Haddini bilmek , en büyük erdemliliktir

Ne güzel sözdür: “ İslam" ın şartı beş, altıncısı haddini bilmek…” Haddini bilenler için bir yedinci şart daha oluşur: Haddini bilmeyene bildirmek…Haddini bilmek, en büyük erdemliliktir. Üstüne vazife olmayan şeylere karışma…Eğer bir insan, haddini bilmezse, işi gücü sağa-sola saldırmaktır.Mantık sizi A'dan B'ye Götürür ... Hayal Gücü İse Her Yere…Mantıklı olalım ve mantıklı düşünelim ve de karşımızdakine mantıklı konuşalım; her şeye yeter!Hayal gücümüzün tutsağı olmayalım.Kendi içimizde haddi hududu olmayan sınırsız bir evren olabilir; vardır elbette, ama insanlarla aynı evrende yaşıyorsanız yalnız siz özgür değilsiniz.Etrafımızdaki insanları da düşünelim;  özgür yaşam sınırlarını ihlal etmeyelim; haddimiz olmayan bir şekilde hayatlarına karışmayalım.Tıpkı onların da bize yapmaya çalıştığı gibi.Satranç şampiyonasındasınız… Unutmayın ki; oyun bittiğinde şah ve piyon aynı kutuya konur.Herkesin itiraf edecek bir şeyi vardır, öyleyse paylaşalım..Had bilmeyene bildirmek, öksüze kaftan giydirmek gibidir.” derler.Bana meslek öğretmeye kalkışan kendini bilmez ukala yorumcumuza, Kur"anın hoşgörü ve Yüce Mevla"mızın Halim sıfatı kaftanını giydireceğiz.Kanuni Sultan Süleyman zamanında Kemal Paşa-zade Hazretleri vardı.Hem bir asker hem de iyi bir ilim adamı…Kemâl Paşazâde, “asrında tek” anlamında “ferîd-i asr” mertebesine ulaştı.Onun için: “İnsanlara ve cinlere fetvâ veren” mânâsına “müftîü"s-sekaleyn” denilmiş...“her fende fâzıl ve fuzalâ-yı nâm-dar” olmuş.Neden bu kadar övgü derseniz; yalakalık…Onu göklere çıkaranlar:Ya meleksin ya perî şekl-i beşerde zîrâBu kadar kesb-i fezâil edebilmez insanYani “Sen insan şekline girmiş bir melek ya da bir perisin! Zîrâ bir insanın, bu derecede üstün fazîletler elde edebilmesi mümkün değildir” demişlerdir.Kısmetindir gezdiren yer yer seni,Arşa çıksan âkıbet yer, yer seni!İşte Kemal paşazade bunları söylemiş.Ben de yorumunda hakaretlere varan saldırılarda bulunan ukala kişiye onun diliyle derim ki: kininde, nefretinde, edepsizliğinde… Arş"a çıksan da iki metrekareyi aşmayan bir toprağın var; yer seni.Hem asker, hem de dinin siyasi en üst makamı olan şeyhulislamlık makamına getirilen Kemalpaşa zade, padişahın dilediği fetvaları vermesiyle ünlüdür. Bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı olan Şeyhülislamlık makamına oturtulmuştur. Dini siyasete alet etmiştir ve haddi olmayan yukarıdaki övgülere ulaşmıştır. Bu yönüyle bana göre Kemalpaşa zade haddini aşmış ve meleklere layık sözlerle ve makamlarla göklere çıkarılmıştır.Tek partili yönetim döneminde birinci sırada tehdit unsuru sayılmış Caferi Şia"sındaki İran"a karşı bizim Ehl-i Sünnet camiası da cephe almıştır ve mezhebi “4” ile sınırlandırmış; Şia"yı kapsam dışı ilan etmişlerdir. Beşinci mezhep olamaz demişlerdir. Oysa bilmem ki Ehl-i Sünnet yanlıları bu “dört” rakamına kutsallığı nerelerden almışlardır?Mezhep sayısı 3 olur, 2 olur, altı olur, on olur… ama ben derim ki neden bu kadar bölünme? Benim kaleme aldığım meal-tefsir çalışmam, kitaplarım ve köşe yazılarım dikkatle incelenirse hiçbir mezhep ayrımına ne gerek var ki… Mezhepsizlik diye bir fantezim yok! Her mezhebe saygılıyım ve kalem üzerinden de Hanefi mezhebindenim.Hem de Ehl-i Sünnet vel Cemaat grubu içindeyim.Ama Kur"an bir… Camilerimiz bir…  Arkasında durup sözde cemaatle namaz kıldığımız; namaz kıldırma memuru imamımız bir… o halde ayrımcılıklara varan ayrılıklarımız neden?!Kur"an-ı Kerime çağına uygun anlamlar getiremiyoruz. Bu nedenle her ağızdan farklılıklar zuhur ediyor. Ama hiçbir yeni tefrika grubu kendisini anlatamıyor. Çünkü ne dediğini kendisi de bilmemektedir.İşte ben tıpkı mezhebimin imamı, İmam Azam"ın KS çok yakın arkadaşı İmam Zeyd ve Onun babası Cafer Sadık"ın yanında yer alan bugünkü İran Caferi Şia"sına sıcak bakıyorum. İşte Amerika ve Batı dünyasında Müslüman olarak tek kafa tutan ve nükleer teknolojisini; dünyanın muhalefetine rağmen kahramanca savunabilmektedir.Eleştirmen ukala kardeşim bana: “Tesbih çek! Yat uyu” diyebilmektedir.İşte “İ"lâ"-ı Kelimetüllah” mefkuresi yerine “Türk Cihan Hakimiyeti” mefkuresini tarihe yazdıran ve Osmanlının yükselme çağını bitirten Yavuz Sultan Selim Caferi Şia"sına karşı savaş açmasında Şeyhulislam Zenbilli Ali Efendiden gerekli fetvayı alamayınca, asker paşayı Kemalpaşazade"yi şeyhülislamlık makamına getirmiş ve gerekli fetvaları dilediği gibi almıştır. Geçen yazımızda, referanduma çıkacak olan anayasa çalışmalarını övgüyle dillendirmiştim. Kemal rumuz adıyla bir vatandaş bizi eleştirmiş. Doğrudur ve hakkıdır. Okumuş; beğenmemiş ve eline almış kalemi, İnternette ağza alınmayacak laflarla, bugünkü hükümeti övdüğümüz anlamını çıkarmış. Anayasa çalışmalarına ve siyasi tartışmalarda bugünkü hükümeti öven sözler kullanmamıza sinirlenmiş ve aşıza alınmayacak laflar sarfetmiş.Haddini aştığı için edepsizlik etmiştir. Bu gazete, açıktan bir görüşün tarafındadır. Milli Selamet, Refah, Fazilet kadrolarında yer almış. Başta güreşmiş ve Ak Parti döneminde de Samsun siyasetinin üst kademelerinde mücadele vermiş, yılmadığı ve yıldırılamadığı için de şimdilik gazetecilik ile nöbetini sürdüren bir kardeşimizin siyasi iradesini temsil etmektedir.Okursun; beğenirsin veya beğenmezsin. Ama hakaret etmeye ne hakkın var? “Salih bey” diye başlayan yorum yazıda en son cümlelerde hakaret var:“sen 30 yıul öncede saçmalardın hala saçmalıyorsun bence yazı yazmayı birak tesbih çek otur”Demek ki bizim camiadan ve beni tanıyan yakın dost arkadaşlardan… otuz yıl önce de farklı düşünceler arzeden sohbetlerimizde bulunmuş bir sivri akıllı…Emekli olunca da kendisi gibi dünyadan el ve eteğini çekip oturmamızı salık vermektedir.İlk okuduğumda biraz daha fazla dokunmuştu. Ama şimdi o kadar da olmadığını anladım.Şu âyet-i kerime meallerini iyi okuyalım:“Ey iman edenler; Eğer bir fasık size bir haber sızdırırsa oldum olası, o gruba sataşmadan önce haberi araştırın; yoksa o davranışınızdan pişmanlık duyarsınız.  Unutmayın ki aranızda Allah'ın Resûlü var; öyle her patırtıda size uysaydı hemen sarpa sarardınız. Fakat Allah, saygınlığı size sevdirmekle gönüllerinize yerleştirmiş; küfrü, fasıklığı ve Resûle başkaldırmayı size kötülemiş. İşte böyle davrananlar, kafalarını çalıştıranlardır”. Hucurat Sûresi: 6-7.Aynı devletin iki etnik vatandaş grubu kavgalı olursa; aralarında uzlaştırıcı olun. Birisi ötekine baskın çıkarsa basan tarafı, Allah'ın yasal düzenine getirinceye kadar silah kullanınız. Eğer yasalara uyarlarsa, aralarını hukukla uzlaştırın; ortak çizgide buluşun; Allah, öyle buluşanları sever. Sadece aynı devlete inanan vatandaşlar kardeştir; iki kardeşinizin arasını uzlaştırın; rahmet ağı aralanır diye Allah'ın takvasından ayrılmayın”. Hucurat Sûresi: 9-10.Bu âyet-i kerimeleri iyi okuyalım; bölünmeyelim. İçimizdeki bölücü kardeşlerimizi uyaralım. Ülkemizin geleceği aydınlık olacaktır ve el ele bu ülkemizi kalkındıralım ve koruyalım. Bu ülke bizim; batırmayalım.Sadece tesbih çekmekle Allah cc bizi iyi kul olarak görmez. Çalışacağız ve uyaracağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR