KOYUN CAN, KASAP ET ...

KOYUN CAN, KASAP ET DERDİNDE DİYE BUNA DENİR

Bugün yaşadığım olayla ilgili bazı yorumlarımı ve içerisinde bulunduğumuz ülkede nelerin yaşandığını sizlerle paylaşmak istiyorum. Yaşadığım alçak saldırıda çok büyük miktarlarda kan kaybım oldu. Gazeteye çıkıp polis çağırdığımızda polis anında olay yerine geldi.Ancak gideceğimiz hastane belli değil,zira karşı tarafın gittiği hastaneye gitmememiz gerektiğinden,birkaç araştırmadan sonra Gazi Devlet Hastanesine gittik.Gitmeden Başhekimi aramış olmamıza rağmen,Başhekim sanırım biz hastaneye gittikten 1 saat sonra geldi.Biz can derdine düşmüşüz,bizim meslektaşlar ise bizi çekip haber yapma peşinde.Nihayet çektiler ama özellikle bir tanesi, haberi o kadar enteresan yapmış ki, sormayın gitsin.İzleyenleriniz görmüş ama, ben böyle bir mantık ne gördüm ne de duydum.Denge Gazetesi Sahibi Adnan Bahadır saldırıya uğradı,daha önce de ihaleye fesat karıştırmaktan üç ay hapis yatmıştı diyor.Herkesin gazeteci olamayacağını söyleyen arkadaş,sanırım bu şekildeki gazeteciliği daha doğru görüyor!!!Bu olayla o olayı bağdaştırmanın anlamı nedir?Onu da zamanı gelince açıklayacağım!Acil Servisteki işlemlerimiz yapılınca,doktorun birisi “Bunda problem yok,taburcu olabilir” demesin mi!Buyur buradan yak!Ben ölüm kalım savaşı verirken, adamın dediğine bakın.Neyse orada bulunanların müdahalesi sonucu yukarıda bir odaya çıkarıldık.Kendimden geçmiş vaziyette yatarken,ifademe başvurulmak isteniyor!Düşünebiliyor musunuz?Kafanıza ucunda kesici alet olan sopa ile en az 7-8 kez vuruluyor.Sizin orada en ufak bir şeyi görme şansınız yok.Çünkü kafanıza vurulduğunda gözler anında kararır ve bir şey göremez.Sanırım gece yarısı idi.Elime gözaltındasın evrakını tutuşturup imzalattılar.Ama Emniyet Görevlisi arkadaşlara teşekkürlerimi sunmak istiyorum.Zira o sıkıntılı ve sancılı dönemi çok güzel idare ettiler.Hepsi iyi yetişmiş personel tebrik ederim.Biraz kendime gelip,konuşma imkanım olduğunda Cumhuriyet Savcısı iki bey gelip ifademi aldılar.İfademde ısrarla kimseyi göremediğimi,çünkü başıma vurulan onca sopadan sonra kimseyi görme şansım olamayacağını söylememe rağmen,bana daha sonra” Senin silahından çıkan kurşundan bir kişi hem önden hem arkadan yaralandı,onu tanıyor musun” demezler mi?Sanki adamlar benim yolumu kesmemiş de ben gidip,adamların yolunu kesmişim.Kaldı ki 3. Silahta ortaya çıktı ve 9mm çapında.Ondan gelme olasılığı daha fazla.Her ne ise ama,canım çok sıkıldı.Olay ayan beyan ortada,biz canımızı zor kurtardık,soru şekli farklı?Pazartesi gününe geldiğimizde tüm hazırlıklarımı yaptım,mahkemeye gidecektim.Tam o sırada Doktor geldi” Çıkamazsın başında ufak bir pıhtılaşma var” demez mi?Yeniden yattık yatağımıza.Akşam 21 suları hakime bir bayan gelip ifademi aldı ve beni tutukladı.Buraya kadar olanlar bir yana,asıl bundan sonrası çok daha enteresan.Polis bir tutanak  tutarak beni askere teslim etti.Asker ise Devlet Hastanesine gitmemi istiyor.Çünkü orada mahkum servisi var.Ancak Doktorun taburcu etmediği hiçbir hastayı yasa gereği kimse yerinden oynatamaz,ancak benim hiç umurumda değildi.Bir an önce Cezaevine gelmek istiyordum,çünkü ortamı daha önceden biliyordum.Herhangi bir sevk zinciri olmaksızın Gazi Devletten M.Aydın Devlete naklolduk.Üzülerek belirtmem gereken konu ülkemizde insana verilen değerin ne kadar az olduğu ve hekimlerin ciddiyetsizliği.Mehmet Aydın Devlet Hastanesinde mahkum koğuşu olarak inşa edilen veya istihdam edilen 2 oda var.Bu odaların arasında koridor olarak kullanılan bölümde, askerler mahkumları beklemekle görevli.Odalar morgun bitişiğinde,duvarları aşırı rutubetli,odadan geçen havalandırma boruları açık.Oradan gelen soğukta,insanı üşütmesi yetmiyormuş gibi, bir de rutubete yatmakta olduğumuz yatağın muşamba oluşu eklenince,değil hasta gidip sağlam çıkma ümidi,tam aksine sağlam gitseniz sakat çıkacağınız bir ortam.Bu olumsuzluklara birde doktorun durumu eklenince çıkın işin içinden çıkabilirseniz.Adam Sokrates"in 21.yy temsilcisi gibi bir adam.Tipini görseniz değil Doktora benzer yanı,sanki Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesinden kaçan birine benziyor.Saçlar belde,boyunda büyük bir kolye,ilgi alaka sıfır.Hatta askerler Doktor olduğunu anlamayıp,bana Doktorunuz kim diye sorduklarında onu gösterince şaşırıp kalıyorlardı.Burada 2 gece geçirdikten sonra,ani bir kararla Taburcusun dediklerinde o kadar sevindim ki anlatamam. Zira o mezbelelikten kurtulacaktım. Adamlar başımdaki dikişlerin yarısını aldı, yarısını bıraktı. Elimdeki serum iğnesini almadan cezaevine gönderdiler. Bende bir an önce oradan kurtulayım diye hiç itiraz etmedim. Nihayet bunca eziyet sonucu cezaevine geldik. İnanır mısınız cezaevine gelince içim rahatladı, çünkü en azından o ruhsuz insanlardan ve mezbelelikten kurtulmuştum. Şehrimizdeki bazı hastanelerde bırakın domuz gribini şartlar o kadar kötü ki, insanlar sağ girdikleri bu kurumlardan ölü çıkarlarsa şaşmayınız. İnsana insan gibi değer verilmedikçe, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamız mümkün değildir diyor, bu yazımı burada sonlandırıyorum. Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR