Nihat Kahvecioğlu

Nihat Kahvecioğlu

Mağlup olanlara...!

Hafta sonları nargile içip, stres atmak için kafeye gitme alışkanlığı, arkadaşım, Orhan"la yıllardır var. Ailece hafta sonlarını birlikte geçirir, keyif yaparız. Meslektaşımla hafta içi her gün görüşsek bile o hafta sonları bir ayrıcalıktır. Canlı müzik ve nargile ohh bee.!
Nerde oturursam oturayım masa üstünde bulunan dergi ve gazeteleri karıştırma alışkanlığım vardır ve mümkün olduğu kadarda okurum. Yine böyle bir hafta sonu kafe de, iş yeri ilanları yapan iki sayfalık bir gazetecik var, ona gözüm takıldı, “Coffee news” adında, haftalık ve ücretsiz. Dinlence yerlerinde, mutlaka sizinde elinize geçmiş veya gözünüze ilişmiştir.
Yaklaşık bir yıl önce okuduğum bu gazetecikteki metin,sanki bugün -29 Mart- için yazılmış bir metindi. Derledim ve süsledim.
KISSADAN HİSSE, diyerek yazıyorum.
Şehrin birinde çok ama çok zengin bir ağa varmış. Dediği dedik, yaptığı yaptık. Gel zaman, git zaman, bizim ağaya bir hastalık musallat olmuş, baş ağrısından duramaz hale gelmiş. O doktor senin, bu doktor benim demiş nafile, derdine çare bulamamış. O ülke bu ülke derken, tüm Avrupa"yı dolaşmış yine bir çare bulamamış. Derdine çare bulamadığı gibi teşhis koyan da yokmuş. Sonunda pes etmiş. Ağa bu ya..! Sözde dinlemez, bildiğini okurmuş. Beni köye götürün, orda inzivaya çekilip, ölümü bekleyeyim demiş. Ve ağa tüm işi gücü bırakıp köyde yaşamaya başlamış. Zaman  akıp giderken, ağanında durumunda da bir düzelme, değişiklik olmamış. Bir müddet sonra ağa; -Bana berber Mehmet"i çağırın, şu tıraşımı yapsın. Diye emir vermiş. Köye gelen Mehmet başlamış tıraşa. Bakmış, ağa belli etmemeye çalışsa bile acı çektiğini saklayamıyor. Sormuş-Ağam senin halin vaktin yerinde, şehrin sayılı iş adamlarından birisin, ne işin var bu dağ başı köyünde. Ağa cevaplar-Sorma kardeşim. Benim bir baş ağrım var, bir çare bulamadım, bu köyde ölümü bekliyorum. Berber-Ağam sakın burnunda kıl dönmesi olmasın. Bir bakayım. Tıraş sonrası cımbızı alır ve ağanın burnunu açar, dediği çıkmıştır. Ağanın burnunda kıl dönmesi var. Cımbızla tutar ve çeker. Yirmi santim boyunda kocaman bir kıl. Ağanın feryadı köyü tutar. Ağanın adamları berberi iyice dövüp, köyden kovar.
Akşam olur ağa yatar. Sabah uyanır ki o da ne? Öyle rahatlamış ki, gece hiç uyanmadan sabahlamış, hiçbir ağrısı da kalmamış. Tüm doktorların halledemediğini berber Mehmet halletmiş.
Ağa şehre döner ve berber Mehmet"i çağırtarak, bir servet bağışlar.
SONUÇ
1-Arada sırada bir olsa bile, berber Mehmet gibilerin sözünü dinlemek lazımdır.
2-Bazen küçücük bir hareket,çok büyük şeyleri halledebilir.
3-Burnundan kıl aldırmayanların hali nice olur.
Hikayedeki ağa ile mağlup olan başkanların benzerliği bu SONUÇ metni olsa gerek..!
Sayın okurlar, siz, siz olun. Ağa ve başkanlar gibi olmayın. Lafta dinleyin, kılda aldırın.
ANLAYANA ...!KISSADAN HİSSE.
Her şey gönlünüzce olsun.
SEVGİLERİMLE.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Nihat Kahvecioğlu Arşivi
SON YAZILAR