HASTAYIM DEDİM İNANMADINIZ

HASTAYIM DEDİM İNANMADINIZ

İnsanlar konuşurken farklı, yaşarken çok farklı olduklarından her zaman yaşananlar üzerinden işlem yapmayı tercih etmişimdir. Gazetecilik mesleğine başladığımda bu işi bilmediğimden o günlerde yanıma aldığım Genel Yayın Yönetmenine dedim ki gel seninle bir köşe yapalım, bu köşenin yarısını sen yaz yarısını ben, benim yazdığım köşe yazılarını da sen redakte ederek yazı diline uyarla. Menderes Yiğit olarak köşe yazılarına başladık bazı köşe yazılarının noktasına virgülüne dokunmaksızın tamamını o arkadaş yazıyordu, bazılarını ise ben yazıp ona veriyordum, o arkadaş radakte ettikten sonra gazetede yayınlanıyordu. Benim yazdığım yazıları yazı diline uyarlayıp daha düzgün hale getirmesi gereken arkadaş daha önce çalıştığı gazetede sürekli olarak sivri yazıları yazma veya yazıları daha sert bir üsluba koyma görevi olduğunu nereden bilebilirdim, arkadaş benim yazılarımı dediğimin tam aksine daha sivri bir dile getirip yayınlayınca bir hayli insanı da üzdük.Bu arkadaşlar zannediyordu ki o yazıların tamamını ben yazdım, oysa ki olayın arka planı hiçte öyle değildi. Beni tanıyanlar çok iyi bilirler ki ben bir şeyi yapmış isem asla yapmadım demem.

Bu ayrıntıyı verme nedenim toplum olarak insanların konuştuklarına itibar edip, icraatlarına bakmadığımızdan ne kadar çok yanıldığımızı sizlere hatırlatmaktır. Bizim camiada bazıları asıp, kesiyor, her şeyi söylüyor, insanlar da inanıyorlar ama sıra icraata gelince yazılıp çizilenlerle olayların çok farklı boyutta olduğunu rahatlıkla görmek mümkün.Cennetmekan Sultan Abülhamithan bir konuda karar vermeden Rusya Sefiri(Büyükelçisi) ni çağırıp onunla konuşur, istişare edermiş. Ancak Rusya Sefiri'nin dediğinin tam aksini uygularmış böylelikle doğruyu bulurmuş. Bizim de bu tür meslektaşların yazdıklarının tam aksine inanmamız halinde doğruyu bulacağımız muhakkaktır.

Gelelim asıl konularımıza gazeteyi kurduğum günden beri ısrarla ve üzerine basarak söylediğim bir şey vardı, neydi o derseniz şehrimizde güçlüler haklı, güçsüz insanlar ise haklı olsalar dahi haksızlar diyordum. Bu dediklerimin ne kadar doğru olduğu ağır ağır ortaya çıkıyor. Şehrimizde verdiğimiz büyük uğraş ve Hükümetin kararlı tavrı sonucu önce çetelerle mücadele başladı, ardından sivil Toplum Örgütlerindeki yanlışlar ayıklanmaya başlandı. Şimdi de şehrin göbeğinde ruhsatsız, imarsız, plansız, programsız İnşaat yapanlar, yapılmasına izin verenler, nemalanmaya çalışanlar adalet önünde hesap vermeye başladı. Bilmem hatırlar mısınız Hazine operasyonu iddianamesi yayınlandığında asıl iddianame geride, İçişleri Bakanlığından soruşturma izni istendi, sonucunu bekliyorum, o sonuç gelince yer yerinden oynayacak demiştim.

Dün o soruşturmanın sonucu geldi, hem de İçişleri Bakanlığı Danıştaya'a gitmeden 65 kişinin yargılanmasına izin verdi. Bu olay bizim A Takımı davasına hiç benzemez bunu böyle bilin, niçin benzemez derseniz bizim A Takımı davasında ortada ispat edilmiş, delilli hiçbir suç yok ama burada durum çok farklı. İmar tadilatından, kamu arazisinin birilerine verilebilmesi için yapılan usulsüz işlemler, şehrin en işlek yerindeki yolun kaldırılmasından, milyonlarca liralık kamu zararına, hatta Bürokratlarla iş adamlarının yaptıkları telefon konuşmalarına varıncaya dek o kadar entersan işler var ki anlatamam. Bu dosya ile ilgili hazırlanacak olan ek iddianame o kadar enteresan şeyleri ortaya çıkaracak ki anlatamam. Çünkü Hazine iddianamesi bu konularda o kadar çok ip ucu veriyor ki anlatamam. Bu işler ilk başladığında bazı dostlara haber gönderdim ve dedim ki söyleyin onlara bu işi çocuk oyuncağı zannetmesinler, bu işin içersinden o kadar çok iş çıkacak ki bir çok insanın canı yanacak, ama o arkadaşlar benim söylediklerimi lafü güzaf zannettiler ve ciddiye almadılar.

İşin enteresan tarafı eski Yimpaş bitişiğindeki arsada hala daha müteahhidin adı yazılı ve bir yandan Büyükşehir Belediyesinin katkıları ile tabelaları, diğer yandan İlkadım Belediyesinin katkıları ile tabelalarıda asılı. Oysa ki arsa Hazinenin, tapusunu İlkadım Belediyesine vermedi, tam aksine Hazine İlkadım Belediyesini Mahkemeye verip, geçmişte yapılan anlaşmanın iptalini istiyor. Peki arsa hala daha neden Müteahhidin kontrolünde derseniz işte orasını ben de bilmiyorum. Yasal olarak bu arsa şu anda Müteahhitte olmaması gerekirken ısrarla müteahhittin kontrolünde tutulmaya çalışılmasına anlam vermek mümkün değil. Yetkilileri buradan bir kez daha ikaz ediyorum, o arsa derhal İlkadım Belediyesi iade edilmeli, İlkadım Belediyesi ile Hazine arasındaki Mahkeme bittikten sonra, Hazine operasyonu Mahkemesi sonuçlandıktan sonra yeniden değerlendirmeye tabi tutulmalı. Ben bunu neden söylüyorum daha önce söyledim dinlemediler, tekrar söylüyorum ki zararın neresinden dönülürse kardır. Şehrimiz normalleşme sürecine girdi dedim inanmadınız. Hani Temelin hastayum dedum inanmadunuz öldüm şimdi ne olacak dediği gibi. İnsanların üzülmesinden mutlu olmamakla birlikte kamu malının birileri tarafından iç edilmesine fırsat tanınmamasından ötürü çok mutluyum. Cezaevi nedir bu şehirde en iyi bilenlerdenim ama sürekli ikaz etmemize rağmen bazıları hatada ısrarcı davrandı iseler yapacak bir şey yok. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR