Bu Hikâye Senin!

-Muhafazakâr aklın özellikleri:

1- Kazanmak için Makyavelist, kazanırken muhlis, kaybederken kavgacı, hırçın ve küstahtır.

2- Din her daim tedavülde olan geçer akçedir.

3- Güçlülerin önünde eğilir, zayıfları yoluna köprü yapar ve üstüne basarak ilerler.

4- Hizmet ettiği, fırsat ve imkân verdiklerini satın aldığını düşünür.

5- Dinlemekten nefret eder, her zaman o konuşmak ve konuşulmak ister.

6- Muhafazakâr müşteri kitlesi ve seçmenin limitsiz ve süresiz garanti kartı gibi olduğunun rahatlığını taşır.

7- Her alanda bir lideri vardır, lider eleştiriden münezzeh adeta ‘'la-yüs'el''dir.

8- Başkası için kötü olan hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet kendisi için fırsattır. Hak ve hukuk gasbı kendisine karşı olursa feryad-ü figan, başkasına yapıldığında sessizlik hakimdir.

9- Kendi değerlerine sırtı dönüktür, görmezden gelir veya küçümser. Kendine yakın bildiği, imrendiği kişi ve kurumların eleştirisine; ‘zındık' ‘münafık', ‘dönek' gibi kelimeler ve küfürlerle saldırır.

10- Birey olarak değil grup, getto ya da kulübün aidiyeti ile kendini tanımlar.

11- Amel etmese de Kur'an ve hadisleri dilinden düşürmez. Din ve diyaneti kendi emellerine alet etmekte bir beis görmediği gibi hakkı olarak görür.

12- Esnaflıktan işadamlığına terfi edememiş, maddi olarak gelişse bile zihniyet olarak esnaftır. En çok ‘al-sat', ‘yap-sat' tarzı işleri sever.

13- İktidardayken devleti kendi malı ve ebedi sahibi, muhalefette düşmanı olarak görür.

14- Umre ve hac ziyaretleri, elde ettiği haksız kazançlar için bir af dileme, günah çıkarma ve kendini rahatlatma seansına dönüşmüştür.

15- Devlet rantı ile zenginleşen işadamı, siyasetçi ve medya mensupları kendi aralarında bir getto oluşturmuştur.

 16- Para vazgeçilmezdir. Kolay, hızlı ve çok para kazandıkça herkesi satılık ve satın alınabilecek bir meta olarak görmeye başlar.

17- Yapmış olduğu kural dışılıklar nedeniyle hesap vermek zorunda kalması ihtimalini; siyasetçiyse ‘yola kefenimizle çıktık' işadamıysa ‘içeride biraz tefsir okuruz' diyerek yüceltmek ister.

18- Kendisinin yaşamış olduğu yoksunlukları aile efradının yaşamaması için bütün imkânları seferber eder. Eğitim masrafları için sponsor kullanmayı sever.

19- Kültürel fakirliğinin üzerini para ile örtmek ister.

20- Siyaset ve iş dünyasında ‘damatlar' önemlidir. Bu nedenle stratejik evliliklere sık rastlanır.

21- Yapılan usulsüzlük ve yanlışlarda ‘kol kırılır yen içinde kalır' anlayışı ile cümle aleme karşı savunmalıyız duygusu ağır basar.

22- Aklının ermediği ve içinden çıkamadığı durumları izah için şablonu; dış mihraklar (güçler) ve dış güçlerin işbirlikçileridir.

23- Sivil ve siyasi toplum örgütlerinde bulunma nedeni maddi manevi menfaat sağlamaktır. Menfaatin sıfır riskli olanını sever, eğer risk ve zorluk varsa hemen terk eder. Selamı sabahı keser.

24- Lidere sorgusuz sualsiz itaat esastır. Lider yanlış yapmaz, mutlaka bir bildiği vardır.

25- Devlet eliyle ve imkânlarıyla zenginleşip zenginler listesinde görülse de  vergi listesinde esamisi okunmaz. Vergiyi sıfırlamayı sever.

26- Sevgi ve nefretinin içini siyasi görüş ve inancı ile doldurur. Yabancı düşmanlığı ile hayranlığı arasındaki çizgi, gözle görülemeyecek kadar incedir.

27- Desteklediği siyasi parti ile evliliğinin süresini işlerinin performansı ve iktidarın durumu belirler. İktidarın güç kaybetmesi ile o da kaybolur.

28- Değişim ve dönüşümü fark etmesi pozisyonunu kaybetmesi ile mümkündür.

29- En değer verdiği yatırım aracı gayrimenkuldür. Üretim, endüstri, Ar-Ge, sanayi gibi alanlarda yatırım portföyü çok sığ ve dardır.

30- Ortaklık kültürü, ortak akıl, ortak irade sözde ve dilde vardır. Uygulama tek kişinin inisiyatifine terk edilmiştir.

31- Kurdukları şirket ya da partiler ortalama 15-20 yıl yaşadıktan sonra bizzat kurucuları tarafından imha edilir.

32- Milleti kurtarma sözü ile başlar, kendini kurtarma ile final yapar. Siyaset ve iş dünyasında güç azalmış çözülme başlamışsa, satış pozisyonuna geçer.

-Muhafazakar akıl; siyaset, spor ve ticarette hasılı her alanda kısa koşular yapan fırsatçı bir akıldır. Bu durum Türkiye toplumunun özet tablosudur. (Not: Nurullah Öztürk’ten alıntıdır)