HAYATIMIN ARKA PLANINI YAZMAYA...

HAYATIMIN ARKA PLANINI YAZMAYA KARAR VERDİM

 

Yaklaşık iki buçuk yıldan fazladır sizlerle bu sütunlarda buluşup, şehrimizde yaşanmakta olan olayların arka planını masaya yatırıp değerlendiriyoruz. Yaptığımız değerlendirmelerden herkesin memnun olmasını beklememiz imkânsız. Zira yanlış yapan insanların bir kısmı yaptığının farkına varıp, pişman olsa da büyük bir bölümü eline fırsat geçtiğinde aynı hataları tekrarlamaktan zevk alır. Bu tür insanlar yaptıkları hataları karakterleri ile örtüştürmüş olup, toplumun kendilerine hak vermesini bekleyen insanlardır. Onlara ne söyleseniz fayda etmez, sadece 7,8 şiddetinde bir deprem türü silkeleme operasyonlarında kendilerine gelme ihtimali vardır. İşte bu nedenledir ki yazılarımızda bu tür insanları ciddi bir biçimde silkeliyoruz ki akıllarını başlarına alsınlar.

            Bayram boyunca hayli yoğun bayramlaşma telefonları yaparken, arayanlardan büyük bir bölümü bazı isimlerle ilgili soru yağmuruna tutma ihtiyacı hissetti, ben de gayet samimi bir biçimde neyi neden yazdığımı, kimin nasıl haltlar işlediklerini, şimdiye kadar yazdıklarımın, bildiklerimin sadece yüzde onunu oluşturduğunu, yüzde doksanlık kısmın bende saklı olduğunu, asıl sıkıntının bunları yazınca yaşanacağını söyleyince muhataplarımın tamamı o zaman bu işi seri bir yazı dizisi haline getirip, şehrin gündeminden fırsat buldukça yaz dediler. Arkadaşların bu teklifini bir, iki gün düşündükten sonra hayatımın arka planı olarak yazı dizilerine başlamaya karar verdim. Doğrusunu ararsanız bunu yapmak için erken olduğunu düşünmekte idim, hatta bu yazı dizisini "Anılarım" adlı bir kitap olarak ileriki zamanlarda yazmayı düşünmekte idim, ancak okurların, dostların ve arkadaşların ısrarlı konuşmaları fikrimde bazı değişiklikler yapmama neden oldu.1984 yılından başlayarak, zaman zaman yazdığım bir günlüğüm var, o günlükten de istifade etmek sureti ile şehrimizde yaşanan siyasi, içtimai, ekonomik ve kültürel olayları  bizzat kendi gözlem ve yaşam biçimimden sizlere sunmaya çalışacağım. Bu anılarımı yayınlarken belki biraz ortalık karışacak, bazıları rahatsız olacak ancak hiç önemli değil, yazdığım her yazının belgesi veya delili veya şahidi olmadan asla yazmayacağımdan dileyen karşıma çıkıp, hayır efendim bu yazdığınız doğru değil, veya doğrusu şu diyecek, biz de toplumun önünde tüm çıplaklığı ile o arkadaşımızla oturup tartışacağız. Şayet bizim yazdıklarımızda en ufak bir hata var ise yine toplumun önünde o insandan özür dileyeceğiz, zira özür dilemek veya hatadan dönmek en büyük erdemliktir. Yok dediklerimiz veya yazdıklarımız doğru ise yazının muhatabı çıkıp toplumdan özür dilemesini öğrenecektir. Aksi halde toplum bu tür insanları kendi vicdanlarında cezalandırmasını da bilir, zamanı geldiğinde gereğini yapmasını da bilir. Diyeceksiniz ki efendim bu insanların bir kısmı yaşlandı, bir kısmı aktif siyasetin dışına çıktı, bir kısmı eski gücünü kaybetti, hatta bir kısmı da bitti, neden bu insanlarla uğraşıyorsun. Karun Musa peygamber döneminde yaşamış hatta Musa A.S. ın amcasının oğlu olduğu rivayet edilen bir zengindir. Musa A.S."dan zengin olması için Allahu Teala"ya niyazda bulunup, dua etmesini ister, Musa A.S. da bunu kabul edip, onun için Allah"a dua eder. Nihayet Karun o kadar çok servet kazanır ki mallarının mülklerinin anahtarlarını kervanlar halindeki hayvanlar taşımaktadırlar. Musa A.S. Karun"a kazandığı malları Yüce Allah"ın ona verdiğini bu nedenle de Allah yolunda infak edip, zekat vermesi gerektiğini söyleyince Karun buna hiddetlenip, itiraz ediyor ve diyor ki bana bu malları Allah vermedi (Haşa) ben kendi bilgim, aklım ve çalışmam sayesinde bu malları elde ettim, bunun için ne zekat veririm, ne infak ederim, ne de Allah yolunda harcarım. Bunun üzerine yüce Allah Karun"un tüm servetini yerle bir edip, kendisini de helak ediyor. Bu olay Hazreti Peygamberimizin dünyaya gelişinden ve Risalet görevi ile görevlendirilmesinden asırlarca yıl önce olmasına rağmen, Kuranı Kerim"de anlatılmaktadır. Şayet birilerinin dediği gibi geçmişi irdelemenin yararı olmasa idi bu olayları Yüce Rabbimiz bizlere anlatır mıydı. Geçmişten ders almasını bilmeyen toplumların geleceklerinde güzel yapma imkânları yoktur.

            İşte bu nedenle şehrimizin son otuz yıllık siyasi, içtimai, ekonomik envanteri ele alınıp, teker, teker kahramanları ile değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Örneğin bir insan bir kendisini topluma çok mükemmel bir adam olarak tanıtırken, diğer yandan kat karşılığı aldığı inşaatta kendisine ait olmayan dükkânı yurt dışında bulunan sahibinden habersiz satıp, parayı nasıl cukkaladığını, ardından dükkânı alan adam mağaza açtıktan sonra yurt dışından gelen dükkân sahibinden gerçekleri öğrendikten sonra hangi sıkıntıları yaşadığını, hatta bu yüzden şehir değiştirmek zorunda kaldığını, araya giren uzlaştırma komisyonunun nasıl bir arabuluculuk yaptığını evrakları ile birlikte sizlere sunduğum zaman dudaklarınızın uçuklayacağından eminim. İşte bu yüzden önümüzdeki günlerde fırsat buldukça hayatımın arka planı yazı dizisinde buluşmak dileği ile hoşçakalınız.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR