Duygusal bir mektup ve adam...

Duygusal bir mektup ve adam gibi adamın evladının düşünceleri

Bazen gelen mailleri okur, içerisinde hoşuma gidenleri  alır,duygusal ve anlam ifade edenleri siz değerli okurlarımla paylaşırım.Daha önce Menderes Yiğit olarak yazı yazan arkadaşımız gazeteden ayrıldıktan sonra, ona gelen mailleri hiç okuma fırsatım olmamıştı. Geçenlerde bir vesile ile okuma fırsatı bulduğum, merhum Mehmet Çebi Bey"in oğlu Sayın Ömer Çebi"nin yazdığı mail beni çok duygulandırdığından, kendisini arayarak bu mektubu yayınlamama izin vermesini istedim.Sağolsun kırmadı beni, olur dedi, ben de yazının aslına hiç dokunmadan, siz değerli okurlarımla paylaşıyorum. 
Menderes Bey merhaba,
 Bugün sabah saat 8"de telefonum çaldı, bende işyerinde (Ankara Reis Lider Toyota Plaza)  gazete okuyordum.  Çok sevdiğim değerli ağabeyim Nihat Ertören beni aradı ve yazınızı bana telefonda okudu.  Çok duygulandım, babamın eksikliğini yüreğimde tekrar hissettim.  Vefat edeli 9 ay oluyor,  her ay ona olan özlemim ve hasretim giderek artıyor.
 Adam gibi adam olmayı babamdan öğrendim.   Adam gibi adam, ölüm anında da adam gibi adamdı.    Babam benim hayatımın en önemli parçalarından biridir.  6 kardeşiz ama babamla benim aram ilk erkek çoçuğu ve sırdaşı olmam sebebiyle diğer kardeşlerimden biraz daha farklıydı.  Her şeyi konuşur, tartışırdık.  İlişkimiz böyle olduğu halde baba-oğul saygı ve sevgi çercevesinden hiç bir zaman çıkmamıştır.  Doktor, 2006 Nisan ayında bana ailenin erkek olarak büyüğü ve babamdan sonra reisi olarak, babamın 6 ay ömrü kaldığını söyledi.  O an hayatta duyabileceğim en büyük ızdırabı yüreğimin derinliklerinde hissettim.  Allah sevdiklerimizin acılarını bizlere göstermesin.  Dünyam yıkıldı.  Çare yok nereye gidersen git.  Sonuç belli.  Amaç ,en az acı duyarak emaneti teslim etmesini sağlamaktı.
 Babam çok zeki ve kültürlü bir adamdı. Durumunu gayet iyi biliyordu.  Hayatında yüzlerce kanserli hastaya yardımcı olmuş, hizmet etmiş bir insan.  Doktorun bana verdiği bu acı haberi, kayınpederim Fevzi Reis hariç kimseyle paylaşmadım.  Her gün babam ve diğer insanlarla Pollyannacılık oynadım.  Babam iyiye gidiyor, iyi olacak diyordum herkese.  Babamla da ölümü hiç konuşmadık.  Her gün babamın yanındaydım ama ona sarılarak hakkını helal et babacığım diyemedim.  Hoş o her yanından ayrıldığımda yada telefonu kapattığında bana Allah ayağını taşa vurmasın diyerek dualarını dile getiriyordu.   Şimdi her gün babamı hayal ederek onunla geçirdiğim günlerimi düşünüyorum ve yapamadığım ona söyleyemediğim şeyleri yapmış gibi hayal ediyorum.
Yukarda konuyu açtığım üzere ölümden hiç korkmadı.  Dimdik durdu.  Hiç bir vesvese, hiç bir korku göstermedi.  Aynen hayatında yaşadığı gibi dimdik cesaretle kavuştu Yüce Mevla"ya.  Ölmeden 3-5 gün önce hastanede ölüm yatağında, bana hastane odasındaki kanepeye oturmak istediğini söyledi. Akşamdı. Erkek hasta bakıcıyla onu kanepeye              oturttuk.  Küçük ablam ve annem yanındaydı.  Bize bir şiir söylemek istedi.  Ablamda hemen kağıtı ve kalemi eline alarak şiirini aynen yazmaya başladı.  Şiirinin ismi “vücudum” idi.  Babamda binbir güçlükle konuşabiliyordu. Ben şiirinin yarısında dayanamadım ve odadan dışarı çıktım.    Baba çok yoruldun artık kendini fazla yorma diyerek babama şiirini tamamlatamadım.
 Vücudum,
 Sen bir zamanlar dev gibi gözükürdün,
Ama halbuki sende de iş yokmuş,
Fos çürük bir kabağa benziyorsun vücudum.
Yıllar yılı ben seni taşıdım,
Bir zamanlar seninle uyum içindeydik,
Ama sen  bu uyumu bıraktın.
Su içersin sana yaramaz, portakal suyu içerim bana yaramaz.
Bu işin sonu iflas etmiş tüccara benzer,
Beni daha fazla üzme,
Bulutlara daldığım zaman senin kudretini görüyorum.
 Yakınlarda senin aczini görmek beni çok üzüyor vucüdum
Seninle yollarımız yakında ayrılıyor vucüdum,
Belki sen belki ben biraz daha fazla yaşarım
Ama hiç bir şey benzemez......
 Babamın bizlere vedasıydı bu şiir. Bu şiirle bize öleceğini söylüyordu.  Bütün hastalığı boyunca ölüm hakkında konuşmadığım babacığım bize bu şiirle ölümünden bahsetti.  Sonradan öğrendimki bir çok arkadaşıyla gerek yüz yüze konuşmalarında, gerekse telefon görüşmelerinde helalleşmiş babacığım.  Kendimden bilirim onun ne kadar duygusal bir insan olduğunu.  Evlatları olarak bizlerin hiç bir zaman üzülmesini istemedi. 
 Babamdan adam gibi adam olma mirasını devraldım.   Şimdi hayatımı yaşarken hep onun gibi olmaya özen gösteriyorum.  O olsaydı nasıl yapardı ve nasıl düşünürdü diyerek kendime yön veriyorum. Babacığım, Cenab-ı Allah makamını cennet , mekanını pir-u nur eylesin.
 Menderes Bey, bu satırları yazarken tekrar gözlerim yaşlarla doldu ve taştı. Her geçen gün babama olan özlemin bir önceki günden daha da artıyor.  Bu özlemim babama kavuşacağım son güne kadar devam edecek.
 Babamı böyle güzel bir şekilde yad ettiğiniz için size teşekkür eder, işlerinizde başarılar dilerim.
 Sevgi dolu saygılarımla.
 Ömer Naci Çebi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR