Barış mı ?

Barış mı ?

1804 yılı Fransız ihtilalinin sonrasında başlayan milliyetçilik akımlarının başlangıcıdır. Osmanlı İmparatorluğunda  ilk kürt ayaklanması Musul’da 1806 yılında Babanzade Abdurrahman Paşa tarafından çıkartılmıştır. Son ayaklanma ise Koşgari isyanıdır (1920 Koşgiri) toplamda 20’ ye yakın ayaklanma imparatorluk döneminde gerçekleşmiştir.

Osmanlı döneminde çıkartılan ayaklanmaların tamamına yakını aşiret beylerinin devlet otoritesi ile egemenliğin paylaşımı için verilen mücadeleden ibarettir.  Batılı dini ve siyasi misyonerlerin  1850 yılından sonra Kürtlerin yaşadığı bölgelerde yaptığı faaliyetler sonucunda  bu hareketlerde Kürtlük kelimesi kullanılmaya başlamıştır.

Cumhuriyet döneminde  Nasturi İsyanı (1924- Hakkari) ile başlamış ve Dersim isyanı (1937  Tunceli) ile son bulmuştur, bu yıllar arasında Yeni kurulan Cumhuriyette 24 büyük ayaklanma çıkartılmış ve bu ayaklanmaların tamamı, din veya mezhep adı altında öne çıkartılarak, yabancıların kontrolünde gerçekleştirilmiş ayaklanmalardı. İlk ayaklanma Musul bölgesi konusunda İngilizler ile düşülen anlaşmazlık üzerine çıkartılmıştır. Devamında ki isyanlar ise yeni cumhuriyetin sağlam temeller üzerinde durmamasına yönelik emperyalistlerin yönlendirdiği ve bölgedeki işbirlikçilerinin dini ön plana çıkartarak yaptıkları isyanlardır.

1937 yılından sonra bölgede herhangi bir ayaklanma yaşanmazken, 1984 yılından sonra ise bölgede başlayan bir terör gerçeği ile ülke sorunlar yumağına döndürülmüştür.

Cumhuriyet öncesinde ,93 harbi (1877-1878- Hicri 1293) Osmanlı –Rus savaşında sonra  Balkanlarda İmparatorluğun  güç kaybetmesiyle isyanların başlaması ve 1920 yılında son ayaklanmanın temeline bakıldığında, güç kaybeden yönetime karşı gerçekleştirilmiş ayaklanmaları görmekteyiz, ister istemez İmparatorluğun yükselme döneminde neden aşiretler bir güç olduğunu yada egemenlik isteklerini gün yüzüne çıkarmadıklarını sorgulamak gerekiyor.

Osmanlının son dönemlerinde bu ayaklanmalar ile Cumhuriyet dönemi ayaklanmaları arasında belirgin özellik, İmparatorluğun güç kaybetmeye başlaması, Cumhuriyetin ise yapılanma çalışmalarının sabote edilmesine yönelik hareketlerdir. Her iki dönemde olayların kaynağında bir başka gücün varlığına şahit olmaktayız.

1984 sonrası gelişmeler ise tamamen hakim gücün,ülkeyi kontrol altında tutmasına yönelik yapılan faaliyetlerdir.

1940 lı yıllarda ikinci dünya savaşı için pozisyon hazırlığı, ülkenin savaş dışı kalma çalışmaları, savaş sonrası yeni yapılanmada duracağımız konumun belirlenme çalışmaları, siyasi çalkantılar, iktidar mücadelesi ile geçtiği için herhangi bir Kürt isyanına rastlanılamamış, devam eden siyasi çalkantılar ve başlayan bir Ermeni terörü, ardından sokak olayları ihtilalle son bulurken ,ülke yeni  bir sorun ile günümüze kadar meşgul ediliyor.

Ülkenin yeniden yapılanması çerçevesinde yapmış olduğu atılımları sonucunda kangrene dönüşmeye başlayan bu terörün bitirilmesi yönünde bir çalışma  başlatılıyor ve adına çözüm süreci deniyor.

Geriye bakıldığında ülkenin güç kaybında veya yeniden yapılanması söz konusu olduğunda birileri farklılıklarının farkına varıyor. Farkın dalık, kendi içerisinde gelişmeyip ,başkalarının kontrolünde olması nedeniyle  hangi sürece ne adı verilirse verilsin, isteklerinin %200’ü karşılansın, o istekler %300’e çıkacaktır. Çünkü ortak bir noktada  yüz yıllarca birlikte yaşamış halkın birbiriyle sorunlu yaşamasını   istiyor bölge üzerinde planları olanlar. Sorunun kontrolü ellerinde olduğu için barış kelimesi bu bölgedeki planlarının son bulmasına bağlıdır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bayram Ocak Arşivi

ALGI

24 Kasım 2019 Pazar 10:30

TBMM

05 Ekim 2019 Cumartesi 11:50

KUKLA

31 Ağustos 2019 Cumartesi 12:42
SON YAZILAR