M.Halistin Kukul

M.Halistin Kukul

NOBEL'DE İLK TÜRK İLİM ADAMI / 2

     NOBEL'DE İLK TÜRK İLİM ADAMI / 2
                M. HALİSTİN KUKUL
      (Dünden devam)
      Bir diğer husus da, farazâ, arkadaşım, Kürt olmuş olsaydı, F(ı)ransız'ı ne alâkadar ederdi!..Benim ve benim gibilerin hiç, Kürt, Çerkez, Gürcü, Arap...arkadaşı yok mudur / olmamış mıdır, olmamalı mıdır? Nasıl olmaz?..
     Bu, nasıl bir mantık ve  nasıl bir şerefsiz anlayıştır? Bunların hangisini benden daha çok sevebilirsiniz? Hattâ benim sevdiğimin milyonda biri kadar? Ve; bu sevgiden, F(ı)ransız'a, İngiliz'e, Alman'a...ne?..
      İşte; F(ı)ransız ve İngiliz budur!..Batılı da budur!..
      Akıllarınca, ayrıştırma noktaları arıyorlar. Senelerdir aynı yatakhânede yattığımız, soğuk kış gecelerinde üzerlerimizi i örttüğümüz, aynı ülkülere yürüdüğümüz, Türk yurdunu geliştirmek ve şanlı Türk bayrağımızı ebediyen dalgalandırmak için omuz omuza güç birliği yaptığımız  o arkadaşım ve ben, güyâ, bir kelime oyunuyla, bu gafil F(ı)ransız'ın sözüne kanarak, birbirimize düşecektik!..
      Batılı; maalesef her zaman, 'ırkçı' bir zihniyetle, millî bünyeleri ayrıştırma ve ardından da çökertme p(i)lanındadır. Târih, bize, bunu böyle söylemiş, öğretmiş ve ezberletmiştir.
      Prof. Dr. Aziz Sancar da, ilmî başarısından önce, böyle bir çatışmayla karşı karşıya kalmış fakat  ilim adamına yakışan bir üslûp ve Türk milletinin evlâdına yakışan bir vakarla, hiç kimseyi incitmeden, bu sinsi niyetli muhabiri "Ben Türk'üm, o kadar" diyerek defetmesini bilmiştir.
      Bir ân için düşünelim: Meselâ; bir Türk veya herhangibir muhabir, yine Nobel Ödülü almış bir İngiliz'e: "Sen, İrlandalı mısın yoksa  kısmen mi İngiliz'sin?" dese veya aynı durumdaki bir F(ı)ransız'a: " Sen, Breton musun yoksa kısmen F(ı)ransız mısın?" diye hitap etse, bırakınız ödülü alan zat(lar)ı, İngiltere veya F(ı)ransa ayağa kalkar ve: "Bu, nasıl bir sorudur?" diye, belki de Devlet nezdinde nota verir(ler)di.
     Prof. Dr. Aziz Sancar'ın başarısı, bütün Türk gençliği için bir numûne olarak rehber bilinmeli; ölçü alınmalı, hedef gösterilmelidir. 
     Porf. Dr. Aziz Sancar'ın  başarısı; sâdece Türkiye için değil, Türk Dünyâsı için de büyük bir fırsattır.
      Bu ödül; bir günlük heyecan ve sevinçle değil, istikbâlimizi ışıklandıracak hamlelerle, cesâret ve ümit verici hâle getirilmelidir: Başladığı noktada dondurulmamalıdır.
      Sâdece bir şehrimizin bir kütüphânesine, bir fakültesine değil, büyük şehirlerimizden bir üniversitenin adına  "Prof. Dr. Aziz Sancar Üniversitesi" adı verilmelidir. 
       Böylece; bu ödül sâhibi ilim adamı, iftihar edilecek bir örnek olarak dâimâ canlı tutulmalıdır.
      Son sözü, Müthiş Türk (merhûm)  Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'na bırakıyorum:
      "Ortaçağ sonunda bu Avrupa'ya, bu karacâhil, yobaz, temizlikten haberleri olmayan, vebadan kırılan perîşan Avrupa'ya bilimleri öğreten Türklerdir. Matematiğin birçok dalını icat eden Türk matematikçileridir. Birçok, bir tane değil. Uluğ Bey'i bilirsiniz, "logaritma", "algoritma" lâf ve kavramlarının "El Harezmî" yâni "Harzemli"den geldiğini bilir misiniz? Batının kitapları yazıyor, ama bir türlü "Türk" diyemiyor; dili varmaz. "Arap matematikçisi El Harezmi" diyor da, sonra ekliyor, "Özbekistanlı"dır, yâni Türkistanlı. İnsaf artık. Biz, bu Batı'dan mı medet umuyoruz.
      Batı'ya cebiri de, kimyayı da, gökbilimi de, ruhbilimi de biz öğrettik. Kendimizi, tarihimizden, atalarımızdan aldığımız mânevî güçle, ileriye bakarak toparladığımız zaman, Batı'ya, dünyaya, gene çok şey öğretiriz. " (Bknz: Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Hedef Türkiye, Otopsi Yayınları, 6. Basım, Sf. 43)     

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Halistin Kukul Arşivi
SON YAZILAR