BU NEYİN ÖDÜLÜ SAYIN VALİ?

  Geçenlerde  televizyon kanallarını gezerken  yerel bir kanalda  Namık Kemal  Zeybek'in sohbetine rast geldi. Zeybek, gerek kültürü, gerekse İnanç  değerleri ve devlet adamlığı ile takdir ettiğim bir insan  olduğundan “ne konuşuyor” diye merak ettim. Konuşmasında önemli bir konuya parmak basıyordu; ” Bu toplum Atatürk'ü  gerçek yönüyle tanımıyor. Bugüne kadar resmi ideoloji Atatürk'ü kendi  istediği gibi anlattığından toplum Atatürk'ü yeterince tanıyamadı” dedi.

Bu tespit benim yıllardır düşündüğüm ve fırsat buldukça dile getirdiğim bir konudur. Ülkemiz öyle bir hale  geldi ki Atatürk'ü sevmek de suç, yermekte... Oysa ki  Namık Kemal Zeybek'in dediği gibi Atatürk'ü resmi ideolojinin tarif ettiği gibi değil de halkın anlayacağı dilden anlatmış olsalardı vaziyet bugünkü durumdan çok daha farklı olurdu. Atatürk'e  düşman olanların  büyük bir kısmı da düşman olmazdı. Atatürkçü geçinip her yaptıkları yanlışı Atatürk isminin altına sığınarak yapmaya çalışanların da Atatürk'ün  dostu olmadığı  ise çok daha iyi anlaşılırdı.

 Bu detayı verme nedenim  bugün ele alacağımız konuyla ilgili. Atatürk'ün uygulamasını örnek vereceğimden  ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması bakımından  ölçü olmasıdır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte çıkarılan bazı yasalar sonucu bir kısım müesseseler kapatılmış, yerlerine farklı  isim altında dahi yenilerinin kurulmasına izin verilmemiştir. Tevhidi tedrisat  kanunu ile medreseler kapatılmış, tekke ve zaviyelerin kapatılması ile ilgili tekkeler, dergahlar kapatılmış bunun yanında da o günkü adı ile Teali Cemiyetleri ile adlandırılan Mason Cemiyetleri kapatılmıştır. Mason Cemiyetlerini Cumhuriyet döneminde farklı isimler altında açılmasını isteseler de açılmalarına izin verilmemiştir. Ta ki Merhum Turgut Özal sırf Türk Ocaklarını açabilmek için bu cemiyetlerin açılmasına izin vermiştir. Teali Cemiyetlerinin kuruluş amacı  dünya hakimiyetini ellerine almak isteyen siyonist zihniyetin hayır cemiyetleri  şeklinde göstermeye çalışarak egemen olma çabalarıdır.

Cumhuriyet döneminde Rotary, Lions, Rotaract  gibi farklı isimlerle faaliyet gösteren cemiyetlerin de kökü Teali Cemiyetleri'ne dayanmaktadır. Rotaryler  kendilerini tarif ederken Amerika'daki bir  kişinin arkadaşları ile ayın belirli zamanlarında bir araya gelerek sosyal faaliyet yapması sonucu duyduğu manevi hazzın ardından iyiliksever insanlarla bir araya gelerek dönüşümlü olarak başkanlık yaptıkları dernekler kurmak olarak tarif ederler. Dikkat ederseniz bu kulüplerde başkanlık altı aylık periyotlar halinde yapılır. Bir kişi istediği kadar başkanlık yapamaz ve bunlara dönem başkanı olarak ad verirler. Dönem Başkanlarına ise guvarnör adı verilir. Guvarnörün anlamını biraz araştırdığımda Vali anlamına geldiğini öğrendim. Demek ki bu insanlar kendilerini bulundukları bölgenin valisi  ile eşdeğer görüyorlar.

Peki bu  Rotary  kulüpleri ne iş yaparlar? Görünüşte hayır işleri ile uğraşırlar, okul yaparlar, hastanelere özel odalar tefriş ederler, filan falan… Ancak asıl işleri kendi inandıklarını topluma lanse etmektir. İnandıkları nedir derseniz, köklerinin dayanağına bakıldığında İslami bir kökleri olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu kulüplere mensup insanların yaşam biçimine bakıldığında yine İslami bir yaşam biçimi olduğu görülmemektedir. İçlerinde her ne kadar tek tük namaz kılan insan olsa da ağırlıklı olarak Laik-Sosyal Demokrat-Moden Dünya görüşünü benimseyen  insanlardan oluştuğunu görmek mümkündür. Bu müesseslerle en ufak şahsi bir problem yaşamasam da benim dünya görüşümle, inancımla, itikadımla uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyleyebilirim. Bu müesseseler çeşitli kurslar açarlar. Muhasebeci yetiştirme  kurslarından, pazarlamacı yetiştirme kursuna, halk eğitim kurslarından çok daha çeşitli kurslara kadar faaliyetleri vardır. Ancak tek bir tane Kuran Kursu açtıklarını veya manevi alanda hizmet eden bir kuruma destek verdiklerini görmedim.

Dünkü gazeteleri  okurken bir de ne göreyim Rotary Kulübü, Büyükşehir Belediye  Başkanı'nın Özel Kalem müdiresi bizim Hanife Hanım'a ve Vali Bey'in özel kalemine plaket vermişler. Üstelik Vali Bey törende plaket veriyor. İyi güzel de bu ödüllerin verilme nedeni nedir? Hanife Hanım ne yapmış okul mu yaptırmış? Cami mi yoksa yol mu yapmış? Ben Hanife Hanım'la dört yıl çalıştım ve şahsen kendisini severim. Bu olayın insani boyutu ve sosyal boyutuna bakıldığında Hanife Hanım, Başkanlık makamının özel kalemi işini yapmanın dışında başka işi olmaz. Peki bu ödül bulunduğu makamda Rotary Kulübü'ne çok destek verdiği ve işlerini gördüğü için verilmiş ise o zaman benim daha önce dediğim gibi Başkan'ın Rotary  Kulüpleri'ne olan yakınlığı sonucu onun talimatlarını mı yerine getirmiş olmuyor mu? Yoksa  kendisinin bu kulübe olan bağlılığının ödülünü mü almış… Hanife Hanım ve Başkan Yılmaz'ı anladık da, Vali Bey'in özel kaleminin Rotary kulüpleri ile ne işi olur onu bir türlü anlamadım? Vali Bey dünya görüşü olarak sosyal demokrat bir yapıya sahip olduğu rivayet edilse de ben buna pek inanmıyorum. Vali Bey'in bu tür cemiyetlerle pek ilgisi olduğunu veya yakın durduğunu, konumu ve konjoktür gereği uzak durması gerektiğini düşünmekteydim. Bizzat kendisinin ödül törenine katılıp özel kalemine kendi eliyle ödül vermesi  bir hayli düşündürücü. Bir ödül verilirken anlamı olmalı. Bu ödüllerin anlamını birisi çıkıp açıklarsa inanın mutlu oluruz. Kalın sağlıcakla 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR