Sanat sanat için mi Yoksa toplum için mi ?

Yoğun iş temposundan zaman bulup, tiyatro, sinema ve tatil gibi güzel şeyleri yapamaz isek de, arada ufak bir fırsat bulduğumuzda bu tür sosyal etkinlikleri yapmaktan kendimizi alamıyoruz.
Geçtiğimiz bir ay içerisinde Recep İvedik 2, Güneşi gördüm ve Devrim Arabaları filmlerini seyretme imkânım oldu, her üç filmi de ailece seyrettim. Recep ivedik Filminin gişe rekorları kırmasını bir türlü anlayabilmiş değilim, filmde sanat adına bir şey var mı dersek, yok! Toplumun alması gereken bir mesaj var mı dersek, oda yok! Peki, ne var diyecek olur isek bol bol küfür, belden aşağıya konuşmak ve meddahlıktan başka bir şey olduğunu söyleyemem.
Yıllardır tartışılıp, sonuç alınamamış konulardan birisi olan 'Sanatı Sanat için mi yapmalı yoksa toplum için mi yapmalı' sorusunu bu üç film için sorguladığımızda, Recep İvedik Filmi ne sanat için yapılmış ne de toplum için, sanat için yapılan filmlerde sanatın ruhu, estetiği, güzelliği ve imajı olur. Recep İvedik nerede ise iki kişi üzerinde kurgulanmış, gerek dil, gerek seviye, gerekse mahiyet olarak hiçbir anlam ifade etmeyen bir film, hani çocukken oynadığımız evcilik oyununun biraz daha seviyesinin düşürülmüş şekli desek abartmış olmayız. Bir Babaanne'nin torununa nasihati, ama ne nasihat o yaştaki bir insanın ağzına alınmayacak argo kelimelerden tutun da, sövüp, saymalara, el hareketlerine, yani ne arasanız var! Mizahın, espirinin, beden dilinin sanatsal yönünden uzak, düşük seviyeli komedilerden oluşan bir film.
Güneşi Gördüm Filmine gelince, gerçekten yapımcılarını tebrik etmek gerek. Bana göre sanatın toplum için yapıldığına delil olabilecek bir film. Mahsun Kırmızıgül'ün yaşlı birisinden dinleyip, esinlenerek kurgulamış olduğu senaryoda; sanat, toplum ve devlet adına alınması gereken o kadar güzel mesajlar var ki, anlatamam. Duygusallık arayanın da, sanatsal özellik arayanın da, ayrıca Güneydoğuda olup, bitenleri başka bir boyuttan görmek isteyenlerin de seyretmesi gereken bir film olduğu kanaatindeyim.
Bu filmi seyrederken, Soner Yalçın'ın yazdığı Behçet Cantürk'ün anıları adlı kitabı aklıma geldi. Orada yazılanlar ve Güneşi Gördüm filmi biri birini tamamlayan iki parça gibi, Behçet Cantürk yıllarca Uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor, adam milyar dolarlarla ifade edilen mal sevkiyatları yapıyor, bunları yapar iken tek başına olma ihtimali ve birilerinden yardım görmeden yapma şansı yok. Adam yakalanıp, yargılanıyor, tüm davalardan Beraat ediyor, kendisi Lice'li, yaptığı işlerin tamamına yakınını kendi yöresinin insanı ile yapıyor, üst düzey devlet görevlileri ve siyasetçilerle arkadaşlık kuruyor, İran'dan aldığı uyuşturucuyu Türkiye üzerinden Amerika'ya, İsviçre'ye ve İngiltere'ye pazarlıyor, bundan kimseciklerin haberi olmuyor, adamcağız yakalanınca işkenceyle alınan ifadeler dışında bir delil bulunamıyor, mahkemede ise verdiği ifadeleri işkence yapılarak verdiğini söyleyip, inkâr ettiğinden beraat ediyor, 1994 yılında Polis üniformaları giymiş sekiz kişi, bürosundan çıkan ve zırhlı arabasına binen Behcet Cantürk'ün aracını durdurup, biz polisiz diyerek, aracından indirip, kendi araçlarına bindiriyorlar, ertesi gün Adapazarı'nın hendek ilçesinde bir köyde başına tek kurşun sıkılmış vaziyette cesedi bulunuyor, olay halen Faili Meçhul cinayetlerden birisi olarak Emniyet arşivlerinde kayıtlı bulunmaktadır.
Burada Güneydoğuda geçen farklı olayların, farklı boyutları ele alınmakta, Güneşi Gördüm Filmi de bir başka boyutunu dile getirmektedir.
Devrim Arabaları filmine gelince; bu filmle ilgili başlı başına bir yazı yazmak gerektiği kanaatinde olduğumdan, detaya inmiyorum ancak fevkalade olduğunu söyleyebilirim, emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Bana göre sanat, sanatın ruhuna uygun olmak kaydı ile toplum için yapılmalıdır, toplum için olmayan sanat, kimin işine yarar siz takdir edin. Mutlu hafta sonları.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR