29 Mart'ın son bir ayrıştırması

Biz din adamıyız; ne anlarız siyasetten… Din dediğin kutsal bir olay… Din, Allah-kul arasında manevi bir bağ… Bu kutsal bağı siyasilerin çirkeflikleriyle bulandırmayalım dersiniz.

Ama ben öyle düşünmüyorum. Din, sosyal bir olaydır. Her toplumsallıkta payı olması gerekmektedir. Seçim de bir toplumsallıktır; öyleyse onda da dinden esintiler olmalıdır.

Kur"an büyük bir olay, ele avuca sığmayan, herkesin ve her çağdaki insanın gönlünü dolduran ve taşan bir derya… her isteyen ondan bir parça lır, ama o tükenmez; bitmez. Taşar; taşar ve yaşayan herkesin gönlüne yettiği gibi, ta kıyamete kadar gelecek tüm isteyen insanın gönlünü dolduracak ve taşacak güçte bir okyanusu andırır:

“Siz sadece dininizi örnek alanlarla bütünleşin.” Söyle: "Gerçek mefkûre siyaset, sadece Allah'ın mefkûre siyasetidir". Yani “size verilen siyasetin bir başkasına da verilebileceğine veya sizinle Rabbiniz katında atışabileceklerine inanmayın.” Ekle: "Bilmelisiniz ki küllî aşkın irade Allah'ın denetimindedir. Onu Allah, dilediği özel kişilere verir” Âl-i İmran Sûresi: 73.

Demek ki Allah"ın cc da bir siyaseti bulunmaktadır ve adı hidayettir. Hidayet üzere olanlar, aktif ve topluma kılavuzluk edecek güçteki insanlardır. Bu insanları seçip ayıklayan, yine Allah"tır. cc Allah cc bir toplumun ve uygarlığın kötü üzerine kurulmasını dilerse kötü insanları kılavuz eder ve o kötü insanların oylarını iyi insanların oylarından çok eyler ve kötü karizma sahibi insan iktidar sahibi olur; iyi insanlar da kendi kılavuzluk edecek karizma sahibi önderleri olmadan o kötü karizma sahibi insanın yönetimi altında yaşamak zorunda kalırlar.

İnsanlar, Allah cc tarafından sürekli sınavdan geçmektedirler: iyi insanların kötü yönetimlerin idaresi altında ve güdümünde yaşama konusunda ne kadar sabırlı olacaklar veya sabır gösteremeyip kötü idarecilerin güdümüne girecekler diye... veya kötü yönetime sabredemeyip düzeltmek için feryadı basacaklar, hatta belki de silaha sarılacaklar diye… Allah cc dilememişse hiçbir kötüyü kimse düzeltemez. O dönemdeki iyi insanlara düşen toplu dua cihadına sarılmalarıdır. Öyle bir dönemde iyi insan, silaha sarılıp sokağa ve dağa çıkmaktansa toplu dua silahına sarılanlardır. Toplu halde İstanbul"da Eyup Sultan camiinde sabah namazlarına koşanlardır; toplu dualarda Arş"a el kaldırıp gözyaşı dökebilenlerdir.

Başörtüsü zulmü sırasında bu duyguları çok yaşadık.

Gerçekten de Yüce Rabbimiz bize toplu dualarımızın meyvesini lütfetti ve bugünkü iktidarı nasip etti. Bugün Ergenekoncu diye anılan ve cezaevi mahkumluğu pespayeliğine düşenler, Yüce Mevlam tarafından karizmalıkla ödüllendirilmiş ve sınav aracı kılınmışlardı. İktidar sahibi edilmişlerdi; insanların oylarıyla o makama yükseltilmişlerdi. Biz de oylarımızı kullanmıştık, fakat iktidar sahibi olamamıştık.

Kıyamet yaklaşmış ve kıyametin büyük alametlerinden birini yaşadığımız ümitsizliklerine kapılmıştık. Gerçekten de 28 Şubat kahramanları öyle iktidar sahibi yapılmışlardı ki postmodern bir darbenin sahibi olan o günkü iktidar sahibi Ergenekoncular köklü bir biçimde İmam-Hatip Liselerinin kökünü kazıyacaklardı. Gerçekten de Türkiye ufuklarında, kendilerine engel olacak hiçbir siyasi güç gözükmüyordu.

Ama yüce Rabbim yine bizim oylarımızla öyle bir iktidar sahibi nasip eyledi ki Ergenekoncu olarak Türkiye"nin kaderine hükmettiklerini sanan o cezaevi mahkumları, şimdi devleti yıkma girişiminde bulunan terör örgüt üyeliği ile suçlanmaktadırlar. Onların elinden bu güçlerini alan bugünkü iktidar sahiplerine en mutlu! Yüce Mevlanın sınavından geçmişler ve Kur"andaki “Sâbikûn”dan olma hakkını kazanmışlar.

Kur"an-ı Kerim o kadar yüce ve o kadar insan ötesi büyüklükte bir kitap ki; peygamberlerin ayağına gelmez; peygamber ona götürülür. Konuyu Kur"an-ı Kerimden birkaç âyet-i kerimeyle noktalayayım:

“Onlar... evet güçlüklere direnmeleri karşılığı, onların ücretleri kat kat verilir; güzel değerlerle kötüyü öte iter, rızk olarak kendilerine verdiklerimizden infak eder, yakışıksız lâkırdı işittiklerinde ilgi duymazken: "Sizin çirkin etkinlikleriniz sizin, bizimkiler bizim; selam sizlere! İnsanlık değerini kavrayamayanlarla hiç işimiz olmaz" der geçerler. Unutma ki sen her gönül verdiğini kılavuz edemezsin; fakat Allah dilediği özel kişileri kılavuz eder. O, dine ısınanları en iyi bilendir” Kasas Sûresi: 54-56

Evet solcu, Ehl-i Sünnetçi ve ülkücü parti liderlerinin saldırılarını tek başına göğüsleyen bugünkü iktidar sahibi siyasi önder bizim sizlerle işimiz olmaz, bizim hakkımızdaki nihai kararı 29 Mart akşamı hizmetkarı olduğumuz halk verecektir diyebilmektedir.

Şimdi gündemi tek başına AK Parti belirliyor. Türkiye büyük, büyük düşün, yola devam de' gibi bir tez bu. Geçmiş seçimlerden bu seçimin en büyük farkı ise artık Ergenekoncu ulusal ve milliyetçi komplo teorisyenlerinin sahnede olmaması ve terör suçlamasıyla hesap vermek üzere cezaevlerinde tutuklu olanlardan temizlenmiş olmasıdır.

Geçmiş seçimlere nazaran bu seçim sürecindeki tartışmaların değerler üzerinden yürümüyor olması. 'Laik-Anti Laik', 'Cumhuriyet değerleri', 'Yaşam tarzı' gibi bundan önce tartıştığımız konular bu seçimde tartışılmıyor. O açıdan da aslında baktığımızda bu seçimde 'Tartışılan ne var?' diye sorduğunuzda da çok bir şey olmadığını görüyorsunuz. Üslubu biraz bozuk, biraz birbirleriyle kişisel çatışan, aslında derli toplu hiçbir program açıklamayan ve yeni bir şey söylemeyen bir seçim var. Bu açıdan baktığınızda hem siyasi içerik itibariyle hem de entelektüel düzey anlamında hem de program anlamında en kötü, en vasat seçimlerden birisi.

Uluslar arası finans krizi olmamış olsaydı, iktidar partisi olarak şans çok daha farklı olurdu. Bu, spekülatif bir yaklaşım olabilir. Buna rağmen başarmak, koparmak durumundadır. Meydanların dili şunu gösteriyor; "Halk, AK Parti'ye güveniyor."

Bir defa yoğun bir miting kampanyası var. Bugün AKP"nin 52. il mitingi olacak. Diğerleri bölge mitingi yapıyor. Ortaya koyabildikleri hiçbir plan, proje yok. Onlarda ciddi sıkıntılar meydana getiriyor. Bir de kamuoyu yoklamaları var. Sayın Baykal, bir lider bunu söyler mi? AKP ne oy alacak, kendin neyi alacaksın? Sadece iktidar partisinin yüzde 52'nin altında başarısız olacak iddiasını ileri sürüyor. Bu hırsının, hakaretlerin nelerden kaynaklandığını ortaya koyuyor.

Aynı şekilde Sayın Bahçeli, hiçbir şey söyleyemiyor; kendi partisinin içine de mesajlar veriyor. Parti içi muhalefet var. Parti içi demokrasilerini güçlendirebilir miyim, diye bu noktada bir kavga var.

Sürekli olarak bir felaket tellallığı yapılıyor. Konuştukları tek şey var; işsizlik. Dünyada şu anda gelişmiş ülke bir numara Amerika. İşsizlik, 8.1. Economist'in son sayısında da kapak bu. Dünya bunu konuşuyor. Bizimkiler de kalkıyor, Türkiye'de işsizlik var diyor. Zaten 10.3 idi. bunu daha aşağı çekmek gaye iken geçen ay 13.6 oldu. İnşaat sektörü, hizmet sektörü hareketleniyor. Bunu görmüyorlar.

Doğan medya grubu, cezaevinde devleti ele geçirme terör örgütünden sorgulanmayı bekleyen Ergenekoncuların devamı olmaktadır. Çok vergi kaçırmışlar; kimse sorgulayamamış. Şimdi kaçırılan büyük bir vergi yükünü ödeme güçlüğü çekmektedir ve Avrupa Birliği"ne varıncaya kadar dış dünyaya şikayet etmektedir.  

Rabbim, bir zamanların dev Karunlarını  bu iktidar döneminde yere batırmış; inşallah hesap verirler ve halkın oyunu etkilemezler.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR