Reşit Öztürk

Reşit Öztürk

AHLAK VE TEMİZLİK FAKİRİYİZ

Çok değerli okurlarım, bu hafta yine çok doluyum. Ahlak ve temizlik konusunda çoğu zaman aksayan noktalara şahit olunca böyle bir konuyu işlemeyi elzem gördüm. Yedi milyar dünya insanının tarihine baktığınız zaman savaşları görürsünüz. Olayı Türkiye ölçeğinde düşündüğünüz zaman 1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savası karşınıza çıkar. Bu savaşlardan sonra, ülke olarak çok zor ve kısıtlı şartlar altında yeni bir devletin temelleri atılmıştır. Ankara'daki meclis binasının çatısının kiremitlerinin, imkânsızlıklar nedeniyle çevre komşulardan tedarik edildiği rivayet edilir.

Aziz dostlar, bütün bu maddi imkânsızlıklardan sonra insanımız bu konuyu çözecek girişimlerde bulunmuş ve ülke olarak bugün birçok şeyin sahibi olmuş durumdayız. Ancak ahlak ve temizlik noktasında kimi zaman akıllara ziyan durumlara şahit olmak kaçınılmaz olmaktadır.

Kadının çalışma hayatına girmesi, ekonomik özgürlüğünü elde etmesi, her şeyi parayla çözebileceğini düşünmesi olayları içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Çünkü bu toplumda ve bu toplumun değerlerinde, bu aziz milletin genlerinde maddiyatla ölçülemeyecek değerler ve değerler bütünü vardır. İnsanımız, bu gerçeği görmezden geldiği her noktada sıkıntı karpuz gibi ortaya çıkmaktadır. Çünkü her sorun parayla çözülmez. Her işi insanlara parayla yaptıramazsınız.

Aziz dostlarım, toplumlar domino taşları gibidir. Birindeki etki diğerini hemen etkiler. Komşundaki etkiye kayıtsız kalman mümkün değildir. Bir vatandaş bir haksızlığa uğradığı zaman veya haksızlığa uğradığını düşündüğü zaman bunu gidermeye çalışıyor. Bu haksızlığı tek başına gideremediği zaman, bu olumsuz durumun faturasını üçüncü kişilere yansıtıyor. Bu şekilde toplumda haksız bir kaos ortamı doğmuş oluyor. İki kişi ya da kurum arasındaki sorunu sağlıklı bir şekilde çözemediğiniz zaman sorun bu sefer daha da büyüyor, karmaşık hale geliyor, çözülmesi çok daha zorlaşıyor.

Bütün bunlardan sonra, yapılan işler izah edilemediği noktada, yalan devreye giriyor ve ahlak kaidesi ciddi zarar görüyor. Komşundaki yangın bir gün sana da sıçrıyor. Bu sefer komşusunu yalnız bırakan kişi de komşusu tarafından yalnız bırakılıyor. Nihayetinde toplumsal çözülme de işte tam bu noktada başlıyor. Toplumsal çözülmenin önüne geçebilecek milletin sağduyusudur. Milletin geçmişteki acı tecrübeleri, aydın kişiler ve ilim sahipleri sayesinde toplum doğru yola teşvik edilerek çatışma ortamından insanımız uzaklaştırılıyor.

Peki, bu çatışma ortamını kim arzu eder? Toplumdaki gidişattan rahatsız olan tüm guruplar bu çatışma için ellerini ovuştururlar. Veya kaybedecek bir şeyi olmayan, en son noktaya gelmiş olan insanlar, son bir umut, belki canları pahasına toplumun tüm değerlerini alt üst edecek noktayı kaşıyıp dururlar.

Gidişattan memnun olmayan insanlardan toplumsal değer edinebilmiş olanları, insan hak ve özgürlükleri için şiddete başvurmadan düşüncelerini ifade ederler, tepkilerini dile getirirler. Toplumsal yönelimden hoşnut olmayan ve milletin ahlakından nasiplenememiş insanlar ise tepkilerini şiddetle göstermek durumunda kalırlar. Kısacası şiddet, fikrin bittiği yerde başlar. Söyleyecek sözünüz yoksa, savunacak düşünceniz yoksa veya tüm politikalarınız iflas ettiyse tartışma ortamında, sorunların çözülme aşamasında fiziksel şiddete başvurursunuz.

İlim ve mal çok farklı konumda olan iki ayrı unsudur. Malı, serveti sen korursun, hâlbuki ilim, irfan seni korur. Çok değerli okurlarım başlığımıza tekrar geri dönecek olursak, ahlak bir kere kaybedildiği zaman tekrar geri gelecek bir şey değildir. Ahlak işte bu kadar önemlidir. Deyim yerindeyse can kadar önemlidir. Telafisi mümkün değildir. Temizlik denen şey de bu ahlak kavramının bir şubesidir, bir göstergesidir. Temizlik, bir çeşit fiziksel ahlaktır. Ahlakın maddeye, ortama yansımasına temizlik diyebiliriz.

Varsa farklı bir görüşü olan yorumunu eklesin haber portalımıza. Unutmayalım ki düşünceler ne kadar çok olursa, doğruyu bulmak o kadar kolaylaşır. Yazının sonuna kadar bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim, hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Reşit Öztürk Arşivi
SON YAZILAR