VEDALAŞMAK. . . . .

Vedalaşmak, tekrar görüşmek üzere ayrılırken yapılır.  Ebediyyen ayrılmak anlamına gelmez.  Böyle olan ayrılık vedayı gerektirmez. Her vedalaşma sonunda tekrar görüşmek olmayabilir. Zaten vedalaşma da bu nedenle yapılır. 

Vedalaşılan kişi, ortam ve değerin kıymetine göre vedalaşma da anlam kazanır. Üzüntü ve sevincin boyutunu veda edilen unsur belirler. 

Anne, baba, hoca, öğrenci, dost ve arkadaşla vedalaşmak belki de en çok karışalaşın vedalaşma örneğedir. Bir de, değerler vardır. Bunlarla vedalaşmak en zor olanıdır. Kâbe ve Resûlullah bunların başında gelir. 

10 gündür bir grup umreci dost ve arkadaşla Mekke'de, Beytullah'ın  misafiriydik. Dün akşam bu misafirliğimiz sona erdi. Beytullaha veda ederek Resûlullaha misafir olmak üzere Medineye geçtik. Her veda gibi bu da çok zor oldu, acıttı içimizi. 

Her ne kadar umre ibadeti sürecinde "Veda Tavafı" şart değilse de, Kâbe'den ayrılırken "Veda Tavafı" niyetiyle bir tavaf yapılır, sonrasında da kapsamı geniş bir dua ile Beytullaha veda edilir. 

Hasan Biter, Osman Çavuş, Mustafa Cömert, Cevat İstanbul, Aziz Korkmaz, Muhammed Kıyak ve beraberlerinde olan, eş, çocuk, torun, anne ve yakınlarının oluşturduğu umreci arkadaşlarla duygulu anlar yaşadık Beytullahtan ayrılırken. 

Tavaf sonrası yaptığımız duaya, gönülden ve duygu ile "Amin" dedi tüm umreciler. Beytullah ile konuşup, muhabbet ettik dua esnasında. Arzu ve isteklerin lütfu, günahların affı, kederlerin def"i ve duaların kabulü istendi dua sırasında Yaratandan.

Her bir umreciden duyulan en yüksek dozdaki "Amin" kelimesi, "Tekrar umre yapmayı ve Hac ibadetini ifa etmeyi nasip et Allahım" arzusunu belirttiğimiz cümle üzerine oldu. 

Beytullah ile vedalaştık ama ayrılmadık. Bedenimizin ayrılığı için veda ettik ama gönlümüzün sevgisi devam etsin diye de duâ ettik. 

Siyah taşların dizilmesiyle bedeni şekillenmiş olan Kabe'nin ruhunu Allah c.c'ın nuru oluşturmaktadır.

Kâbe'de var olan Allah'ın nuru, aynı zamanda insanın hamuruna da üflenmiştir. Bu nurdan    istifade etmek için bütün umreciler Kabe'nin eteklerine yapışırlar.

Müslümanlar, namazla  yönlerini Kâbe'ye dönerler. Güçlü bir yönelişle namaza duran her Müslümanı, ruhunu Kâbeye  taşır. Sonra, Beyt-i Ma'mur,  sonra Beyt-i Aziz, sonra Sidretü'l Münteha ve Arş-ı Alá'ya ulaşır. 

Bu manevi hattın merkezinde Beytullah vardır. Beytullah, hem farklı yönlerden namazla gelen ruh ve gönülleri Allaha taşır, hem de kendisinde bulunan Allah c.c.ın nurunu insanlara ulaştırır. Böylece Kâbe, ana oparatör görevini görür. 

Umre ve hac ibadeti için Beytullaha misafir olanlar, bu nurdan manevi güçleri ve samimiyetleri ölçüsünde direk istifade eder, gönüllerini Allahın nuru ile doldururlar. 

Kâbe ile vedalaşmak bu nedenle zordur. Emzikli bebenin annesinden ayrılmasındaki zorluk yaşanır Beytullah ile vedalaşma sırasında. 

Biz de arkadaşlarımızla bu zorlu vedayı gerçekleştirdik. Duygulandık, göz yaşı döktük, hatta zaman zaman sesli ağlama seslerini duyduk. En kısa zamanda, bir daha buluşmak üzere  "Allaha Ismarladık" diyerek Kâbe'ye veda ettik. 

Kâbe; Allahın nurunun insanlara uzandığı hat'tır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR