Çekiçle çivi

 “İdealler gökyüzünde yıldızlar gibidir, onları asla elle tutamazsınız ama, karanlıkta size yol gösterirler.”
 İnsanlar belirli yaşa geldikçe aile, çevre ve okuldan aldığı etkilenmeler neticesinde idealini belirler. Bu herkes için geçerlidir. Benim hiçbir idealim yok diyenlerin de ideali vardır. O da ideali olmamak...Yani bomboş olmak. Rüzgarın kendisini belirsiz bir yöne savurmasını beklemek gibi bir şey ideali olmamak. Sen kendine bir ideal belirledikten sonra mutlaka o idealine kavuşursun. İdealine kavuşamayanlar olabilir ama o ideale çok yaklaşırlar.
 Kendimize yüksek idealler belirlememiz, gelecekte olan potansiyelimizinde göstergesidir. İdeallerimiz aynı zamanda hedefimize yürürken kutup yıldızımızdır. Benim idealim ................gibi öğretmen olabilmek. Yahut benim idealim.................gibi futbolcu olabilmek. Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Hepimizin hayalinde böyle kişiler olabilir. Olması da normaldir. Ama daha da önemlisi kendimizi daha sonra  ideal olarak yetiştirebilmektir. Zor olan da budur. Bunu başaramaz mıyız? Devamlı başkalarının mı peşinden gitmeliyiz? Biz neden örnek alınmıyoruz? Bunu kendimize sormalıyız. Çevremize bakarken insanları küçümseyerek değil, onlara hak ettikleri değeri vererek bakmalıyız. Bu aynı zamanda kendimize olan saygımızı artırır,başkalarının bize değer vermesini sağlar. Kolay değildir bunu başarmak. Çünkü toplumumuz eğitimli eğitimsizlerle dolu. Diplomalı cahiller furyası var memleketimizde. Hayat çok acımasız halbuki. Kaliteli hiçbir kişi kolay kolay iş aramaz. İş onun yanına gider. Ancak ele geçen fırsatlarda kolayca heba edilmemeli. Çok küçük menfaatler veya alınganlıklar, hırslar, kendimize verilen değerin kıymetini bilememek, yanlış kişilerle dostluklar kurmak, aynı yanlışlarda ısrar etmek ne bileyim daha buna benzer birçok hassas konuları sayabiliriz. Bütün bu bahsettiğim etkenler bizim geleceğimizi olumlu veya OLUMSUZ etkileyebilir. Ağzımızdan çıkan bir söz bile telafisi olmayan sonuçlar doğurabilir. Sabır ve az konuşmak, karşımızdakini çok iyi dinlemek, en son konuşmak, bizim değerimizi artırır ve bizi güçlü kılar. Düşünmeden konuşmak, bir eğitimci için çok yakışmayan bir davranıştır. Eğitimci her haliyle örnek olmak zorundadır. Toplum içinde uzlaştırıcı, anlayışlı olmalı, kindar olmamalı, her zaman hoşgörülü olmalı, ses tonu her zaman belirli bir seviyede olmalı, çevresindeki kişilerle mesafeyi çok iyi korumalı, hiç kimseyi küçük görmemeli ama aradaki mesafeyi de her zaman korumalıdır. Bunu başaramadığı zaman kendisinden bir şeyler gittiğini görecektir. Şu da bir gerçek tir ki, “Çantasında çekiçten başka aleti olmayan her şeyi çivi olarak görür.” İnsanlara bakarken kendimizi Demokles'in kılıcı olarak görmemeliyiz. Ancak hiçbir zamanda sırtımızda davul taşıyıp tokmağını başkasına vermemeliyiz. Sorumlu olduğumuz alanda yetkimizi kullanmasını bilmeliyiz. Yanlış yaptığımız bir işten sonra da özür dileyebilme yüceliğini gösterebilmeli ve aynı hatayı birkaç defa yapıp birkaç defa özür dileyecek duruma düşmemeliyiz. Eğer aynı şekilde birkaç defa özür dileyecek duruma düşersek, orada artık bittiğimizi gösterir. Çantamızda çekiçle olmalı, pamukta olmalı,ilaçta gazlı bezde bulunmalıdır.
 Sevgi dolu güzel bir hafta dilerim.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yaşar Koca Arşivi
SON YAZILAR