Öğretmenlere orantılı dayak izni

Bütün dünya onu konuşuyor;
Eğitimin sonu ne olacak?
Öğretmen, dadı mıdır?
Kreşte çocukları eğlendiren midir?
Yoksa üniversiteye hazırlayacak mı?
Bu milletin geleceğini kimler üstlenecek?
Ben de öğretmenlik yaptım;
Bazı temel derslerden notumu altın terazide tartardım.
Asla ödün veremezdim.
Veliler de zaman zaman toplantılarda;
Bana çıkışırlardı;
Ama çok değil!
Nihayet 30 yıl öğretmenlik yaptım.
Son zamanlara doğru bayağı bunaldım.
Neden derseniz?
Efendim öğretmenlik yap; ama…
Öğrenciyi hiç sıkma!
Ödev isteme!
Dersi kavrama önemli değil;
Dersin kültürünü alsın;
Gerisine karışma!
Öğretmen arkadaşlarımla;
Özellikle yeni yetişmiş;
Öğretmen arkadaşlarımla kavgamız buydu!
Hele o 1990 sonrası;
Aman Allah'ım!
O neydi!
Bakanlık genelge üstüne genelge yayınlıyor;
Sene sonu öğrencileri toptancı edin;
Geçerli not verin!
Canınızı sıkmayın!
Sakın öğrenciyi fiili olarak sal!
Sözlü de rencide etmeyin;
Azarlamayın…
Elinde değnek; pardon!
Çubuk bile olmasın.
Bahçede nöbetçi öğretmen isen;
Sakın öğrenciye;
Üff! Off! bile demeyin.
Öğrenci başına kral kesilsin!
Öğrenci her zaman haklıdır dendi.
Öğretmene hakaret mi?
Rehber öğretmeni var!
Disiplin kurulu asla olmasın!
Öğrenci, asla disiplin Kuruluna sevkedilmesin.
Öğretmenini mi dövdü!
Sakın disiplin kurulu yok;
Rehberlik servisinde psikoloijk…
Pedagojik destek verilsin dediler.
Ben şerefimle emekli oldum!
Okulun yönetimini… öğretmenliği de terk ettim;
Genç kadife eldivenli öğretmenlere teslim ettim.
Bunun çıngırağı çıkar!
Öğrenciyi derste sıkıştırmazsan;
Meyhaneye gider;
Diskoya gider;
En azından Pastaneler dolar-taşar.
Okulda sinekler vız vız eder.
İdeal öğretmensen!
Yurdunu…. Vatanını seven öğretmensen
Duvarlara ders anlatırsın.
Genç öğretmenler gibi;
Dayalı döşeli villa hayali varsa;
Otomobilin en alasından bitane olsun;
Haftasonu öğrencilerle uğraşmaktansa
Kırlarda çoluk-çocuk piknik yapalım.
Vatanı biz mi kurtaracağız!
Varsın herkes çocuğunun geleceğini;
Dershanelerde arasın.
Salla başı; ala maaşı!
Vatan… Millet… Sakarya…
Söyle… söyle… söyle…
Ders bitsin!
Öğrenci arkada birbirinin sırtına binsin.
Kız-erkek sohbet kırla gitsin! Aldırma!
Vatan elden gidiyor!
“Bana ne!” de ve geç!
Biz 1970'lerde öğretmen olduk!
Genç öğrencileri evladımız gibi gördük.
Okşadık! Sırtını sıvazladık!
Azarladık! Dövdük de…
Ama sevgiyi asla bırakmadık.
Kış gününde;
öğrenci evlerinde misafirleri olduk.
Odunu olmayana odun sağladık!
Çorbasızların çorbası da olduk!
Ama o gençler,
şu anda Türkiye'nin kaderini çizen eller olmuş!
Öğrenciyken evlerinde;
Şimdi de lüks döşenmiş işyerlerinde ziyaret ediyoruz.
Hiçbirisi:
“sen bana zulmetmiştin!”
“Beni ağlatmıştın”!
“Şimdi de ne yüzle büroma geliyorsun”
Demiyor!
Elimi öpüyor;
Çay-kahvemi ısmarlıyor;
Gerekirse yediğinden yediriyor.
En tatlı bir dille uğurluyor.
Ben yıllar boyu Avrupa'nın ahlakıyla ahlaklandım.
Yıllarca onların yasalarıyla yönetildim.
Ama şimdi açlıktan nefesleri kokar gibi.
Amma İmam-Hatip Neslinin elindeki Türkiye'm!
Ekonomide dünya birincisi!
İngiltere, geç uyanmış!
Öğrenciye orantılı güç kullanabilirsin diyor!
Ama çok geç!
İnşallah bizim hümanizm yanlılarımız da
Polis kordonu altındaki okullarımızı
O günkü şefkatli öğretmenlerin ellerine teslim eder.
Ey Türk Milli Eğitimi;
Kükre ve kendine dön!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR