edilmelidir. 'Türkiye'nin sorunlarının çözümü, özgürlüklerin genişletilmesi ile, özgürlük demokrasi ile, demokrasi ise yeni bir anayasa ile sağlanabilir"

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Genel Sekreteri Ayhan Ogan, Ortak Akıl Hareketi'nin manifestonun amentüsü: “Türkiye'nin gücü birlik ve beraberliğinde” biçiminde özetlenebileceğini açıkladı.

Şimdi ben bu açıklamalar eşliğinde, dinimizin çok önemli bir kurumu olan İcmâ"-ı Ümmet gerçeğini gündeme taşımak istiyorum:

Nasıl ki yeni bir anayasanın, millet iradesi doğrultusunda; ancak ortak akıl hareketiyle toplum iradesini yansıtacak ve Türkiye Cumhuriyeti"nin ortak malı olacaksa Kur"an-ı Kerimin de “sâkit Kur"an” özelliğinden “nâtık Kur"an” düzeyine çıkarabilmek için böyle bir ortak akıl hareketine muhtaçtır. Sâkit; sessiz ve suskun demektir. Nâtık ise konuşan ve hareket halinde olan demektir.

Kur"an-ı Kerim, sadece mezarlıklarda ve bayram törenlerinde, bazen de Cum"a gecelerinde anımsanmaktadır. Koyu bir dindarlık, Kur"an metninin hatımlar biçiminde, anlamını hiç kavramadan ayda üç, yıl yüzlerce tekrarlanması olarak değerlendirilmektedir. Bu da çok iyi bir harekettir ama, yeterli değildir. Sadece hatımlar indirmek, sâkit Kur"an demektir.

Yeterli olabilmesi için meallerin canlı ve halk tarafından anlaşılır, akademik ve bilimsel açılımlara dönük olması gerekmektedir.

Böyle bir meal çalışması, sadece bir ulemanın veya iki ulemanın kaleme aldığı meallerden ibaret olamaz. Ortak akıl hareketine gerek duyulmaktadır. Ortak akıl oluşturulmalıdır.

Kur"an-ı Kerimin bir ok âyet-i kerimesinde: “Allah"a itaat ediniz ve dolayısıyla resulüne itaat ediniz” biçiminde emriler zikredilmektedir.

Benim edindiğim bilgilere göre bu âyetlerdeki “Resûl”, sadece Hz Muhammed SAV değildir. Onun nurlu yolunu bugün için devam ettiren büyük hoca efendiler de bugün için Peygamber varisi olarak Resûl olduğuna inanmaktayım.

Ancak bu ulemanın birkaçı Resûl olamaz; bir ortak akıl hareketi oluşturmaları ve İcmâ"-ı ümmet oluşturmaları e ortak karar almaları gerekmektedir.

Önceki yazımızda üzerinde durduğumuz, “Asr-ı Saâdet çağına dönmek” Resûlüllah"ı sav bugünümüze getirmektir ve yaşatmaktır. Çok zor olsa da böyle bir ortak akıl hareketi oluşturmadan “konuşan Kur"an”  gerçekleşemez ev bizler de onun sorumluluğundan kurtulamayız.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR