Toplumsal Mutabakatta Teravih ve Sahur

İslam dünyasının büyük çoğunluğu Ramazan ayına bugün başlarken, İran, Pakistan, Fas ve Umman"ın Salı günü Ramazan orucuna başlayacağı bildirildi. Müslüman ülkelerden sadece Libya"nın Pazar günü oruca başladığı kaydedildi.

Teravihin sözlük anlamına baktığımızda, Arapçada “oturmak, istirahat etmek, rahatlamak” manasına gelen “terviha” kelimesinin çoğuludur. İslam dilinde Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan 20 rekatlık namaza verilen isimdir.

Teravih namazı, her dört rekâtın sonunda oturulup biraz dinlenildiği için bu adı almıştır yorumlaması benim için çok yetersizdir ve konuyu esas amacından saptırmaktır. Nafile ibadetlerden sayıldığı için ikişer rek"at aralıklarla kılınır. Her iki rek"at sonrası biraz ara verilerek yeniden kıyam edilir ve yeniden iftitah tekbiri alınır.

Her Müslüman için sünnet-i müekkede yani Peygamberimizin devamlı işleyip nadiren terk ettiği bir ibadet olan teravih, orucun değil vaktin sünnetidir. Çoğunluk ulemadan gayri müekked olduğunu duymuştum. Eğer teravih namazı müekked olsa, o zaman her iki rek"atta selam verilmezdi. Müekked sünnetler dört rek"at bir arada olarak kabul edilmiştir.

Bana göre İslam"da kapladığı alan olarak ve yüklendiği değer açısından teravih namazı, farz ibadetler arasındadır. Yani mademki sünnettir; cemaatle ve camide kılınmaz diyen ahmak anlayışa karşıyım. Biz Müslümanlar genellikle İslam dininin ibadetlerini birbirinden bağımsız, başlı başına bir değer ifade eden ve sadece Allah cc farz kıldığı için kul tarafından gerçekleştirilen, yorumu yapılamayan değerler olarak görürler. Ben ise o görüşte değilim; ibadetler, birbirine bağlıdır ve ibadetler bir bütün olarak değerlendirilmelidir.

Zekat olmadan namazın ne önemi vardır ki! Zekat ve fıtra olmadan oruç neye yarar? Ramazan ayı, ıftar ve teravih de bana göre tatil ve tatil etkinlikleriyle sürekli geliştirilmesi gereken bir ibadettir. Teravih Cum"a tatil kültürü içinde değerlendirilmelidir. Tatillerde, toplumu canlı tutabilmek için, özellikle gençliği avucumuzun içine alabilmek için başvurduğumuz spor ve müzik etkinliklerine ve turizm hareketliliğine çok ihtiyacımız vardır. Teravih etkinlikleri de bu kapsamda ele alınmalıdır.

Teravih bana göre, Haram Aylar kapsamındadır. Dinimizce Haram Aylar deyip geçmeyin, eğer kameri takvimi unutmuşsak veya değerini anlamamışsak yaptığımız kültürel etkinlikleri, Haram Aylar kapsamında yapmamamız yüzündendir. Düğün m yapıyoruz; Haram Aylarda yapacağız. Sünnet düğünümüz mü var; Haram Aylarda yapacağız. Ölümüz mü oldu, Haram Aylara göre ajandamıza; takvimimize kaydedeceğiz.

Haram Aylar; barış ayları demek, toplumsal mutabakatın sağlanması demek. Toplumsal mutabakatı sağlayan tüm spor ve müzik etkinliklerini Haram Aylarda geçekleştireceğiz. Turizm hareketliliğimizi hiç ihmal etmeyeceğiz ve ailece, akraba olarak, sülale olarak, hatta Türkiyeli olarak hangi etkinliği düşünüyorsak Haram Aylar esasına göre gerçekleştireceğiz. İşte teravihte ne varsa Haram Aylar kapsamında gerçekleştireceğiz.

Ramazan gecelerini ihya etmek için kılınan teravih namazı Kur"an"da zikredilmemekle birlikte birçok hadiste yerine getirilmesi teşvik edilen ibadetlerdendir. Teravihi, Haram Aylar içinde göreceğiz. Haram Aylar da Kur"an-ı Kerimde çok az sayıda geçmektedir. Bu yüzden Müslüman toplumların gözünden uzak kalmaktadır, hatta unutulmaktadır. Ama daha önce de bu sayfalarda meallerini vermiş olsam da Allah cc şöyle buyuruyor:

“Ay takvimini bilinçlice atlatmak, sadece ilâhî değerleri örtbas etmede hız kazanmaktır. O güç, bu yöntemle, küfre kayanları şöyle mefkûresizleştirir: Allah'ın dokunulmazlık aylarının etkisini çiğneyebilmek için onu bir yıl uygular; ertesi yıl atlatırlar. Böylelikle Allah'ın haram ettiklerini normalleştirirler. Amaç, kötü sosyal etkinlikleri, onlara hep şirinleştirilsin. Allah o örtbasçı toplumu kılavuz etmez” Tevbe Suresi: 37.

Görüldüğü gibi her türlü sosyal etkinliğimizi; düğünümüzü, şölen ve kutlamalarımızı Haram Ayları atlayarak yapmamız, ilahi değerdeki ibadetlerimizin enerjisini alıp götürmektedir. İbadetlerin toplumsal mutabakattaki rolünü örtbas etmektedir. İbadetleri, sadece bir şekil olarak ve fantezi olarak yapıldığı izlenimini uyandırmakta ve körüklemektedir.

Ayetteki: “bir yıl uygular; ertesi yıl atlatırlar” ibaresini; “Önem vermez; işine geldiğinde gündemine alır ve işine gelmediğinde erteler” anlamındadır. Ama küfre kayanlar ve küfrü egemen kılmak isteyenler, her etkinliğini, kendi tatil ve bayram günlerinde ihya eder ve kendi takviminin çizilmesini önler. Devrim yasalarındaki tüm yasaklar, Müslümanların Haram Ayları toplumsal mutabakatlarında uygulamalarını enselemek içindir.

İşte teravihte kuru da olsa salat-selam yükselişlerinin ve ıftar sofralarında toplumsal barışı sağlayıcı davetler yapmanın altında yaşatılmak istenen ruh, tamamen mutabakat çizgisini istenilen anlamda tutturmak içindir. Allah cc, bunun için bu ibadetleri Ramazan ayı orucunun arasına sıkıştırmıştır.  

“Seher” kelimesinden türeyen sahur, gecenin son altıda birinde tan yerinin ağarmaya başlamasından önce yenen yemeğe verilen isimdir. Sahur yemeği, temcit yemeği olarak da anılır. Hz. Peygamber as sahur yemeğini özellikle teşvik ederek, Yahudilerin tuttuğu oruçtan sahur yemeği ile ayrılacağımızı beyan etmiştir. Efendimiz, bir hadislerinde, “Sahura kalkıp yemek yiyin, zira sahurda bereket vardır” buyurmuşlardır.

Teravih heyecanın yaşandığı camilerden biri de Van'ın en büyük camisi olan Ulu Camii oldu. Yılın ilk teravih namazını kılan vatandaşlar, Ramazan'ın tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diledi. Bazı vatandaşlar son günlerde hükümetin başlattığı kardeşlik projesine memnuniyetini dile getirdi. Ramazan-ı Şerif'in bu kardeşliğin pekişmesine vesile olması temennisinde bulunup dua ettiler.

İslam dünyasının mübarek Ramazan ayı, değişik coğrafyalarda olduğu gibi Rusya"da da coşkuyla karışlandı. Moskova"nın en eski camisi konumundaki Büyük Tatar sokaktaki Camii"nin ilk teravih namazında lebalep dolduğu belirtildi. Cami imamı, özellikle teravih namazlarında caminin içi tamamen doluyor. Müslümanların bir kısmı namazı sokakta kıldığını söyledi.

İlk teravih için Moskova Merkez Camii'ne akın eden Rusya Müslümanları erkenden camiyi doldurdu. Birlikte ilk teravih namazını kılan Müslümanlar, namazın ardından Ramazan'ın iyi geçmesi ve mübarek günleri hakkıyla değerlendirebilmek için birlikte dua etti. Ramazan ayında Moskova Merkez Camii'nde sohbet programları düzenleniyor. Akşam namazının ardından iftar sofralarının kurulduğu camide, Kuran tilaveti ve hatim programları da gerçekleştiriliyor. Moskova'da bulunan diğer altı camide de benzer programlar gerçekleştirilirken, Zafer Parkı'nda bulunan caminin çevresine de Ramazan Çadırı kurulacak.

Obama, Hıristiyanlık ve başka dini inanışlarca da paylaşılan bir değer olan orucun, insanları birbirine ve Allah'a yaklaştıran bir ibadet olduğunu belirtti: "Amerika'yla İslam dünyası arasında yeni bir başlangıç yapılması konusundaki taahhüdümü tekrarlamak istiyorum. Kahire'de dediğim gibi, bu yeni başlangıç, birbirimizi dinleyerek, birbirimizden öğrenerek, birbirimize saygı duyarak ve ortak noktalarımızı bulma çabasıyla sağlanabilir" dedi.

Arabistan`dan aldıkları kıyafetleriyle birlikte Kocatepe`de Ramazan`ı karşılayan iki küçük kardeş: "Ramazan tüm İslam alemine hayırlı olsun" dedi ve büyüğü ilk kez orucu tam tutacağını söyledi.

Çocuklarını Kocatepe`ye getiren babaları ise: "İnşallah, büyüğüne artık farz oldu. Bu sene tutacak" diye konuştu.

Rahmet ve bereket ayı mübarek Ramazan münasebetiyle, bütün İslam âleminin Ramazan ayı ıftar sofraları ve teravih etkinlikleriyle birlik, dayanışma, vahdet, direniş ve diriliş ayı olacaktır.

Hz. Peygamber sav birkaç defa teravih namazını Mescid-i Nebevî'de cemaatle kıldırmıştır ve bunlardan da en az bir tanesini hatimle kıldırdığına dair bilgiler var.

Daha sonraları Peygamber Efendimiz teravih namazının farz olması ve bunun da ümmetine ağır geleceğini düşünmesinden dolayı bu namazı evinde kılmaya devam etmiştir. Hz. Peygamber'den sonra da Hz. Ömer bu geleneği ihya etmiştir. Efendimiz mescidde 8 rekat kıldırırken, Hz. Ömer 20 rekat kıldırıyordu. Hz. Ömer döneminde hatimle teravih geleneği devam ettirilmiştir.

Sonraki dönemlerde de bunun çeşitli İslam ülkelerinde sürdürüldüğünü görüyoruz. Hatta başlangıçta daha çok hatimle kıldırılıyordu, ama ulema cemaate ağır geleceği düşüncesiyle hatimle teravih namazının yoğunluğunu azaltmıştır. Bu gelenek günümüze kadar devam ettirilmiştir.

Bugün İslam dünyasının birçok yerinde teravih namazı bu şekilde kılınmaktadır. Osmanlı döneminde de bu gelenek yaygındı. Son yıllarda İstanbul'da her ilçede en az bir camide hatimle teravih kıldırılmaktadır. İstanbul genelinde bu yıl 47 camide bu uygulama gerçekleştiriliyor.

Pakistan'da kimi camilerde aynı anda 7-8 teravih namazı kılınabiliyor hatimle. Camide mikrofon açılmıyor ve imamların sesleri birbirine karışmadan gruplar halinde cemaat caminin farklı alanlarında hatimle teravih namazı kılıyor.

Fatih camiinde, teravih namazında her 4 rekatta bir sırasıyla Rast, Sabâ, Huseynî, Evc ve Acemâşiran makamlarında Kur'ân okunuyor. Namazı kıldıran imamın hangi makama geçileceğini düşünerek zihninin meşgul olmaması için de müezzinler perde değiştiriyor. Hangi makamda Kur'ân tilaveti olacaksa rekat aralarındaki salat ü selamlar ve okunan İhlas-ı Şerifler o makamda icra ediliyor ve imamlar müezzinlerin bıraktıkları perdeden namazda Kur'ân okumaya devam ediyor. Müezzinin Rast tekbirini imamın Rast Fatihası izliyor.

Hatimle ve değişik hafızlarla kılınan teravihe katılmak için otuz km uzaktan gelen ihlâslı bir Müslüman: “Şimdi sırf burada kılınan namazın güzelliğini görsün diye torunumu da yanımda getirdim. Torunum hem bu camiyi hem de kılınan namazı çek sevdi. İnşallah bu güzellikler hep devam eder” demektedir.

Filipinlerde Ramazan'da teravihler kılınıyor; genç öğrencilere, gruplar halinde, teravih arası koro ile okunan salavatlar ezberletiliyor.

Üniversitelerde, Müslüman ve Hıristiyan öğrencilerin beraber katılacağı iftar programlarında, özellikle Hıristiyan öğrencilerin İslam'la tanışmalarına güzel bir zemin hazırlanacak. İftara gelen Hıristiyan öğrenciler, hayatlarında ilk defa coşkuyla okunacak Kur'an-ı Kerim'i dinleyecekler. İlk defa İslam'ın bir başka güzelliği olan muhabbet ve kardeşlik zeminini yaşayarak görecekler. Bu iftarlar, sadece bir yemek değil, aynı zamanda güzel dinimizi, en güzel şekilde anlatma zeminleri oluyor.

Farklı kabilelerden yeni Müslüman olmuş kardeşlerle 10-15 kişilik gruplar halinde mühtedi iftarları olacak. Bu mühtedi kardeşlerin bazısı ilk Ramazan oruçlarını tutuyor. O iftar anında acemi orucu bekleyişi misali, gözlerine akseden bakışın fotoğrafını size resmediliyor.

Ramazan'da iftar ocağı yanmayan fakir Müslümanlarla yenecek veya evlerine ulaştırılacak kumanyalarla ikram edilecek iftarlar... Bu iftarların da önemi büyük. Siz, kulübemsi o ahşap eve varıp, "Türkiye'deki Müslüman kardeşlerinizin size Ramazan hediyesi" diyerek, o ayağı çıplak masum bebelerin eline paketleri veya fitre-zekat zarflarını tutuşturduğunuzda, annelerinin simalarında oluşan kalbi manzarayı hiçbir edebi cümle tarif edemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR