DEVLET VATANDAŞINA GÜVENMELİ

        

            Merhum Turgut Özal"dan sonra bürokraside ciddi bir atılım yapılmadı. O dönemde tapuda, pasaport almada, vergi dairelerindeki işlemlerde ciddi atılımlar yapılmıştı. Bu yapılan yeniliklerle birlikte amaç köhneleşmiş bürokrasinin önüne geçip, vatandaşın beyanını esas kabul etmekti. Bir Devletin vatandaşına karşı en önemli görevlerinden birisi de ona güvenmektir. Vatandaşına güvenmeyen Devletin ondan hiçbir şey bekleme hakkı da yoktur. Eskiden bir pasaport alacağınız zaman emniyetinden jandarmasına, maliyesinden, adliyesine yedi sülaleniz sorgulamakla kalmaz, birde hakkınızda gizli tahkikat yapıldıktan sonra haftalarca yapılan soruşturmalar sonucu pasaport alma imkanına sahip olurdunuz. Rahmetli Özal"ın yaptığı değişiklikten sonra bir günde pasaport alma imkanına sahip olundu.

            Bayram tatilinde birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmıştım, dün sabah oy kullanabilmek için erken saatlerde yola çıkıp saat 11.00 de seçim sandığına gitme imkanı buldum. Sandık görevlilerine oy kullanma pusulası ile birlikte ehliyetimi de verince TC kimlik numarası olmadan kimlikle oy kullanamayacağımı söylediler. Görevli arkadaşlar görevlerini yapmakta idiler, ancak yapılan bu uygulama bana göre tamamen saçmalık, nedenine gelince bir Devlet vatandaşına güvenmezse kime güvenecek, TC Kimlik Numarası olmadan oy kullanmak mümkün olmazsa vatandaşın hali ne olacak. Şimdi birçok okurumuz diyecek ki kardeşim artık bu çağda, kimlik numarası olmayan kimse kalmadı, artık herkes buna göre kendisini ayarlamalı, ancak fakir gariban bir çok insan hala daha nüfus cüzdanını değişme imkanı bulamadığını unutmamalıyız.

            Dün yapılan Referandum sonucu ezici bir çoğunlukla evet diyen şehrimizde ve ülke genelinde yapılması gereken en önemli değişiklik bürokrasideki hantal yapının düzeltilip, vatandaşa gereken kolaylığın sağlanmasıdır. Kamuda çalışan personelin büyük bir kısmı vatandaşa kolaylık göstermekten yana olmasına rağmen, hala daha inatçı yapısından vazgeçmeyen despot bürokratların olduğunu unutmamak gerekir.  Bu konuda bizzat yaşadığım olaylardan örnekler vererek bu ülkede bürokratik statükonun nasıl işlediğini anlatacağım.1998 yılında özel öğrenci yurdu açmak üzere Milli Eğitim"e müracaat ettiğimde, Milli Eğitim Müdürlüğü ruhsat verebilmek için bazı kurumlara yazı yazdı. Bu kurumlardan bir kısmı yangınla ilgili binanın müsait olup, olmadığını tespit edecekti, bir kısmı emniyeti açısından uygunluğunu tespit edecekti, bir kısmı sağlık açısından uygunluğunu tespit edecekti, Bayındırlık İl Müdürlüğü ise binanın metrekaresine göre yönetmelik esaslarına göre kalabilecek öğrenci sayısını belirleyecekti. O günlerde Bayındırlık İl Müdürü olan Necmettin Öztürk Bey"i ziyaret ettiğimde bana enteresan bir şey söyledi, dedi ki Adnan Bey bizim teknik elemanlar sürekli kamu müteahhitlerine kontrollük görevi yaptıklarından herkese o gözle bakarlar, bu nedenle seni biraz üzebilirler haberin olsun. Milli Eğitim Müdürlüğü"nün istediği tüm evraklar eksiksiz gelirken Bayındırlık görevlilerinin vermesi gereken evraklar bir türlü gelmiyordu, bu arkadaşların yapması gereken sadece bina projesi doğrultusunda kapasite tespiti olmasına rağmen, bu arkadaşlarımız yazmaları gereken raporu bir türlü yazmıyorlardı. Nihayet Necmettin Bey"in yanına tekrara gittiğimde bana daha önce söylediği sözü hatırlattı. Kendisine çok haklı olduğunu söyleyip, yardım isteyince sağ olsun gerekli personeli arayıp fırçayı bastı ve yapmaları gereken yasal görevi hatırlatıp, gereğini yapmalarını söyledi. Nihayet bu fırçadan sonra gerekli yazıyı alıp, Milli Eğitim Müdürlüğü"ne verip, ruhsatımızı aldık.

            Bu anlattığım olay 1998 yılında yaşanmıştı. Yıl 2010 bu kez özel kreş açmak üzere Sosyal Hizmetler il Müdürlüğü"ne müracaat ediyoruz, yine aynı dairelere yazı yazılıyor, yine tüm ilgili kurumlar görevlerini yerine getiriyor, ancak sıra kapasite tespitine gelince aradan tam on iki yıl geçmiş olmasına rağmen, İl Müdürlüğü koltuğunda oturan iyi niyetli ve dürüst arkadaşımıza rağmen, altta görev yapan arkadaşlarda en ufak bir değişiklik olmamış, eski tas, eski hamam devam ediyor. Binada en ufak bir eksiklik olmamasına rağmen, üç kez binaya giden mühendislerin yaptıklarını anlatmaya kalksam bir köşe yazısı yetmez. Dünya top yekün değişse bile, adamlarda gram değişiklik yok. Şimdi Referandum olmuş, vatandaş değişiklikten yana tavır koymuş, bunu hangi bürokratla, hangi sağduyu sahibi insanla uygulamaya koyacaksınız merak ediyorum. Değil Anayasalar, bu insanlara gökten ilham gelse bildiklerinden şaşacaklarını düşünmüyorum. Her şeye rağmen yapılan Referandumda çıkan sonucun ülkemize hayırlar getirmesi temennisiyle kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR