M.Halistin Kukul

M.Halistin Kukul

HASAN UMUR'A GÖRE MİLLİ MÜCADELE'DE SAMSUN /6

  (Dünden devam)
     Bu mevzûda, Şükrü Bey şunları söylüyordu:
    " Yine bu aralık teşekkül etmiş olan İhtiyat Zabitan Cemiyeti, kasabanın tam merkezinde, saat kulesi karşısında vaki bir binanın üst salonunu kendilerine idarehane ittihaz etmişlerdi. Konferanslarımızın bu salondan istifade edilerek verilmesi münasip görülerek, adı geçen cemiyetin idare heyetini teşkil eden zatlarla hemen temasa girmiştik. Maksadın ehemmiyetini derin bir alâka ile takdir eden bu münevver gençler, istediğimiz zamanlarda konferans vermek üzere salondan istifade edebileceğimizi memnunlukla bildirdiler.
     Bazı arkadaşlarla, bilhassa Hoca Hasan Efendi (Umur) ile görüştüm. İlk konferansın mumaileyh tarafından verilmesini ve mevzuun esas maksat olan halkın kuvvei mâneviyesini takviye edecek şekilde seçilmesini rica ettim. Yıl 1919 ve Aralık ayı olduğundan geceler uzun ve müsaitti." ( 13)
       " İngiliz askerlerinin Samsunda dolaştıkları bir sırada, Sivas kongresine Samsunu temsilen murahhas göndermek biraz mahzurlu görülüyordısa da, merhum Şükrü Beyin tensibiyle Boşnak zade Süleyman Beyin gönderilmesi kararlaştırıldı. Yol masrafı için arkadaşların yardımına başvuruldu. ( Muhterem hemşehrim Veli zade Mustafa bey, hamiyet gösterenler arasında başta gelmekteydi.)
    Süleyman Bey, kongrenin faaliyetlerini muammalı kelimelerle mektuplarında anlatmıya çalışıyordu. Bir mektubunda " Güneşin şiddetli hararetine bakılırsa, yumurtalar civciv çıkaracaktır." sözleriyle durumun ümit verici olduğunu anlatıyordu. 
    Sonradan Sivas kongresinin kararlarından arslanlar doğduğunu yalnız Türkler değil, bütün dünya görmüştür. Kongrenin toplandığı 4 Eylül 1335 ( 1919 ) tarihinden tam bir ay sonra İngiliz askerleri Samsundan çekilmişlerdir. Bu suretle daha serbest bir surette çalışmak imkânı elde edilmiş ve, artık  vatandaşlar bir kelime etrafında toplanıyor: Kurtuluş!
   Kurtuluş savaşının esasını Müdafaayı Hukuk Cemiyetlerinin teşkil ettiği malûmdur. Samsunda merhum Şükrü Beyin himmet ve rehberliğiyle Müdafaayı Hukuk Cemiyeti de kuruldu ve faaliyete geçti. Talih, beni de cemiyetin idare heyetinde bulundurdu. " ( 14 )
      Hasan Umur ve Âdil Pasin, tarihin bu safhasına dâir bir başka hususu da şöyle anlatıyorlar: 
    "Erzurumdan sonra Sivas'da millî bir kongre yapıldı. Bu son kongrenin neşrettiği bir beyanname de ( Vatanımız dahilinde müstakil bir rumluk ve ermenilik teşkili gayesine matuf harekâttan....) bahsediliyordu. Maraş faciası haberleri birbirini müteakip halkın izdirap ve endişesini mütemadiyen arttırmakta devam ediyordu. Bunları gören Samsun halkı da maruz kalınacak felâketin derecesini anlamakta diğer Anadolu vilâyetleri ahalisinden geri kalmıyordu. Yer yer bu elim ve çok acı felâketin önüne geçmek için yapılan kımıldama ve hareketlere uymak ve bir şeyler yapmak istiyordu. Herkes bir şey düşünüyor, bir şey yapmak istiyordu, fakat bu münferit düşünce ve teşebbüslerin gittikçe genişleyen faciaları durdurmağa imkân vermiyeceği de takdir edilerek bir halâskâr aranıyordu." ( 15 )
    Yukarda da ifade ettiğimiz gibi, millî şuûr belirtileri görülmesine rağmen, bu hareketi başarıya ulaştırabilecek bir lidere, bir öndere ihtiyaç vardı. Kaldı ki, vatandaşların çoğunun da, başına gelebilecek felâketten haberi yoktu. Bu sebepledir ki; ferdî değil, topyekûn yâni millî bir şahlanış hareketi gerekmeliydi.
        " Erzurum, Sıvas Kongrelerinden sonra Ankara'da merkez kuran ( Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti heyeti temsiliyesi) bu münferit düşünceleri etrafında toplamak cazibesini göstermeğe başlıyordu. Ankara'da merkezlenen  bu cemiyetin vilâyetlere gönderdiği tamimlerine muttali olan münevver ve bağrı yanık bazı zevat bu iş için Samsun'da da çalışabilecek kimseleri aramağa başlıyordu. Bu işin başında o zaman Ticaret Odası Başkâtibi Şükrü Beyi görüyoruz. Bir gün camide vâz eden ve o günkü durumu ara sıra inceleyen Oflu Hoca ve tacir Hacı Ömer zade Hasan Efendiyi ( Hasan Umur'u), bir başka gün Tüccardan Hacı Hayrullah zade Ömer ve sultani mektebi müdürü sanisi aynı zamanda Riyaziye muallimi Âdil ( Pasin) Beylerle görüşüyor. Erzurumda esasları kurulup Sıvas Kongresinde bütün vatana teşmil ve tekemmül ettirilen Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuku Milliye Cemiyeti nizamnamesinden-ki bu nizamname Boşnak zade Süleyman Beyin iştirak ettiği Sıvas Kongresinden getirdiği bir nüshadır-eline geçirdiği bu nüshayı onlara göstererek arkadaşı Boşnak zade Süleyman Beyle birlikte bu cemiyetin Samsun şubesini teşkile gayret ediyor.
    ( ... ) İlk içtimalar, aralarında reis yaptıkları, Boşnak zade Süleyman Beyin evinde yapılıyor, nizamname dediğimiz mukarreratın beşinci maddesine göre Samsun şubesinin on âzadan ibaret olması icap etmekte olduğundan heyetin on kişiye ikmali, isimlerinin bildirilmesi hakkında Ankara'da Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Kongre Reisi bulunan Mustafa Kemal Paşadan gelen bir emirde bildiriliyordu.
     Toplanan heyet âzası hariçten bazı arkadaşlarını da tavsiye ettiklerinden müteakip toplantıda on kişi ikmal edilerek şu suretle Samsun şubesi teşekkül etmiş bulunuyordu:
     Boşnak zade Süleyman Bey                                     Reis
    Ticaret Odası Başkâtibi Şükrü  Bey                            Âza
    Tüccardan Hacı Hayrullah zade Hasan Bey               "
     Tüccardan Hacı Ömer zade Hasan Bey                     "
     Sultani müdürü sanisi Âdil Bey                                   "
     Nemlizade Şeref Bey                                                    "
      Muharrir Ethem Veysi Bey                                         "
      İslâm Bey zade Faruk Bey                                           "
      Kitapçı Osman Tabruk Bey                                         "
      Sultani muallimlerinden Hayrettin Nadi Bey          "
       Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Samsun Şubesi bu suretle teşekkül ettikten sonra bir de mühür kazdırılarak evlerde toplantılar yapmağa ve Ankara ile muhabere etmeye başlandı. Halkın tenviri için Millî Mücâdeleye ait gelen merkez telgrafları itimat ve emniyete lâyik görülen zevatı Sadi tekkesine toplayıp onlara okunuyor, bir taraftan da Cemiyete gizli gizli aza kaydediliyordu.
   (Devamı yarın)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Halistin Kukul Arşivi
SON YAZILAR